3.Bölüm| YAĞMUR

53 14 2
                                    

                                         AÇELYA

Utanma duygusu, sokak lambalarının caddeyi aydınlattığı gibi hataların da daha affedilebilir hale gelmesinin anahtarıdır. Öyle ki yapılan hataların ardından utanç duyabilen insanların kalplerinde iyiliğin, güzelliğin hakim olduğunu düşünürüz. Yapmacık olmayan, her gerçek utanç bir affedilişi gerektirir. 

Açelya şimdi ne yapmalıydı. Gidip boynuna mı atlamalıydı. 'Yok yok o benim neyim ki boynuna atılayım' diye düşündü. Ama ona minnettardı. Sevincinden doğru dürüst düşünemiyordu. Boraya baktı. Masalla konuşuyordu. Acaba o almamış mıydı? Ama küçük kız diye de sinirlendiren tek o vardı. Şimdi de sinirlendiriyordu ama neyse. Bora'nın yanına yaklaşarak:

-Barışmayı kabul ettim Boracık.

Bora Açelyaya doğru döndü. Aslında heyecanlıydı ama belli etmiyordu. Açelya'nın yüz ifadesini merak ediyordu.

-Oo sonunda fark edildik. Bu barışmayı neye borçluyum.

-Tabiki de bilekliğe. Şimdi aklımda deli gibi sorular var. N'olucak ?

-Ne n'olucak

-Ben oradayken bileklik yoktu mesela. Nereden buldun ? Bu bileklikleri aradığımı nerden biliyosu...

-Küçük kız sen hep böyle çok mu konuşuyordun ya. Biz küsken daha iyiymişiz. Daktilo gibisin. Ayrıca hediyeler hakkında soru sorulmaz. Terbiyesiz.

-Pis misin acaba ya. Konuşanda kabahat zaten. 

Biraz daha Boraya doğru eğilerek daha baskın söyledi:

-Şimdi bu bilekliği alıp başına çarpmak vardı ama bilekliğime kıyamam.

Bora sırıtıyordu Açelya'yı sinir eder gibi. Açelya kızların yanına gitti. Bora hala ona bakıyordu. Keşke daha farklı bir iletişimleri olsaydı ama böylede hoşuna gidiyordu.

Açelya kızlarla konuşurken başının hareketiyle birlikte saçları dalgalanıyordu. İçinden ' teşekkür etmeye gidiyorum bu öküzün yaptığına bak, hem sinir ediyor hem de gıcık ediyor' diye içinden konuştu. Bilekliği kot pantolonunun cebine koydu. Daha sonra takmak üzere.

Günün bütün yorgunluğunu veren matematik dersinden de kurtulduklarına göre Açelya Define'nin koluna girdi. 

Bir banka gülüşerek oturdular. Arada başka arkadaşları yanlarına uğrayıp geri gidiyorlardı. Sınıftaki en masum dostluk kuran kızlardandı. Açelya sordu:

-Annenle görüşüyor musun?

-Önceden haftada iki üç kez görüşürdük. Şu aralar sadece pazar günleri görüşüyoruz.

İkisi de bir an sustular. Kafalarında birbirlerine soracak çok şeyleri vardı ama böyle hassas konularda pek konuşamıyorlardı. Açelya bu sessizliği bozarak:

-Sen saçlarını mı boyadın ?

-Evet uçlarını sadece çok mu kötü olmuş ?

Açelya Define'nin koluna hafif vurarak:

-Papağan gibi kızlardan olmamışsın en azından.

İkisi gülüştüler. Gökerle Ercan kızlara doğru yaklaşıp Göker lafa atıldı.

-O kadar İnstagram'a foto atıyon bi bana yazmıyon zalım.

-Göker başımızdan gider misin.

AÇELYA'NIN ODASI ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin