Hani vardır, kalbiniz anlamadığınız bir şekilde düzelmeye başlar ve yumuşar. Bende o kıvamdaydım bugün. Hayata gülümsemelerimle küfreden ben şimdi teşekkürlerimi arzuluyordum. 20 yıl sonra akrep burcumun arzuluyorum kelimesi ilk defa zıhnimde simgeleşiyordu. Soğuk hava kış iyice sindiğinden donma seviyesine geliyordum. Sıkılmıştım. Sıkıldığımda gökyüzüne bakardım ve uzun süre gözümü kapatırdım. Şuan olduğu gibi. Zihnimde canlanan onca kare vardı ki, eski anılardan Norveç e gelmeden önceki halimden. kendimi gözüm kapalı bir şekildi bahçedeki koltuğa yatıştırdım. Bir an hayal durmam kesildi ve titredim.
Kumral saçlı bir adam yanındaysa Tufan bana doğru ilerliyorlardı. Arkadan çekiştirdi biri çırpınıyordum onlara ulaşmak için. Kumral saçlı adam orda duruyor, Tufan sa koşuyordu bana yetişebilmek için. Ama yetişemedi. Bende karanlık bir odaya hapsoldum. Sadece rüyam bitmeden önceki son ses :
"Sonunda buldum,".
***
Rüyamdan gerçi kabus diyebiliriz uyandım ve uyuya kaldığım koltukta doğruldum. Başım çok ağrıyordu. Hafif bir şekilde inledim, kendimi hafif topladım ve eve doğru yürümeye başladım. Bu rüyayı en son Norveç e gelmeden önce görmüştüm. Rüyaları tınladığım da yoktu o yüzden kafama takmadım. Evin kapısına gelince durdum. Çok sıkılmıştım. Oyüzden aslında yapmamam gereken bir şeyi yapacaktım. Aman ne olursa olsun! dedim ve solonda uzanan Tufan ın yanına oturdum.
- Tufan, beni buraya getirdin ama hapis gibi yaşıyorum biraz beni gezdirsen?,
- E demedin ki bende seni kendi haline bıraktım. Tamam istiyorsan 10 dk sonra kapıda ol yanı hazırlan bende giyinip geliyorum.
- Pekala, dedim ve odama çıktım.
Gardırobuma soğuk bakışlar atıyordum. Bir elimi sarı kazağıma diğerinide açık kot pantolonuma değdirdim ve onları çektim. Giyinmeye başladım. Saçlarımı at kuyruğu yaptım üstümede bebek mavisi belde biten şişme montumu giydim ve koşarak aşşağıya indim. Tufan kapıdan bana " çabuk gel buraya" bakışı attı. Bende hemen yanında oluverdim.
- Hadi gidelim, dedi bende kafa sallayarak onayladım. Bahçeden çıktık ve sokaklarda yürümeye başldık.
- Nereye gideceğiz?,
- Benim seni götürmek istediğim bir yere ama bir yer değil bir kaç yere çünkü ilk benim hayatım nerde başladığını öğrenip sonra seni eğlenmen için bir yere götüreceğim sonrada yemek yeriz, ve Norveç meydanlarına gideriz. Tamam mı?
- Tamam. Mecburiyetten ağzımı açmadım. Onun yanında dikilerek yürüdüm. Acaba nereye götürecekti ki, yoksa o olayda yandığı evlerine mi içimden yok yok dedim. Beynim hafızasıyla oynarken aklıma kız kardeşinin öldüğü günkü eve de götürebilirdi. Sonuçta orası yanmamıştı anlattıklarına göre oraya götürme fikri aklıma daha yattı. Çünkü çocukluğumun başladığı yer demişti, e zaten çocukluğu o evde başlamıştı diye biliyorum. Neyse fazla düşünmemem gerektiğini bildiğimden sadece onu takip ettim. Tam arkasındaydım. Belimde bir el hissettim, onun eliydi. Başımı okşamıştı bir kere, eli ne sertti ne de yumuşak parmakları tam ortaydı dolma parmak feğildi ve elinin tam ortadındq hafif çıkıntı vardı. O çıkıntı sayesinde tanirdim. Beni tam hizasına aldı,
- Gel buraya, arkamda durma kaybolursun falan, dedi bende göz devirdim ve hizasında durdum.
- Hani dedim ya biliyosun uzaylı değilim! dedim anlamasını umarak.
- E çok biliyosan Uzaylı değilsen sen gezdir görelim, dedi.
- Tamam, dedim. Bir kere gezmiştim zaten çok bişey yoktu. Önüne geçtim nefes aldım ve başladım.
- Eee işte burda evler var öyle...
Şurda çöp kutusu va- var.
Bak park var, dedim ve arkamı dönüp "böyle işte" bakışı attım. Bana alaylı bakışlar attı bense pes ettiğime dair somurttum ve onun yürümesini bekledim.
Yol boyunca hiç bir kelime dahi etmemiştik taaa ki bu villa nın önüne gelene kadar.
- Burası mı? diye sordum. Bana baktı ve başını salladı. Eve tekrar döndüm. Hani eski tarihi evler olur koyu kahve tahtadandırlar aynı öyleydi. Evin içinde ışıklar vardı ve terk edilmişe benzemiyordu.
- Biri yaşıyor sanırım evin ışığı açık da, dedim.
- Sana çocukluğumun başladığı yere götüreceğim demiştim bir mekan olmak zorunda değil ki. Tamaö evet bu evde yaşıyordum ama ondan önce beni büyüten kişiyle tanıştıracağım. Çocukluğumu sana somut göstereceğim, dedi bense
- Pekala, dedim ve evin kapısını tıklattı. İçeriden bir kedi sesi geldi ve kapı açıldı. Muhtemelen 80 lerinde olan kır saçlı, mavi gözlü, bembeyaz tenli bir nineyle karşılaştım. Tufan a benzetmiştim nedense, ismini bilmediğim nine, bana gülümsedi ve içeri buyur etmek ister gibi elini bana salladı ve tuttu. Kendimi içeride buldum. Gri koltuklardan birine oturdum ve etrafa bakındım. Evin duvarları beyaz renkti koltuklar griydi ve deriydi. Aksessuarlar krem rengi ve gri ağırlıklıydı. Evi incelerken ses kulaklarıma geldi.
- Evladım, ismin nedir?,
- Aylin efendim,
- Yeni geldin galiba Norveç e?
- Evet, dedim ve gülümsedim.
- Acıkmışsınızdır, dedi ve direk mutfağa yöneldi. Tufan,
- Burda yesek sorun olmaz değilmi? Anneannem enfes yapar yemekleri, dedi bende başımla onayladım ve
- Daha iyi olur zaten, dedim ve önüme döndüm.
720 kelime fln olduğu için diğer kısmı diğer bölümde olacak...
multideki Aylin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAB'Z
ChickLitHayatın eski parçalarıyla, yeni bir sayfa oluşturdum... -Aylin @mrskiller053