Hislerimi kaybetmişim gibi delicesine koşmaya başladım. Hastaneye az bir mesafe kalmıştı. Önüme bakmadan, insanlara çarpa çarpa ilerliyordum.
15 dakika sonra hastaneye ulaştığımda hastanenin bahçesinin çok kalabalık olduğunu gördüm. İçeri girebileceğimden emin değildim ancak şansımı denemeliydim.
Ruhum adeta silinmiş bir kelimesi olan cümle kadar yarım ve anlamsızdı. Olayları idrak edemiyordum, her şey ne kadar çabuk değişmişti. Keşke o iyi olsaydı da, yine yanıma gelmeseydi.
Hastaneye doğru kalabalığı yara yara ilerlediğimde insanlar üzgün olduğu için beni umursamıyorlar gibiydi. Hastanedeki görevliye Yoongi'nin durumunu sordum ve "Siz Min Yoongi'nin neyi oluyorsunuz?" dedi. İstemsizce duraksadım; birkaç gündür konuştuğu, ismini dahi bilmediği bir kızım desem ne cevap verirdi? Bana içimi rahatlatacak şeyler söyler miydi?
Düşündüğüm şekilde anlatamayacağım için, "Arkadaşıyım, durumuyla ilgili bilgi alabilir miyim?" diye sordum. Tahmin ettiğim gibi başını iki yana salladı ve "Kaç kişi ben arkadaşıyım dedi, biliyor musun? Bu konuda sana inanmam mümkün değil." dedi.
Çaresizce hastanenin bahçesinde dolaşmaya başladım. Kalbimi yitirmiş gibiydim ve kalbime gitmeme de izin vermiyorlardı.
Bir ihtimal Yoongi'nin durumuyla ilgili bir şey paylaşmış olabilirler diye Instagram'da dolaşmaya başladım. Hiçbiri profilinde durumla ilgili bir haber paylaşmamıştı. Çaresizce ne yapacağımı düşünmeye başladım ancak elimden hiçbir şey gelmiyordu.
~Birkaç saat sonra~
Telefonumu dakikada bir kontrol ettim, görevliyle defalarca konuştum; hiçbir değişiklik yoktu, hala hiçbir şey öğrenememiştim.
Dakikalar sonra telefonumdan bir bildirim sesi geldi.
Min Yoongi
Ben Jung Hoseok.
Yoongi'nin çevresindekilere haber verirken senin mesajlarını farkettim.
Yakınsınız sanırım.
Adın ne?
Görevlilere söyleyeyim, yanımıza çıkarsınlar.Sonunda onu görebilecektim, heyecandan nasıl yazacağımı bilemedim.
Tomato:
İsmim Kim Jennie.
Çok teşekkürler.Görevlinin beni çağırdığını duyduğumda sabırsız bir biçimde ilerledim. Saatler sonra, sonunda onu görecektim; bu benim için her şeyden daha değerliydi.
Görevli beni Yoongi'nin arkadaşlarının yanında bırakıp uzaklaştı. Sanki hepsi birden "Bu kız kim?" dermişcesine bakıyor gibi hissettim.
Sessizliği bozan ben oldum çünkü öğrenemeden duramıyordum; onu çok merak ediyordum. "Onun... Durumu nasıl?" diye sordum. Jeon Jungkook duygusal bir ifadeyle "O, iyi... Yoğun bakımdan yeni çıktı ancak henüz bizi de görüştürmediler." dedi.
Bir süre sonra doktor Yoongi'nin yanından çıktı; tek kişi olmak ve onu fazla yormamak şartıyla içeri girebileceğimizi söyledi. Bunun üzerine Jungkook, Jin, Namjoon, Jimin, Hoseok ve Taehyung sırayla bir süre yanına gittiler. Tae çıktıktan sonra istersem içeri girebileceğimi söyledi.
Bacaklarım titreye titreye Yoongi'nin odasına doğru ilerledim. Kapıya yöneldiğimde parmaklarım bilinçsizce hareket ediyordu sanki. Sonunda kapının kolunu açtığımda kendimi biranda Yoongi'nin karşısında buldum. Gözleri kapalıydı ve hafif bir uykudaymış gibiydi.
Bir süre öylece onu izledim ve sonrasında o yavaşça gözlerini açmaya başladı. Bir anda bana baktığında duraksadım. "Şey... Ben sana mesaj atan, kim olduğunu bilmediğin kızım." Yavaşça başını salladı, konuşmak istediği ancak konuşmaya gücü olmadığı belliydi.
Tekrar ortama sessizlik vurduğunda artık çıkmam ve onu yormamam gerektiğini fark ettim. "Tekrar geleceğim." dedikten sonra odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Without You #Yoonnie
Fanfic#3Yoonnie #18Blackpink "Sen bir idolsün ve ben senin idol haline de, öncesine de çok aşığım."