11.bölüm

9 8 1
                                    

İlk kez o akşam Maun'un kollarında dans ederken kendimi ona bırakma duygusunun hiç o anki kadar hissetmediğimi farketmiştim.
Ve o gece sonunda artık evli bir Arya vardı.Kamer ise nerdeyse yok olmuştu.Yalnız bırakmayacağına verdiği sözü unutmaya başlamıştı. Kamer'in beni yalnız bırakmış olması beni üzmüyordu.Hatta Maun tüm hayatımı değiştirmişti.Onun kollarından daha güvenli hiçbir yer yok gibi hissediyordum.Suçluluk duygusu beni ömrüm boyunca terk etmeyeceğinin farkındaydım ama Maun bana iyi geliyordu.O beni bambaşka bir Arya yapmıştı.Sanki hiç acı çekmemiştim cinayet işlememiştim.Eğer aşk dedikleri bu ise Maun'a aşık olmaya başlamıştım. Düğün sonrası Felix ve Birta balayı tatili için yeniden Norveç'e gittiler.Ev onlar dönünceye kadar bize kalmıştı.O gece İlk kez onun yanında uyuyacaktım.Maun söz verdiği için ben istemediğim sürece hiçbir şey olmayacağını söylediği için başka bir odada kalmaya devam edebileceği teklifini sundu.Maun'a karşı ilk kez çekinmeden onu sevdiğimi ve onun olmak istediğimi söyledim. O gece Maun'un eşi oldum.Bu ilkti ilk kez bana dokunan kişi kendi zevki için değil tüm kalbiyle beni istediği için dokunuyordu.Bu durum rahatsız etmiyordu.Halimden şikayetim yoktu.Sevdiğim adamla bir haftam başbaşa geçti.Ama artık iki evli çift aynı evde yaşayamazdık.Birta Felix ile onun evinde yaşamaya başlarken Birta'nın evide artık tamamen ikimize aitti.
Bizde artık normal çiftler gibiydik.Maun işe çıkıyor boş vakitlerinde bahçe işleriyle uğraşıyor işe çıkmadığı vakitlerde ikimiz gezilere çıkıyorduk.Bu durum sonsuza kadar böyle devam edebilirdi.Etmesini de çok isterdim.
Takii benim doğum günümde çok uzaklardan gelmiş olan bir hediye hayatımızı yeniden maffetmek için başlangıç olmuştu.O sabah zil sesiyle kapıyı açtığımda yerde büyük kırmızı bir kutu duruyordu.Etrafa baktım ama hiç kimseyi de göremedim.Kutuyu alıp içeriye geçtim.İlk önce Birta'nın süpriz yapmış olabileceği ihtimalini düşündüm.Kutunun kapağını açtım. Hayatımın en büyük şakınlığını o an yaşamış olmalıyım.Çünkü kutunun içinde bir çerçevede tanımadığım iki insanın fotoğrafı yer alıyordu.Bir de çok eski bir fotoğraf makinası bulunuyordu. Yanlış gelmiş olabileceği ihtimalini düşünürken çerçevenin arkasında bir not olduğunu fark ettim.Notta şöyle yazıyordu;
"Benim güzel Arya'm.Bu hediyeyi bu kadar geç aldığın için öncelikle özür dilerim.Biliyorum şaşkınsım bunların anlamını ve kim olduğumu merak ediyorsun.Arya sadece şunu bilmeni istiyorum.Bu hediye yıllardır sana gelmeyi bekliyordu.Evlenmişsin bir ömür mutlu olmanı diliyorum.Bu hediyeyi de hep sakla olur mu?Ne kadar eski göründüğünü biliyorum ama napalım geçmişten gelen bir hediye de ancak bu kadar oluyor.Hoşçakal..."
Nottan bana geldiği anlaşılıyordu.Ama kimden gelmiş olabileceğine ve fooğraftaki insanların kim olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.Akşam Maun elinde bir demet kırmızı gül ve bir hediye paketiyle gelmişti.Daha büyük bir süpriz yapmak isteyip başaramadığı için ancak bu kadar elinden geildiği için öncelikle özür diledi.Ama bunun zaten bir önemi yoktu.Çünkü benim tek isteğim Maun'un yanımda olmasını istemekten başka birşey değildi.Pudra rengi bir elbise almıştı.
Hediyeden bahsettiğimde aile üyelerimden gelmiş olabileceğini söyledi.Ama babam zaten bunu yapmazdı.Annem ise yaşıyor mu bunu bile bilmiyordum.Hatta neredeyse artık hafızamdan o gül yüzü silinmeye başlamıştı.Yıllar sonra bu hediye her nereden geldiyse o kişi adresimi de biliyordu.Onu bulmak için ise nereden başlayacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
O gece Maun uyuduktan sonra bahçeye çıktım.Kafamdaki soru işareti uyumama izin vermiyordu.Bir süre gökyüzünü seyrettim.Uzun uzun düşündüm.Tam düşüncelere dalmışken aniden gelen bir çıtırtı sesiyle kendime geldi.Korkuyla etrafa baktım ama hiç kimseyi göremedim.Bir kedi veya başka bir hayvan olabileceği düşündüysem de bu sesten ürküpMaun'un yanına geri döndüm. Ertesi sabah Felix ve Birta ile evimizin bahçesini kahvaltı yaptık.Hediyeden onlara da bahsettim.Felix nereden geldiğini bilseydik kimin gönderdiğini de bulabileceğimizi söyledi.Ama gönderen kişi anlaşılan bulunmak istemiyordu.Sadece kapıya bırakılmış gizemli bir hediye... Tüm bunların üzerine ertesi sabah yeni bir misafirimiz geldi.Davetsiz bir misafir... Sabah çok erken saatlerinde olduğu için kapıyı Maun açtı.Ardından da merak edip ben gittim.Maun şaşkın bir şekilde misafirimize bakıyordu.Gelen Maun'un üvey kızkardeşiydi.Aslında Maun'un sır gibi sakladı babasının annesini aldatması sonucu dünyaya gelmiş daha sonra bu durumun ortaya çıkmaması için yetiştirme yurdunda büyümüş olan bir kızkardeş.Bu maceradan Maun o çıkıp gelene kadar hiç bahsetmemişti.Babasının ihanetini kabul etmek kolay değildi.
Bu kızkardeş büyümüş 18 yaşına gelmiş ve Maun'dan başka tanıdığı hiçkimsesi de olmadığı için gelmişti.Maun hikayesinde bu kısımı atlamıştı.Aslında babası intihar etmeden önce ona bir mektup bırakmıştı.Kızkardeşinden bahsetmiş ve onunla tanışmasını istemişti.Maun tanışmıştı ama kara işlere bulaşmışken hayatına onu alamayacağı için orada büyümesine karar vermişti. Ve işte nihayet kızkardeş büyüyüp üvey abisine gelmişti.Artık bizimle kalacaktı.Maun'da babasının yadigarına yıllarca sahip çıkmamaış olmanın suçluluğu ile yanımızda kalmasına izin vermişti. Adı Elisa'ydı.Beyaz pürüzsüz bir teni vardı.Saçları siyah, düz, ve kısaydı.Elisa pek sıcak kanlı birine benzemiyordu.Bakışlarından benden hoşlanmadığı da belli oluyordu.Yinede Onun kızkardeşiydi.Onu istemediğimi söyleyemezdim.Ön yargılı davranıyordum aslında sadece hislerim Elisa'dan beni itiyordu.Henüz onsekizinde ve büyüme şekli nedeniyle asi olması normaldi.Yinede Elisa'yı sevmemişti. Maun'un yanında iken kedi gibi masum bakarken o kız yalnız kaldığımızda her an pençelerini çıkartmaya hazır gibi bakıyordu.Bizimle beraber kalmaya başlamasından bir hafta sonra Maun evden çıkar çıkmaz o da evden çıkmıştı.Nereye gittiğini söyleme zahmetinde de bulunmamıştı.Akşam yemeği saati Maun eve geri döndü.Elisa ise halen ortalıklarda yoktu.Maun'a vercek bir cevabım da yoktu.Gece geç saatlere kadar onu bahçede bekledik.Maun neden sormadığım konusunda bana kızmıştı.
Koskoca bir kıza dadılık yapacak değildim ya kendi sorumluluklarını bilmeliydi.Elisa'nı yüzünden Maun ile ilk kez kavga etmiştik.Elisa'dan nefret etmek içinde yeterli bir sebepti.Gece'nin ikisinde nihayet eve teşrif etmişti.Üstelikte alkol almıştı.Nerdeyse ayakta duramıyordu.Evi bulabilmiş olmasına şaşmak gerek.Mau durumunu görünce onları yalnız bırakmamı istedi.Zaten o şeytanın yüzünü görmekte istemiyordum.İçeriden Maun'un seslerini duyabiliyordum. Dayanamayıp pencere kenarına yöneldim onları dinlemeye başladım.Yaptığımın ayıp olduğunu elbette biliyordum ama o şeytan kim bilir ne yalanlar sıralayacaktı.Maun bir süre kızdıktan sonra sessiz kaldı.Bu defa o konuşmaya başladı.Rüyasında onu terk eden annesini görmüş kafasını dağıtmak için dışarıya çıkmış.Akşama kadar sokaklarda gezmiş.Sonra kaşısına çıkan bir kulübe girmiş.Bir kaç kadeh içip kalkacakmış ama annesinin hayalinden kurtulamayınca içmeye devam etmiş.Tabi Maun'da bunları duyunca yumuşadı. Maun nasıl anlamıyordu bilmiyorum.Gözünde tek bir yaş yaşı bile yoktu.Hatta üzgün bile değildi.Yalan söylediği her halinden belli oluyordu.O gece Maun'a durumu her ne kadar anlatmay çalıştıysam da onun hakkında öyle konuşamamın yanlış olduğunu söyledi.Yani bana inanmaya niyeti de yok gibiydi.Bunun için bende anlatmaya çalışmaktan vazgeçtim.
Elisa hayatımıza girer girmez istediğini elde etmeye başlamıştı.Niyeti aslında abisini de kendi gibi yıllarca mahkum olduğu hüsranın içine çekmekti.Birta bile bunu anlayabiliyordu.Neyse ki benle aynı fikirde olan bir kişi daha vardı.Anlaması gereken kişi ise anlayamıyordu.Baba yadigarı sonuçta aynı kanı taşıyorlar.
Zamanla bu durumda çoğalmaya başlamıştı.Elisa evden çıkıyor ve Maun dönmeden evvel geri dönüyordu.Aslında gündüz onla yalnız kalmamak çok güzeldi ama Maun'un bunu bilmiyor olması daha da kötüsü söylesemde inanmayacak olmasıydı. Bir cumartesi sabahı Maun her zaman olduğu gibi işe çıkmıştı.Tabi Elisa'dan hemen ardından ayrılmıştı.Evde yalnızdım birazda yorgunluk hissiyle uykuyla uyanıklık arasındayken çatı arasından gelen tuhaf sesler ile gözlerimi açtım.Bir süre sesleri dinledim.Sanki birileri birşeyler yapıyor eşyaların yerini değiştiriyor gibiydi.

SİRAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin