maybe they're right

626 74 5
                                    

Yoruldum HoSeok. Hem de çok. Asla anlayamayacağın kadar çok. Ben güçlü biri değilim, biliyorsun. Yalnızlığa dayanamam, biliyorsun. Hakaretler çok fazla geliyor artık. Gözyaşlarım tükeneli çok oldu. Kalbimin kırık parçalarının üstünde dans eden şeytanlarım her gün daha da fazla bağırıyor bana. Artık yolun sonuna geldim mi gerçekten? Uçurumun başında o uçsuz bucaksız karanlığa teslim etmeli miyim ruhumu? Ama korkuyorum. Karanlıktan korkuyorum HoSeok. Beni içine hapsedecek o karanlıktan korkuyorum. Ölmekten korkuyorum. Lütfen duy sesimi. Yardım et bana. Beni özlediğini söylüyorsun ama bu sadece bir yalan değil mi? Özlediğin birine hakaretler edip onu dövmezsin çünkü. Sıkıca sarılırsın onlara, biliyorum. Annenden biliyorum HoSeok. Anneni ne zaman özlesen fotoğraflarına sarılıyorsun çünkü. Yalancısın. Ama hâlâ senden başka kimsem yok. Yardım edecek kimsem yok. Yaralarımı saracak, bana sarılacak kimsem yok. Yalandan da olsa her şeyin yoluna gireceğini söyleyen biri olsun isterdim. Aile sıcaklığına sahip olmak isterdim. İnsanların beni bir ucube olarak görüp hakaret etmemesini isterdim. Senin beni eskisi gibi sevmeni isterdim.

Ama en çok ne isterdim biliyor musun?

Mutlu olmak isterdim HoSeok.

Mutluluk çok farklı bir kavram. Mutluluk farklı şekillerde olabilir. Kimine göre mutluluk parayken kimine göre sıcak bir çorba, kimine göreyse bir şarkı, bir başkası içinse belki de sadece bir kalp atışı.

Benim bir mutluluğum yok. Hayalim yok. Umudum yok. Düşünüyorum da... Belki de şeytanlarım haklıdır. Belki de sonunda uçurumun kenarına gelmişimdir.

(y/n: Tam olarak ne söylemem gerektiğini bilmiyorum. 'O' konu hakkında da konuşmak istemiyorum. Sadece... İnsanlara söylediklerinize dikkat edin lütfen. Klavye başında yazdığınız kelimeler, ağzınızdan çıkan cümleler birilerini derin bir şekilde yaralayabilir. Bu yaralar o kadar acıtır ki o kişi kendinden nefret etmeye başlar. Edebiyat öğretmenim bana şöyle söylemişti: " Bir insanı hayatta tutan en önemli şey sevgidir. Çevresine, yaptığı işe, ailesine, arkadaşlarına olan sevgisi. Ama en önemlisi de o kişinin kendisini sevmesidir." Biz umursamazca yaptığımız o önyargılı yorumlarla birilerinin ölümüne sebep oluyoruz. Sonra ise sanki bunu biz yapmamış gibi özürler diliyoruz, ağıtlar yakarak ağlıyoruz. Biri öldüğü zaman neden daha değerli oluyor? Ya da neden hep hikayelerimde ölümü kullanıyorum biliyor musunuz? Bu yüzden işte. Çünkü siz yaşarken insanların umurunda olmazsınız. Öldüğünüzde bir anda herkes için değerli olursunuz. Ölmeden önce çektiğiniz acılardan çok sizin ölmenize üzülürler güya. Sahte özürler, sahte ağlamalarla dolup taşar her yer. Birini öldürmeden önce neden umursamıyoruz onun acısını? Her neyse fazla uzattım, biliyorum. Üzgünüm. Kısaca özetlemem gerekirse: İnsanlara kırıcı sözler söylemeyin. Kusurlarını yüzüne vurmayın. Elinde olmayan şeyler yüzünden, ya da sizden farklı fikirleri yüzünden yargılamayın. En önemlisi ise o insanı kendinden nefret ettirmeyin. Unutmayın. Her kalbi atan insana yaşıyor diyemeyiz. Bazıları kalbi atmasına rağmen o kadar çok acı barındırıyor ki içinde sanki kendi içlerindeki o harabenin içinde kayboluyorlar. Onları kurtarmayı deneyin, yok etmek için bir sarsıntı da siz bırakmayın o harabeye.)

but im only human °hyungwonhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin