6.Bölüm

33 3 0
                                    

Hayatınızda kendinizi çaresiz hissettiğiniz anlar oldu mu hiç? Ne yapacağınızı bilemediğiniz, öylece kalakaldığınız anlar... O mesaj, beni öyle bir çaresiz bırakmıştı ki, kolum kanadım kırılmış gibi hissediyordum.

"Annenin babanı aldattığını tüm üniversitenin öğrenmesini istemezsin değil mi?Belki de öğrenmişlerdir -E" 

Ben, annemin babamı aldattığını öğreneli daha ne kadar olmuştu ki o öğrenmiş ve beni bununla tehdit ediyordu? Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Şoktaydım.

"Öyküü, Dünya'dan Öykü'yeee! İyi misin kuzum?"

Duru'nun sesiyle kendime geldim. "İyiyim, iyiyim. Sadece annemi aramam gerekiyor. Ben gideyim." Yalan, araman gerekmiyor.

Kızlara veda ederek hemen yurdun terasına çıktım. Rüzgar suratıma doğru şiddetle eserken telefonumdaki mesajı tekrar tekrar okudum. Cevap yazmalıydım.

"Amacın ne? Bunu yapmak sana ne kazandıracak?"

Mesajı gönderdikten sonra bir süre gökyüzünü izledim. Keşke bir yıldız olsam, ne bir dert var, ne bir tasa... Rahat rahat duruyorlar gökyüzünde. Telefonumun bildirim sesini duyduğumda hemen kendime geldim.

"Bana Ayaz'ı kazandıracak."

Anlamıyordum. Bu kızın Ayaz'a olan takıntısını anlamıyordum. Ve beni Ayaz ile sevgili olmasında bir engel görmesini de anlamıyordum.

"Benim hayatımda olanları yaymak sana Ayaz'ı kazandırmaz. Sadece insanların aileme olan bakış açısını değiştirirsin."

Mesajı gönderdim ve derin bir nefes aldım. Daha üniversitenin ilk zamanlarından düşman kazanmıştım. Benim hayatımda ilk kez düşmanlarım oluyordu ve savaşmaya hazır mıyım bilmiyordum. Cevap geldiğini anladığımda tekrar derin bir nefes alıp mesajı açtım.

"Rakiplerimi ortan kaldırmama yarayacak. İnsanların ailene olan bakış açısı değiştiğinde sana olan bakış açıları da değişecek. Kararını ver, anneciğinin babanı aldatmasını tüm üniversitenin bilmesi mi yoksa..."

Tam cevap yazmaya yeltenmiştim ki telefonun ekranında bir yazı çıktı. Bu numaraya mesaj atamazsınız. Engellemişti. Neden engellediğine bir anlam verememiştim. Neyse, dedim. Yarın bu meseleyi yüz yüze çözeriz o zaman.

Terastan çıkarak odama doğru ilerledim. Anahtarımla kapıyı açtığımda odanın karanlığı yüzünden önümü bile göremiyordum. Işığın düğmesine uzandım. Bastım ama ışık yanmadı.

"Ayaaz? Burada mısın? Işıklar neden yanmıyor?" Odada ilerlemeye başlarken telefonumun ışığını açtım. Yatağıma doğru gidecekken üstü çıplak bir Ayaz'la karşılaştım. Gözlerimi kapamaya çalıştım hemen tabi bunu yaparken telefonumu yere düşürdüm.

"Ya kocaman banyo neyine yetmiyor? Git orada giyin! Ben seni çıplak görmek zorunda mıyım?" Ofladığını duydum. "Oflama Ayaz, oflama."

"Ben banyo yaparken odanın şalteri attı. Bende karanlıkta, banyoda durmak istemediğim için senin odada olmamanı fırsat bilerek banyoda giyindim. Oldu mu Öykü?"

"Her ne olursa olsun banyoda giyinmelisiniz Ayaz Bey. Ve neden odanın şalterini düzeltme zahmetinde bulunmadığınızı bana açıklar mısınız lütfen?"

"Çıplak çıplak bunlarla mı uğraşsaydım?" Ofladım. "Aman neyse, bundan sonra banyoda giyinirsin artık. Ve giyindiysen gözlerimi açabilir miyim?"

"Gözlerini niye kapadın?" Güldü. "Sana ne. Sen giyindin mi onu söyle." Tekrar güldü. "Giyindim." Gözlerimi açtım ve yere düşen mükemmel telefonumu aldım. Telefonumu öptüm.

"Ne kıymetli telefonun varmış be."

"Senden kıymetli olduğu kesin."

"Niye böyle bir laf sokma gereğinde bulundun?"

"Bilmem, içimden geldi."

Sonra hiç konuşmadık. Ayaz şalteri düzeltti. Ben pijamalarımı giydim ve uyudum.

• • •

Fakülte binasından içeri girdiğimde tüm bakışlar üzerimdeydi, hatta bazıları gülüşüyordu. İki kız yanımdan geçerken duyduğum sözlerle kalakaldım.

"Zavallı Öykücük. Annesi babasını düşman şirketlerin patronlarıyla aldatıyormuş. Kıyamam yaa." Ve gülüşmeler.

Çevremden böyle sesler gelmeye devam ediyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum, öylece kalmıştım.

İçimden susun diyordum, söylemeyin hiçbir şey, gülmeyin. Ama dışım sessizce kalıyordu. Evla geldi yanıma, o zalim gülümsemesiyle.

"Hem rezil oldun, hem oyunu kaybettin. Zavallı Öykü. Her şey ailenin yüzünden oldu." Kahkaha attı ve bana acıyarak baktı. 

Bense ne bir şey yapabildim, ne bir şey diyebildim...

• • • 

Gördüğüm kabusun etkisiyle aniden uyandım. Nefes nefese kalmıştım. Sakin ol Öykü, sakin ol. Annen babanı aldattı diye rezil olan sen olmazsın, kendine gel, bunların hiçbiri olmayacak. 

Kendimi sakinleştirip, pozitif enerjiyle dolduktan sonra yataktan kalktım. Ayaz'ın yatağına baktığımda burada olmadığını gördüm. Sabah sabah nereye gitmiş olabilir ki? 

Çantamı hazırladım, giyindim. Ayaz'ı içten içe merak ediyordum nedense. Oda arkadaşını merak etmek suç mu? İç sesime göz devirip kahvaltıya indim. Kızlar, Kutay ve Eren'i göremeyince tek başıma yedim.

Kahvaltımı bitirdikten sonra okula doğru yola çıktım. Beren Tuğçe'yi görünce yanına gittim. "N'aber?" 

"İyidir senden."

Biraz daha havadan sudan konuştuk ve sınıfa doğru yol aldık. Sınıfa girecekken bir el beni tuttu. Başımı kaldırıp kim olduğuna baktım. Evla..

Kulağıma fısıldadı. "Dün geceden sonra oturup iyice düşünmüşsündür diye umuyorum." Beren Tuğçe meraklı bakışlarla bize bakıyordu. "Sen git, ben geliyorum." Sözümü ikiletmedi ve sınıfa girdi.

"Kararın ne küçük Öykücük?"

•••

-Bölüm Sonu-

Bölüm hakkındaki görüşlerinizi yoruma yazmayı unutmayın!🌹 Yeni bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın🖤 Sizi seviyoruuuz!🍀



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 17, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin