SİRAYET

18.bölüm

Akşam yemeğinde Taiban'a eşlik ettikten sonra asıl geliş amaçlarımızdan birisinin Taiban ile iş anlaşması yapmak olduğunu söyledik.Taiban tam olarak neyden bahsettimizi anlayamayınca madem iş konuşacağız içeriye geçelim dedi.Evinde bir odasını özel görüşmeler yapmak için dizayn etmişti.Masa başına oturduk.Bize bir kadeh viski sundu.Bomani viskiyi aldı.Bende hamile olduğum için içemeyeceğimi söyledim.Taiban karşımıza oturup bizi dinlediğini söyledi.
Tabi onu ikna etmek için tüm araştırmaları yapıp konuşmamızı hazırlamıştık.İlk olarak Bomani söze girdi.Taiban'ın hayvanat bahçesi son zamanlarda kötüye gitmeye başlamıştı.Neredeyse kapatılmak üzereydi.Üstelikte banka borçlarından her şeyini kayıp edebilirdi.Bomani Taiban ile anlaşma yapmak istediğini bunun karşılığında da tüm borçlarını kapatacağını ve hayvanat bahçesinin eski ihtişamını geri kazanacağını anlattı.Taiban hala ne karşılığındq bunu yapacağımızı tam anlamıyla anlayamamıştı. Ona en başından kısaca başımdan geçen hikayeden ve Teona'dan bahsettim.Hatta bir zamanlar Taiban'ın kız kardeşininde benimkine benzer bir öyküsünün olduğunu daha sonra kızkardeşinin intihar ettiğinin söylendiğini cinayetin kapatıuldığı gerçeğini bildiğimi ve bize yardım ederse aynı zamanda kızkardeşinin ölümüne sebep olanlar ile aynı kötülüğü yapan birisini dünyadan temizleyecek ve onunda içi rahat edecekti.
Taiban için kulağa hoş gelen bir anlaşmaydı.Bir süre camdan dışarıya bakıp düşündükten sonra anlaşmayı kabul etti.Kızkardeşinin acısını içinden atamadığı gözlerinden belli oluyordu.İşin ayrıntılarını konuşmaları için Bomani birini görevlendirmişti.Biz bir hafta Brezilya'da kaldıktan sonra oradan ayrılınca Taiban küçük bir kasabada sirk açarak işe başlayacaktı.Sonrasında da işin ayrıntılarını her gün bize aktaracaktı. Bomani ile geçen her dakikam sonsuzluğa bedeldi.Bir hafta Brezilya'nın her yerinde keşifler yaptık.Rio karnavalına katıldık. Bir hafta sonra gezi turumuza devam ettik.Dokuz ay sürecek bir planhazırladık.Venezuela , Meksika, Kanada, İspanya, Fransa, Almanya, İtalya , Mısır ve son durağımız Türkiye olacaktı.
Dünyamız öylesine güzel ki her köşesi köşesi görülmeye değer güzellikte ah bir de şu güzellikleri kirleten insanlar olmasa daha iyi olabilirdi.Venezuela'da Kerepakupai Meru Şelalesi, Canaima Doğa Parkı, Angel Şelalesi gibi doğa güzelliklerini gezdik.Festivallere katıldık.Her gittiğimiz yerde rehberimizden yeni şeyler öğrendik.Rehberimizin de dediği gibi insanlar dünyanın binbir renklerini barındırıyor ama ne yazıkki binbir güzellikle bir arada yaşamayı ne yazıkki öğrenemiyoruz.Bu nedenle tarih boyu dünya savaşlara tanık oldu.Olmaya da devam ediyor. Venezuela'nın resmi dili İspanyolca çünkü tarih boyunca İspanyollarca sömürgeye maruz kaldı.İspanyolca'da buenos dias iyi günler, buenas noches iyi geceler ,gracias ise teşekkür etmek anlamına geliyor. Halkın büyük kısmı katoliklere mensuplarmış.Carupana Carnaval adını verdikleri festivalleri de Paskalya'dan kırk gün önce kutlanıyormuş ve Rio karnavalına benziyormuş. Meksika bilindiği üzre sıcak bir iklime sahip ve uzun sahilleri ise büyüleyiciydi.Meksika'da da İspanyolca dili hakim ve yine halkın çoğunuluğu katoliklerden oluşuyor.Güzel yanı da ırkçılık suç olarak görülüyor ve ülke kadınlarına oldukça saygı gösteriyor.Muftak kültürü de damağa hitap ediyordu.Meksika'da önemli iki karnaval düzenleniyormuş.Bunlardan en önemlisi Carnival Huejotzingo , ve her sene bu karnavalda tarihi olaylar canladırıyormuş. Kanada'da ilginç olan ise iki resmi dilinin olması.Hem fransızca hem de ingilizce konuşuluyor.İnanç özgürlüklerine sahip bir ülke , halkın bir kısmı hiçbir dine inanmazken bir kısmı ise Hristyanlardan oluşuyor.Müzik , tiyatro , film festivalleriylede sanata ve kültüre önem veriyorlar.Örneğin Montreal'de her yıl düzenlenen müzik festivali en büyük caz festivali olarak Guinness Rekorlar kitabına adını yazdırmış. İspanya Unesco kültür mirası sahipi olan ülkelerden.Dünyaya adını duyurmuş en güzel şehirlerine sahip mesala başkenti Madrid ,Barselona gibi ve fazlasıyla etkileyici güzelliğe sahip ancak gezilerek anlaşılabilecek ülkelerden olduğu belli oluyor.Barselona'nın Carmel Tepesinde yer alan Park Guell masalladan fırlamış olduğunu düşündürüyor.İhtişamlı renkleriyle hayran bırakıyor.Dünyaya adını duyurmuş Picassonun eserleri Picassa müzesinde sergileniyor.En sevdiğim ise kesinlikle muftağı oldu.Akdeniz tatlarıyla tadı damadığımda kaldı.
İbiza zaten bilindiği üzere bitmek bilmeyen eğlence hayatıyla meşhur.Bomani ile İbiza'da sabahlara kadar dans ettiğim günlerimi unutmam mümkün değil.
Her geçen gün Teona'dan aldığım haberler ile de tatilim keyif doluyordu.Fransa, Almanya, İtalya , Mısır ve son durağımız Türkiye'ye geldiğimde hamileliğimin dokuzunca ayına girmek üzereydim.Sekizinci ay bitiminde nihayet Teona'nın ölüm haberimi içimi soğutmuştu.
Taiban onu benin görevlendirdiğimi söylerek yanında çalıştırmak üzere Brezilya'ya getirdiğini söylemişti.Taiban'dan d,nlediklerime göre Teona bu işten ilk başlarda hiç hoşlanmamıştı.Ama bir ay kadar sonra istemesede hayvan eğitmenliğini öğrenmek zorunda kalmıştı.Taiban ona vahşi doğanın acımasızlığını anlatarak yaptığı işi daha dikkatle yapması için her gün uyarılarda bulunmuş ki böylece çalışanların olup bitenlerden şüphelenmeden işlerine devam etmelerini sağlamış. Taiban sekiz ay sonra o gece Teona'yı aslanların kafesini temizlemesi için görevlendirmiş aynı zamanda aslanları temizlik bitene kadar kulübeye kapatıp kapılarını kilitlemelesini söylemiş.Ama ne talihsizliktir ki Teona o gece kapıyı kilitlemeyi unutmuş ve aslanları eğitirken kullandığı aletlerin hiçibirini de yanına almamış.Talihsiz kadıncağız o gece canlı canlı aslnaların acımasız zulmüne uğramış.Ne kadar yardıma koşanlar olduysada yaklaşmaya cesaret edememişler.Uyuşturucu iğneler ile aslanları durduklarında ise Teona'cık için iş işten geçmiş , işte gazeteler haberler bu talihsiz olaydan dikkatsizlik sonucu meydana gelmiş olan bu ölümden bahsediyordu.
Kötüler her zaman yaptıklarının bedelini fazlasıyla hatta canlarıyla öderler.Cennet ve cehennem bu yüzden var.Onlarda cehennemi tercih ettikleri için ne yazıkki ölümleri de pek kolay olmuyor.Teona o masum çocukları aç kurtların sofrasına meze yaparken ve diri diri ateşe atrken bir olsun ne acımış ne de düşünmüştü.Sonunda kendide aslanlara yem olmuştu.Onu bu ölüme sürüklerken bende onun gibi bir an olsun düşünmedim.Onun gibi kötü olmak değil emelim ama hayatımı karartanlarda o karanlığa hapis olacaklarına her gün yemin ettim.Kendi kanımda boğulduğum gecelerce intikam için and içtim. Masumiyetmi , acımak mı daha çocukken ben duygularımı yok ettiler.Benim masumiyetim ve her şeyim yalnızca ailem oldu.Hamileliğimin üçüncü ayında bebeğimizin cinsiyetini öğrendik.Aslında süpriz olsun istiyordum ama daha fazla ikimizde sabır edemedik.Doktor o gün kızımızın olacağını söyledi.O minicik masumiyetin kalp atışını duyduğum daha o ilk anda öyle bir duygu hissettim ki gözyaşlarımı tutamadım.İçimde büyüyen bir can, bedenime üflenilmiş ufacık bir ruh ve ona annelik yapmakla görevlendirilmiş olan ben , bu ancak mucize olarak adlandırabilirdi. Her geçen gün mucizemin içimde büyüdüğünü hissedebiliyordum.O büyüdükçe canıma can oluyordu.Annelik duygusunun ne demek olduğunu anlamaya başlamıştım.Kızım doğarken büyük anneside yanında olmak isterdi ama Nasira bakımını üstlendiği yaşlı teyzeyi yalnız bırakmayı göze almak istemiyordu.Her neyse kızımız doğduğunda bir süre sonra evimize geri dönecektik.Nasira'da torunu kucaklayıp mis kokan kokusunu doyasıya içine çekebilecekti.Bomani ve ben onu kucağımıza alacağımız günün hayalini kurup heyecanla onun aramıza katılacağı günü bekliyorduk. Bomani'yi daha önce hiçi böyle görmemiştim.O da benim gibi hem duygusallaşmış hem de bir o kadar güçlenmiş gibi duruyordu.Babalığın verdiği histen olsa gerek , kızına dünyanın en iyi babası olacağına dair her gün söz veriyordu.İçindeki kıpırtıyı hissedebiliyordum.Babasız büyümüş bir adam ve annesiz büyümüş bir kadın bunların eksikliğini asla ma asla kendi evladına yaşatmak istemezdi.İşte bizde yaşatmayağımıza söz verdik.
Kızım ne annesinin ne de babasının yaşadığı acıyı yaşamayacak.Annemi düşünüyorum o da eminim yanımda olsaydı torunu için çok mutlu olurdu.Kızının kızını doyasıya bağrına basardı.Beni annesiz bırakan babamada her gün lanet ediyorum.Cehenneme çevirdiği hayatımın daha kötüsünü yaşıyor olması için dua ediyorum.
Kim bilir anneme ne yapmıştı?Kendisi de keyifli bir hayat mı yaşıyordu yoksa yaptıklarının bedelini her gün ödüyor muydu?Bunlarında elbet cevabını bulacağım ve nasıl bir hayat yaşıyorsa olursa olsun dünyasını aynen benimki gibi başına yıkacağım.Bir evladı babasına lanet okumak zorunda bıraktığı için bir an pişman olmadan ömrüm boyunca ondan nefret edeceğim.Onu bulduğum gün eğer hala yaşıyor olursa tüm bunları yüzüne bir bir söylerken suratıma bakabiliyor ise ona öyle bir bakacağım ki ölürken bile o bakışlarım gözünün önüne gelecek.Ölümden sonra yaptıklarının hesabı sorulurken cevap bile veremeyeceğine eminim.Mezarında dua değil yanması için lanet okuyacağım.
Kızıma dünyadaki kötüğü değil , dünyadaki cenneti yaşatmak için çok daha fazlasına yapacağım.Bomani ile kızımızın doğmasına az bir zaman kalmışken adının ne olacağını konuştuk ve ikimizde en uygun isim olarak doyamadığım annemin adıyla yaşaması için Lisha demeye karar verdik.Nasira'da bu fikrimizi uygun bulmuştu.Lisha'nın evimizdeki odasını hazırlama işini de Nasira'nın yapmasının daha uygun olabileceği kararını verdik.Nasira beni her zaman annemin bir emaneti olarak gördü ve anne sevgisinden mahrum bırakmadı.İşte bu yüzden annem yokken bu görevi de o üslenmişti. Lisha'nın odasının duvarlarına deniz ve sonsuz gökyüzü resimleriyle bezeli duvar kağıtlarından yapacağını torunun o oadada huzurla uyuyacağını ve çocukluğunu doyası yaşayacağı oyunlarla donatacağını öyle bir anlatıyordu ki heyecanı sesinden belli oluyordu. Lisha'nın aramıza katılağı sabah büyük bir sancıyla uyandım.İkimizde kızımın artık dünyaya gözünü açamak istediğini anladık.Bomani apartopar beni hastaneye götürdü. Kızım geliyordu.Hayatımda böyle bir acıdan zevk alabileceğimi hiç düşünmezdim.Bomani benden daha heyecanlı nefes alıp verirken , sımsıkı elimden tuttuyordu.Doktor ıkın diye bağırıyordu.Her ıkınmada nefesim kesilsede daha çok güçlenip kızım için dayanıyordum.Ne kadar sürdüğünü bilemiyorum çünkü Onun ilk sesini duyduğum anda hissettiğim acıyı tamamen hissetmez oldum.Lisha'ydı bu ağlayan beni mutluluktan ağlatan.Bomani kızımıza öylesine hayran bakıyordu ki mucizem diye haykırmamak elde değildi.Doktor onu ilk kucağıma verdiğinde öyle bir koku aldım ki bütün dünyanın çiçeklerinin kokusuydu. Kızımızı yıkamak için alıp götürdüler.Beni odamda yalnız bıraktılar.Bomani'de kızımın yanındaydı.Açıkcası pabucumun bu kadar da çabuk dama atıcağını düşünmemiştim ama bir önemi yok.O kızıma çok iyi bir baba olacak.O benim yaptığım en güzel seçim ve iki mükemmel mucizem... Bomani elinde bir kamera ile geldi.Kızımın doğumunu benden habersiz kaydettitmişti.Ona kızmak ne mümkün hatta iyi ki yapmıştı.Ben henüz mutluluğum sarhoşluğundan kendime gelememişken bir kez daha kamerayı açtı ve karşıma koydu.Kızımıza duygularımızı anlatmamız gerektiği söyledi.Gözyaşlarıma hala engel olamıyordum. "Dünyamızı aydınlatan mucizem HOŞGELDİN Bu akan gözyaşlarım mutluluktan canım kızım.Az önce dünyaya geldin.Sesini duydum şarkıların en güzeliydi.Kokunu en içime kadar çektim dünyanın tüm çiçekleri gibiydi.Adeta mutluluk sarhoşu gibiyim.Bal gölünü keşfetmiş arı kadar şanslı hissediyorum.Çünkü artık sen varsın. Seni kucağıma aldığım anda aramızdaki bağı hissettim.Gökyüzünden yere inmiş melekler sanki bizi birbirimize bağladılar.Öyle ya sende bedenimde can bulup bana gönderilmiş olan meleğimsin.Ufacıksın o kadar küçüksün ki doktor seni kucağıma verince canının acımasından çok korktum.Minicik ellerin ayakların o kadar masumsun ki dünyanın en güzel şeyi sensin kızım... Babanda bende seni çok seviyoruz.Sana dünyanın en iyi babası olacak adamı seçtim.Prensesim senin adın Lisha , bu isim sana yadigardır.Ne yazık ki senin hiç tanıyamadığın büyük annenin ismiyle bir ömür mutlu ve en şanslı insanı olarak yaşamanı diliyorum kızım, sana babanda bende bunun için her zaman yanında olacağımıza söz veriyoruz. Lisha seni çok seven insanlar var.Elbette ilerde seni çok sevecek insalarda tanıyacaksın.Söz veriyoruz kızım sana sevgimizi tek bir saniye eksik etmeyeceğiz.
Mucizem büyüyeceksin.Sen büyürken biz senin her anını kaydeceğiz.Ağlayacaksın seni sütümle besliycem.Uykusuz kaldığımız her gece seni ninnilerle ve saçlarından okşayarak uyutacağız.Minicik parmaklarından öpücem seni ve senin için ömrüm boyunca şükür edicem. Bu senin ilk annenle tanıştığın gün , babanda bende zamanı geldiğinde bu görüntüleri sana vereceğiz.Güzel kızım gözlerini açtığın dünyada kötülükler de var.Seni daima kötülüklerden koruyacağız.Sen büyürken sevgi dolu olacaksın ve eminim ilerde bunu insanlara da aktaracaksın.Minik kuzum sen ne kadar büyümüş olursan ol daima benim bebeğim olarak kalacaksın.
Ben bugün anne oldum.Kızım ben annesiz bir çocuk oldum.Bu kelimenin ne demek olduğunu bugün senin sayende öğrendim.Ben artık bir anneyim.Anneler çocuklarıyla varolurmuş.O ağlayınca içi sızlarmış.Hastalandığında canından can gidermişte evladına can olmak şifa olmak istermiş. Kızım acıktığında, altını kirlettiğinde , hastalandığında ağlayacaksın.Sonra büyümeye başlayacaksın emekliyeceksin, yürüyeceksin , sana yemek yedirebilmek için peşinden koşucaz, anne baba diyeceksin,oyunlar oynamaya başlıyacaksın, okula gidiceksin, arkadaşların olucak ,öğretmenlerin olucak,biraz daha büyüyeceksin ergenlik günlerin olucak , bu dönemde kim olmak ne olmak istediği arayışına giriceksin,biraz daha büyüyeceksin ve kendi ayaklarının üzerinde durmak isteyeceksin,bizden uzaklara gidip seçtiğin meslek için eğitim alırken aynı zamanda hayatı keşfediceksin,aşık olucaksın belki de,ama yine gelip bizim omzumuzda ağlayacaksın,sonra gün gelicek kuş misali yuvadan ayrılıp kendi yuvanı kurmak istiyeceksin.Kendi kuşların olsun istiyeceksin ve benim gibi annelik duygusunu öğreniceksin.Lisha sende baban gibi çocuklarına baba olucak birini seçiceğine eminim. Güzek kızım işte tüm bunlar olurken unutma biz daima senin annen ve baban olarak yanında olacağız.Mucizem iyi ki doğdun...