İlacıma baktım son kez, içmiyordum ölmek için. Şimdiyse hayata tutunuyordum. Hazırladığım valize yerleştirdim . Kendime aynada soğuk baktım, tükenmiştim göz altı torbalarım mosmordu gören kaçar tipdendim 1 yıl içinde çökmüştüm bunun sebebiyse ölümü düşünmemdi her seferinde ölümü düşünüp kalbimi kendim mahfediyordum. İyileşme umudu martılara atılan küçük ekmek parçası gibi küçükdü, doktor bana yeniden umut vermişti ama ben bir parçasını almış diğerlerini çöpe atmıştım haberi yoktu.
Çalan zil sesiyle kapıya yöneldim, o kapıyı açacaktım gelen doktor olmalıydı. Siyah kapıma yönelip açtım ve hafif rüzgar tenimle buluştu onun griye yakın mavi gözleri kar taneleriyle olağan duruyordu. Ağızının kenarı kıvrıldı ve bense ona soğuk bakıyordum her canlıya attığım bakış gibi. En sonunda bozulmaması için pembe yalan gibi gülümsedim. Zaten hiç bir zaman doğru gülememiştim, hayatım gibi, hayatım doğru değildi, yalan da değildi, benim hayatım Pembe yalandı ne doğru, ne yalan, doğrular yanlışları, yanlışlar doğruyu götürüyordu. Şaşkın bakış attı ve seslendi :
- Aylin, içeriye almak istermisin beni çünkü bir yerlerim dondu, dedi bense dalgınlığımdan kurtulup sadece " Afedersin," diyip içeri buyur ettim. o içeri girdi ve boğazındaki atkıyı çıkarıp kırmızı koltuklara oturdu.
-Eee hazır değilmisin? Uçak 1 saat sonra kalkacak seni almaya geldim, dedi
Norveç ' e kaçıyorduk, yani bu İstanbul' dan bu kör şehirden gidiyorduk. İstanbul ' a kör şehir derdim. Çünkü göremezdi canlıları. Bu nedenle Doktorun Norveç' de ki evine taşınacaktık ve beni bu kör insanlardan kurtaracaktı her engel bir kurtuluştu.- Valizim, hazır üstümü değiştireyim çıkarız istersen, dedim.
- Pekala hadi çabuk ol, dedi gülümsedi. Hiç tepki vermedim onun yanında hiç gülmemiş, ağlamamış, sırıtmamış, veya somurtmamıştım. Düzdü yüzüm ona farklı taraflarımı göstermeyecektim. Çünkü bana göre o da kördü ama onunki yavaşça açılıyordu.
Üstüme sıradan montumu giyinip kapıdan çıktık. Arabasını evin önünde gördüm. İlerledim, arabanın açılış sesi geldi. Bana açtığı kapının ilk koltuğuna bindim ve havaalanı na doğru yola çıktık. Müzik açtı " Bu su hiç durmaz," şarkısı çalıyordu. Bu şarkıyı severdim...
Tam 3 saat geçmişti ve hala uçaktaydık. Doktor, uyumuştu gerçi herkes uyumuştu hava kararmıştı çünkü, Geceye daha net baktım, yüksekteydik ve ben şehrin basit ama herkes için muhteşem olan ama benim için gereksiz olan işıklarına bakmıyordum karanlığa hapsolmuş bulutları izliyordum.
Uçaktan indik, şimdiyse Norveç,'in merkezinden bir taksiyle doktorun evine gidiyorduk. Kör şehirden kurtulduk, şimdi Açık bakış göreceğim.
karakterlerrr,
Aylin : Kumral ve uzun saçlı, kehribar rengi gözleri. Beyaz tenli. Kişisel özelliği : Ysşayan beden ama ölü ruh.
Doktor (tufann) (sonunda ismini öğrendinizz) : Kahverengi saçlı, griye yakın mavi gözleri ve beyaz tenli. Kişisel özelliği: Ruhların kahramanı
evet kişisel özellikleri çok garip olduu ama sadece bu ikisç ve bir kaç sürpriz karakterin diğerlerini sadece fiziksel yapacağım.
Bu dalganın Okyanusla buluşma hikayesi. Bir dalga denizi dalgalandırabilir ama bir okyanusu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAB'Z
Chick-LitHayatın eski parçalarıyla, yeni bir sayfa oluşturdum... -Aylin @mrskiller053