...
Kim, hiç değilse bir kerecik olsun, bir gün batımında dolaşırken ya da geçmişinde kalan bir günü kafasında şekillendirmeye çalışırken sonsuz bir şeyler yitirdiğini düşünmemiştir ki.AÇELYA
Bir bankta oturuyordu ve siyah elbisesini giymişti. Kahverengi, yumuşacık tüyleriyle minik köpek, kuyruğuyla Açelya'nın dizlerini okşuyordu. Açelya minik köpekle oynaşırken buğultulu sesler duyuyordu.
"Açelya kahvaltı hazır!"
Gözlerini açamıyor bu sevimli rüyadan uyanmak istemiyordu. Parmaklarıyla yumuşak siyah saçlarını okşayıp sağ tarafıyla yattığı için uyuşmuş kolunu rahatlığa kavuşturarak döndü. Güneş nasıl oluyorda döndüğü halde hep yüzüne geliyordu. Gözlerini kısarak yüzünü buruştu, esneyerek perdeyi kapattı. Mavi gözleri biraz da olsa rahatlığa kavuştu. Annesi Damla hanım hâla bağırıyordu. Açelya'nın odası 3. kattaydı. Damla hanım sesini duyurabilmek için olağanca gücüyle bağırıyordu ki merdivenlerden ponponlu ev ayakkabısıyla inen Açelya'yı gördü sonunda.- Hadi hazırlan bugün çarşıya çıkıcaktık unuttun mu?
- Gözlerim acıyor anne biraz daha uyusam.
-Gece telefonu gözüne gözüne sokarak yatağın içinde oyalanmasaydın.
Mutfakta annesi Cocopopsları süte dökerken Açelya birkaç tane de ağzına atıyordu.
- Ben duş alıcam kahvaltıya sonra gelirim.
Annesinin yanıtını beklemeden merdivenlerden ışık hızıyla yukarıya çıktı. Küvete girdi. Elini savuştura savuştura saçlarını şampuanla ovalıyordu. Başından ayak uçlarına kadar su damlacıkları akarken alacağı Hogwarts bilekliği düşünüyordu. Acaba pembe renkli mi alsaydı. O zaman da pembe herşeye uymazdı ki. "Mavi kapüşonumu giydikten sonra pembe bileklik takmak" dedi kendi kendine güldü. Gülünce şampuan ağzına kaçtı. O şampuanın verdiği acı tadı tükürerek suyla çalkaladı. Biraz rahatladı. Banyosu uzun sürdü çünkü Açelya'nın uzun kabarık dalgalı saçları vardı ve onları yıkamak bi hayli güç istiyordu. Islak ayaklarıyla halının üzerinde birkaç adım attı. Baş havlusunu geçirip yan kapıdan odasına geçti. Odası ferahlık veriyordu ona. Çünkü istediği gibi kombinlemişti ve yerleştirmişti. Halısı bir süs köpeğin tüylerinden daha yumuşak beyaz renkteydi. Pembe şirin koltuğuna oturdu. Bildirim gelen telefonuna gözlerine dikti. Dün instagramda paylaştığı fotoğrafına kaç beğeni gelmiş bakıyordu. Bora ile dün gece partide çekindiği fotoğraftı. Bugün pazardı. Herkes pazar günlerini haftasonu diye sevmez ama Açelya sever. Çünkü bakım günüydü. Gri yüz maskesiyle 2 saat evde dolaşır, canlı mat ojeler sürerdi. Hangi renk oje süreceğine karar verirken saçlarını çoktan kuruladı, üzerine hafif ince gri bluzunu geçirdi. Pantolonu annesi aşağıdan ona seslenirken hızlıca geçirdi. Sekeleyerek aşağıya indi sonunda.
- Kızım nerde kaldın sen?
- Geldim işte anne
- Kahvaltını da yapamadın.
Nesrine seslendi. "Ecir'e söyler misin arabayı hazırlasın."
" Tamam Damla Hanım. Bugün temizlik işleri erken biterse çıkabilir miyim?
" Tabi çıkabilirsin Nesrin."
Açelya çoktan arabaya binmişti...
***
BORA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA'NIN ODASI ♥
Teen Fictionyağmurdan bile kaçıp bir kenara sığınabiliyorum. ama sen öyle misin? hayır. senden kaçsam bile sığınmak için sana dönerim. güzel varlıksın. Lütfen önyargılarınızı bir kenera bırakın ve öyle okumaya başlayın. Yorumlarınız benim için değerli.