Bölüm 2: Yağ Tulumbacıkları

3.4K 206 25
                                    

Bölüm 2: Yağ Tulumbacıkları

Aşk nedir?

Bir insan sevince ne hale gelir?

Sevmek zararlı mıdır?

Sevince insan delirir mi?

Platoniklik nedir ve ne derecede ilaç tedavisine başlanır?

Kafamın içinde dönüp dolaşan Google geçmişimi ellerime plastik eldiven giyip ayıklamak istiyordum ama asla mümkün değildi. Bir tarafımda Yılmaz Efendi ve babaannem aşk hakkında masallar anlatırken diğer tarafımda annemi evlendirir evlendirmez dedemden boşanmış, aşktan nefret eden anneannem Sultan, aşktan kaçmamı söylüyordu.

Şu an Sultan'ın Üsküdar'daki evinin çatı katındaydık. İki katlı bu daire anneanneme dedemden boşanma hediyesiydi. Benim üç sene önce İstanbul'u kazanmamla birlikte transferim buraya, Sultan hanımın yanına gerçekleşmişti. Sultan hanım, oldukça dramatik bir şekilde aldığı transfer haberinden sonra anneannelikten kaydını sildirmiş sadece ev arkadaşı kimliğini kabul etmişti. Karakterlerimizin zıtlığından olsa gerek hiç iyi anlaşamaz birbirimize her şeyi zehir ederdik. Neyse ki anneannem sık sık köyüne gider beni de buradaki ahiretliğim dediği komşu teyzelere emanet ederdi. Yalnızlığın tadını çıkardığım bu dönemler benim için sanılandan daha kıymetliydi.

Oturduğum rahatsız koltukta kalçamı biraz daha geriye itip dikleştim ve gözlerimi karşımda sandalyeye oturtturulmuş elleri ve ayakları bağlanmış, sarışın adama çevirdim.

Mete Ulusoy.

Gerçekten güzel bir adam.

Tahminimce onu bu kadar rahat incelediğim zamanlarda ilkokula gidiyorduk. Aynı sınıfta ve hatta sıra arkadaşıydık. O zamanlar ikimiz de gerçekten dikkat çekici bir ikiliydik. Bize yağ tulumbacıkları diye seslenirlerdi. Sarkık tombul yanaklarımız ve dertleştiğimiz göbüşlerimiz vardı. Evet şimdi Mete'ye şöyle bir baktığınızda pürüzsüz cildi, kaslı ve yapılı bedeni; eskiyi gözünüzde canlandırmak için imkansız gibi gelebilir ama gerçekten anlattığım gibiydi. Yemin ederim şişkoydu!

Ona o zamanlar şimdi ki gibi aşık değildim. Sadece arkadaşımdı. Sıra arkadaşımdı. Gerçekten iyi geçinir, çok sohbet ederdik. İkimizde o yaşta Star Wars izleyip anlayabilecek kapasiteye sahiptik bir kere! Dinlediğimiz müzikler çok benzerdi ve genelde sevdiğimiz diğer her şey de benzerdi. Arkadaşlığımız ilerledikçe onun ileride evleneceğim insan olacağını/olması gerektiğini anlamıştım. Avucumu yanağıma yaslar tam yanımda oturan sarışın çocuğu ders boyu izlerdim. Mete sandığım kadar zeki değildi. Bakışlarımı bir türlü çözememişti. Çikolatamı onunla paylaşırken ya da onunla evine kadar yürüdüğümde ona aşık olduğumu anlamamıştı. Sonunda bir gün ona itiraf etmek zorunda kaldım. Doğum günümdü ve üzerimde kendi tasarlayıp mahallemizin terzisine yalvar yakar diktirdiğim Jedi kostümüm vardı. Anneme ne kadar sadece Mete'yi çağırmak istediğimi söylemiş olsam da sınıftaki diğer çocukları da davet etmişti. Ve baş düşmanlarım listesi yapsam aşktan nefret eden anneannem Sultan'dan sonra yazacağım İpek, doğum günüme prenses elbisesi ile gelmişti. Mete prenses kıyafeti içindeki İpeği izlerken pat diye ona aşık olduğumu söyleyivermiştim. Mete ilk söylediğimde hala İpek'i izlediği için kesinlikle duymamıştı. Bu yüzden omzunu dürtüp bana bakmasını sağladıktan sonra daha yüksek bir sesle tekrar söylemiştim. Mete'nin yüzüme uzun süre baktığını hatırlıyorum. Ve uzun uzun Jedi kostümümü incelediğini...

Sonunda ağzını açıp konuşabildiğinde bana bir prensesle evlenmek istediğini ve benden sadece yakın arkadaş olacağını söylemişti. Hatta mavi gözlerinden pırıltılar saçarak elini omzuma pat pat vurduktan sonra bir gün prenses olursam beni seveceğini bile söylemişti.

AŞKTAN YAPTIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin