Secret

99 13 3
                                    

"Annen ile ilgili"...

Tek kelime, tüylerinin diken diken olmasına yetmişti. Konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum çünkü kekeleyeceğimi biliyordum. Boğazım düğümlenmişti. Canım yanıyordu. Gözlerim dolmuştu. Küçük kızlar gibi ağlamak istiyordum.

O da bunu fark etmiş olmalı ki ceketinden bir mendil çıkarıp bana uzattı. (''Bir katilin cebinde neden mendil olsun ki''). Normalde böyle küçük düşürücü bir teklifi kolayca geri çevirirdim ama mecburen almak zorundaydım yoksa kendimi tutamayacağını biliyordum. Daha şimdiden "Sessiz Cığlık", "Sümüklü Çığlık" olmuştu.

Nick ile aramızda yaklaşık 10 cm vardı. Mavi gözlerinden adeta ateş çıkıyordu. Bana daha çok yaklaştı ve kulağıma eğilerek.

"Benimle gel Bella ". İlk defa bana Bella demelerine aldırış etmedim. Düşünmem gereken daha önemli şeyler vardı.

Nedenini bilmediğim bir şekilde ayaklarım Nick'i takip etti. Issız sokakta sadece ikimiz yürüyorduk. Burası benim sokağımdı! Sokağın hemen her köşesinde silahlarım saklıydı. Uslu bir kız sayılmazdım. Adeta gizli sığnağımdı bu sokak. İçimdeki ses "Artık yeter! Daha ne bekliyorsun? Bitir işini! ". Sesler adeta beynimde yankı yapıyordu.İçimdeki ses genellikle doğru söylerdi ya da ben öyle düşünürdüm.

Hemen yanımda duran elektrik direğindeki bıçağı aldım, Nick'i duvara yapıştırıp bıçağı şah damarının hizasına getirdim. YAŞASIN KÖTÜLÜK

Beklediğimiz aksine gülüyordu. (Zaten onu tanıdığim 20 dk içinde çoğunlukla gülüyordu gerçekten sinir bozucu.). Gülüşü beni daha da öfkelendirmeye yetmişti.Bıçağı daha da bastırdım ama kesmedim. Onu henüz öldürmeyecektim. Henüz...

"Annem hakkında ne biliyorsun?"

"Bella üzgün.."

"Bell !"

" Bell üzgünüm ama boğazımda bıçak varken konuşmama gibi bir huyum var. Şimdi o lanet bıçağı boğazımdan çek yoksa annen hakkındaki gerçeği öğrenemezsin.'

"Gerçek mi?. Beni güldürme o öldü! "

"Onun ölüp ölmediğinden bile emin değilsin! Kim bilir belki de ölmemiştir! "

"Ne?! " Kafam allak bullak olmuştu. Bıçak çoktan yere düşmüştü sadece yankı yapıyordu. O yoluna devam ederken ben donmuştum olduğum yerde öylece.

Belki beni kandırıyordu. Ama nedenini bilmediğim bir şekilde yarım saat önce tanıdığım bu adama karşı bir güven duyuyordum. (Merak etmeyin Nick'e karşı özel bir his duymuyorum.) . Annem hakkında hep merak dolu olmuşumdur onu pek tanımazdım. Sorsam kırbaçlanırdım. Patronda hiç duygu olmamıştı. Eğer annem hakkında bir gerçek varsa bunu öğrenmeliydim.

" Nereye gidiyoruz? " Cevabını bekledim ama hala yürüyordu. Konuşmak istemediği açıkça belliydi. Tabi onu 2 kez öldürmeye çalışmıştım.

Siyah bir Mercedes'in önünde durdu. İçimde beliren merak duygusu öfkeye dönüştü. Dayanamayıp sorumu tekrarladım. Bu sefer sesime soğukluk katmıştım.

" Nereye gidiyoruz! Söyle! ". Sırıttı. Gamzeleri belirginleşti ama gerçekten de hoştu. Bir o kadar da sinir bozucu.

"Şu lanet gamzelerini kapat da nereye gideceğimizi söyle! Suskunluğun gerçekten de sinir bozucu! " Nihayet konuşmak için yutkundu.

" Çok fazla konuşuyorsun. Hem nereye gideceğimiz seni hiç ilgilendirmez zaten göremeyeceksin! " Cümlesini daha sindiremeden gözümü bağlayıp beni arabanın içine itti. Kafam kemer takma demirine girmişti ( Adını bilmiyorum  :) ) Bana daha önce patron hariç kimse böyle davranamamıştı. Normalde şu ana kadar onu delik deşik etmiştim ama bu sefer durum farklıydı. Konu annemdi.....

Gerçekten de uzun zamandır yoldaydık. İçimdeki Bella şehir dışına çıktığımızı söylüyorken Bell ise çizmemdeki silahi çıkarıp beynini patlatmamı istiyordu. Sakin olup Bellayı dinledim. Uyumaya çalışıyordum ama gözlerim açık olsa bile etraf oldukça karanlıktı.İşin garibi daha gözümdeki bandanayı çıkarmaya bile çalışmamiştım. Sanırım üşeniyordum.

Aniden araba durdu. Kafam ön koltuğa girmişti.İçimden küfrederken, yanımdaki kapı açıldı ve içeri birisi girdi. Artık canım sıkılmıştı.

"Daha gelmedik mi? "

" Hayır prenses az kaldı." 

Bu ses farklıydı. Onda da İngiliz aksanı vardı ama daha yumuşak ve huzur vericiydi. Sesinin tonundan mı bilmem kalbim hızlı atmaya başladı. Bana yaklaştığını hissedebiliyordum.

Love? NothingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin