8.Bölüm •Canlı Hissediyor musun?

12.7K 916 301
                                    

YAZARDAN NOT: Medyadaki şarkıyı bölümle beraber dinlemenizi öneririm. Bittikçe başa sarın.

Bu arada satır içi yorumlara bayıldığımı söylemiş miydim? :)

-Güney-

Hayatımda bu kadar ağır bir sorumluluk almamıştım. Belki bu yüzden belki de kötü bir şey olmasını beklediğimden oldukça huzursuz hissediyordum. Yetmezmiş gibi en çok güvendiğim üç adamımı da diğerleriyle beraber göndermiştim. Herhangi bir saldırıda ne yapacağız düşüncesiyle ürpermeden edemedim.

Sınırda bir ileri bir geri yürüyordum. Saat gece yarısına gelmişti, yatma saati çoktan geldiği için güvenliklerin bir kısmı yurtları korumak için görev başına gitmişti. Ben ve üç güvenlik daha sınırda duruyor ve diğerlerinin dönmelerini bekliyorduk. Ama saatlerdir ne gelen vardı ne giden. 

İçimdeki huzursuzluk her geçen saniye artıyordu. Hani bazen içinizde bir huzursuzluk olur ve bütün gün sizi rahatsız eder ve her an bir şey olacakmış gibi hissetmenize neden olur. Bazen bu his doğru çıkar ve başınıza kötü bir şey gelir. Bazense yalnızca bir evham olarak kalır. Ancak hangisinin olacağını günün sonunda yatağınıza girip uyuyana kadar anlayamazsınız. 

Bu gün hissettiğim duygunun yalnızca bir evham olarak kalmasını dilediğim sırada arkamdan koşarak yaklaşan sesler duydum. Diğer kapılardan birinde durması gereken bir güvenlik nefes nefese yanıma geldi ve 

"Efendim, A7 kapısından yaklaşan zombiler var. Bizim baş edebileceğimizden daha fazlalar" dedi. Daha da konuşmak ister gibiydi ama nefes alması gerekiyordu. En çok zombi, şu an bulunduğum A4 kapısından geldiği için burada genelde üç veya daha fazla güvenlik olurdu. Diğer kapılarda ise yalnızca iki güvenlik olurdu. Aslında güvenlik elemanı yönünden sıkıntı çektiğimizden A4 kapısı dışında her kapıda bir güvenlik bırakmak daha mantıklı olurdu ancak böyle durumlarda iki güvenlik lazım oluyordu. 

Birisi zombileri öldürürken, diğeri başkalarına haber verebilsin diye. 

Sonunda oğlan derin bir nefes alarak

"En azından elli zombi geliyor." dedi son bilgiyi de vererek.

"Lanet olsun!" dedim. Daha sonra derin bir nefes alarak sakinliğimi korumaya çalıştım ve 

"Şu uyuyan güvenliklerden üç tanesini uyandır ve hemen A7 kapısına yönlendir. Ben şimdi oraya gidiyorum." dedim. Ben sözlerimi bitirir bitirmez oğlan koşarak uzaklaşmaya başladı. Bende en yakındaki golf arabasına atlayarak A7 kapısına doğru gitmeye başladım.

ODTÜ'de yaşayan 25 güvenlik görevlisi vardı. Bunlardan yedi tanesi geceleri yurt binasında ve çevresinde nöbet tutardı. Üç ya da maksimum altı tanesi A4 kapısında nöbet tutardı. İki tanesi ODTÜ'nün kuzeyinde devriye gezerdi ve iki tanesi de güneyinde. Ve iki güvenlikte tüm ODTÜ'nün sınırlarında dolanırdı. Kalanlarda gündüz devriyesinde oldukları için uyurlardı. 

A7 kapısına geldiğimde endişeyle art arda sıkılan silah sesleri duydum. Güvenlik görevlisi, hiç durmadan ateş ediyor ve zombileri tek tek öldürüyordu. Beni görünce açık bir rahatlamayla baktı. Tek başına mücadele edemeyeceği kadar çok zombi vardı. 

Silahımı çıkartıp vakit kaybetmeden ona yardım etmeye başladım. İkimiz birden durmadan ateş etmemize rağmen zombilerin ilerlemesine engel olamıyorduk. Kurşunlarımız ciddi miktarda azaldığı sırada dört güvenlik koşarak geldi. Onlar gelince 

"Siz devam edin. Ben buraya cephane getireceğim." dedim ve golf arabasına atlayıp silah deposu olarak kullandığımız depoya doğru gidebildiğim kadar hızlı gittim. 

Unutulmuş: TürkiyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin