4.bölüm

17 15 0
                                    

İşte o gece Teona'ya neden yarasa dediklerini anlamıştım.O hücrede aç susuz birkaç gün kalmış olmalıyım yada saatler geçmediği için bana öyle gelmişti.Benimle ilgilenen tek hemşire de Teona olduğu için yokluğu mu kimsenin farketmediğini tahmin ediyordum.Uzun saatler bilemiyorum belki de günler sonra nihayet Teona hücrenin kapısını açmıştı gözlerimi bile açamıyordum.Beni odama götürdüğünde gün ışığı gözlerimi yakmıştı.Gözlerin karanlığa alışması ölüm gibi geliyordu, sanki gün ışığını bir daha hiç göremeyeceğini bilmek gibi... Odamda uzunca bir uyku çektikten sonra bahçeye çıkma vakti gelmişti.Bahçeye Malhaz'ı görme umuduyla çıkmıştım ama bahçede yoktu.Başıma gelenleri ondan başkasına anlatamazdım. Teona 'ya onun nerede olduğunu sordum. -Madem merak ediyorsun takip et beni kendi gözlerinle gör...
Bu cevabı alınca korkuyla Teona'yı takip ettim.Beni büyük penceresi olan bir odanın önüne getirdi 'işte orada yatıyor ' dedi.Ölü gibi yatıyordu.Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.Çok endişelenerek ne olduğunu sordumda aldığım cevap gerçekten çok korkunçtu. "Onun yaratıkları seni görmüşler.Ona yetiştirmişler o da seni çıkarayım diye bütün hastaneyi birbirine katacaktı.Tabi ben buna izin verir miyim ?Elektrik voltajını biraz arttırdım ehh o da beyni uyuşunca o aptal sesini kesti."
-Aman Allahım nasıl bir kadındı , bu işkencelerden zevk alıyor olmalıydı.
Odadan içeri girip ellerinden tuttum.Geldiğimi hissetmiş.Gözlerini açınca bana gülümsedi ve üzülmememi iyi olduğunu , oradan çıktığım için sevindiğini söyledi.
Malhaz'ın o an belki de ilerde hayatımı geçirebileceğim insan olduğunu düşündüm.Aynı dedem gibi o da ninemin hastalığını bildiği halde çok sevmişti.
Ellerinin sıcaklığı, bana baktığında o güzel gözlerindeki anlam veremediğim hissettiği duygu, dudakları , gülümsediğinde ortaya çıkan gamzeleri, hatta nefes alıp verişi bile beni heyecanlandırıyordu.
-Ahh Malhaz ne yapmıştın sen bana böyle...
O gece odamda uyurken hayatımın en garip olayını yaşadım.Henüz uyumaya hazırlanırken odamın penceresinden duyduğum tıkırtılar beni ürpertti ama ne olduğunu çok merak ederek yavaşça pencereyi açtım.Etrafıma baktım ama hiçbirşey göremedim.Arkamı döndüğümde Kamer'in çok şaşkın olduğunu gördüm.Kamer'e ne olduğunu sordum.
Bazen Kamer'i anlayamazdım ya, o gün de anlayamamıştım.Sorumun cevabı çok garipti.Nasıl anlayabilirdim? "Görmelisin Arya , gözlerinin kör olduğunu kulaklarının sağır olduğunu, ışığı gör ,farket o seni farketti.Göremezsen karanlık olacak güneş doğmayacak.İzin ver Arya güneş içine doğsun." Kamer yanımdan usulca ayrıldıktan sonra sabaha kadar düşündüm ama bir anlam yükleyemedim.Bu olay bir daha ne zaman olur diye düşünürken bir hafta kadar sonra aynı gün aynı saatte tekrarlanmıştı.O vakit anladım.Bu bir şifreydi bir şey anlamalıydım.Anlayana kadar zaman zaman pazartesi gecelerinde 03:15 te bu olay olacaktı.Ama bu çok zor bir bilmeceydi.
Malhaz'a anlattığımda ise gözlerinde garip bir bakış vardı.Malhaz'ın iki dudağının arasından 'gözlerini kapat gerçeğin ışığını yak o zaman anlayabilirsin' cümlesi çıktı.Anlayamadığımı söylesemde başka bir cevap alamadım.
Teona'nın da işkenceleri bitmek bilmiyordu.Bir gece yine odama geldiğinde yine hücreye gidiceğimi sanmıştım.Bu kez hakedecek birşey de yapmamıştım.
O gece elinde bir iğne ile geldi.O iğnenin canımı yakmayacağını söyledi.Yine uyku ilacı olabileceğini düşündüm.Bu kez hücreye gitmek istemiyordum ondan iğneyi yapmasına izin verdim.Bir süre sonra ise uyumuş olmalıyım.
Gözlerimi sabah yine odamda açtım ama bu kez farklıydı.Ne olduğunu bilmiyordum.Sadece kendimi kötü hissediyordum.İğneden böyle olduğunu düşündüm. Hayatımı o iğnenin mafedebileceğini nerden bilecektim?
Artık hayatım diğerlerinkinden çok farklı olsada yine de monotonlaşmıştı.Her pazartesi aynı olay, Teona'nın cumartesi günü yaptığı ne olduğunu bilmedim iğneler,Çarşamba günü bahçede Malhaz'la sevdiğim ama çoğu zaman anlam veremediğim cümlelerden oluşan sohbetler geri kalan zamanımda ise Kamer'le geçirdiğim vakitler işte tüm hayatım bundan ibaretti.
Bana anlatılmak istenen her neyse bir gün çözeceğime ant içtim.Bana ne olduğunu bilmiyordum.Ben buna büyümek diyordum.Büyümek beni değiştiriyordu.Artık kafam karışmaya başlamıştı.Kendi benliğini arayan biri gibi ben kimin , neler oluyor, neden oluyor, neden ben seçildim...Kafamda binlerce sorunun arayışı içine giriyordum.
Bu karışıklık sadece kafamda değildi.Gün geçtikçe kendi hakimiyetimi kaybediyordum.Beynimde ki düşüncelere hakim olamıyordum.Sanki tüm bedenim, ruhum benden başka bir ben tarafından daha yönlendirilmeye çalışıyordu.Belkide olmam gereken kişi ben değildim. Benden yeni bir ben bana sirayet ediyordu.
Malhaz bana ne olduğunu anlayabilen tek kişi olmasına rağmen bunu o bile tam anlamıyla anlamlandırıp tanımlayamazdı. Bu durumum beni korkutmadı desem yalan olur.Olmak istediğim bir ben varken , bu izin sanki bana verilmemişti.Beni başka birşey yapan o güce karşı koyamamak , sonu olamayan bir kuyunun içinde nerede biteceğini bilmeden sürekli düşmek kadar korkunçtu.
İki yılım daha böyle geçerken, zamanda su misalı akıyor hayat ise her geçen gün biraz daha anlaşılmaz oluyordu.
Teona'nın iğne yaptığı bir gece ilk kez tamamen uykuya yenik düşmemiştim.O gece bir kaç dakikalığına hissettiğim acıyı daha önce hiç hissetmemiştim.Hissettiklerim ise anlatamayacağım kadar kötüydü.Bunu nasıl anlatırdım, kim anlardı,daha korkuncu bana bunu yapan insan olamazdı.Ancak insanlığını kaybetmiş , vahşileşmiş aç kalmış, kana susamış yaratıktan başka birşey olamazdı. İşte asıl mücadelem o günden sonra başladığını düşünüyorum.Kana susamış aç kurtların sofrasına meze olmaya izin veremezdim. Yarasa Teona'nın aç kurtları, kim bilir daha kaç çocuğun hayatını böyle bitirmişlerdi.

SİRAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin