GİRİŞ

267 14 2
                                    

Karanlığın çökmesiyle gözlerimi araladım . Herkes uyumuştu. Her gece aradığım sessizliği, sakinliği yalnızca karanlık çöktüğünde, herkes uyuduğunda bulabiliyordum. Sessizce çıktım yatağımdan. Ayağımın buz gibi taşa değmesiyle ağzımdan ufak bir çığlık kaçırdım. Telaşla etrafıma bakındım. Şu an bir kişinin uyanması en son isteyeceğim şey olurdu. Burada kurallar vardı. Bu kurallardan şuan benim için en önemli olanı da bu saatte yatak haricinde hiç bir yerde bulunmamam gerektiğiydi.

Kapının alışkın olduğum ama her seferinde sinirimi bozan gıcırtısı kesildiğinde tekrardan dikkat kesildim. Hiçbir ses gelmeyince derin bir nefes aldım ve gülümsedim. Bundan sonrası kolaydı. Gene de riske atamazdım. Bu gece çatıda olmam gerekiyordu. Yeni hayatımı uzun süredir biriktirdiğim hayallerimle
donatmaya başlayacağım günlerin başlangıcı bu gece.

Bu gece doğuşum.

Çatı katının merdivenleri her zaman olduğu gibi toz yığını içerisinde. Uzun zamandır dokunulmadığı ilk bakışta anlaşılan merdiven korkulukları pastan ve tozdan görünmeyecek halde. Burayı sevmemin en büyük nedeni bu işte.

Dokunulmamış, dokunulmuyor olması.

Terasın kapısını açmak için kolunu aşağıya indirdim ama açılmadı. Sıkışmıştır her zaman ki gibi düşündüm ve omuzumla hafifçe vurarak kolu bir kez daha indirdim. Ama kapı sıkışmamıştı. Kapı kilitliydi. Burayı iki yıl önce bulmuştum. O günden beri ne zaman gelsem açık olurdu ve burada kimseyle yüz yüze gelmemiştim. "Şansıma ben" diye söylenerek kulpu bıraktım. Tam da bu geceyi bulmuştu. Odaya dönmek istemiyordum. Merdivenlerde oturma düşüncesi odaya dönme düşüncesinden daha da kötüydü. Tam pes edip odaya dönecekken arka bahçe geldi aklıma. Dünyanın en güzel yerini bulmuşçasına hızlı adımlarla arka bahçeye yöneldim.

Yurdun arka bahçesi etrafı yüksek duvarlarla çevrili, bir kaç tane meyve ağacı bulunan küçük ama bana göre çatıdan sonra içinde huzur bulunan ikinci yerdi. Bahçeye tek giriş binanın içinden olduğundan dolayı ön bahçedeki gibi bekçi gözetimi altında olmuyorduk.

Kamelyaya oturarak ayaklarımı ortadaki masaya uzattım. Cebimden bu gece için maaşımdan kalan son paramla aldığım keki çıkarttım ve üzerinde olmazsa olmazı mumu yaktım.

Mumun sıcaklığı yüzüme yayıldığında dudaklarım istemsizce yana kıvrıldı. Gözümde on yıl önce bugün canlandı. O zaman yanımda olan onca insanı, sevdiğim çizgi-film karakterinin fotoğrafının olduğu kocaman pastamı, pamuk prenses kostümümü, annemin ve babamın ellerimi sımsıkı tuttukları zamanı geri getirdi bana o sıcaklık. Şimdi ise bomboş bir bahçede, üstümde kimin olduğunu bilmediğim eski, solmuş kıyafetlerle tek başıma 18.yaşımı kutluyorum.

Saat gece yarısını geçtiğinde yeni yaşıma girmiştim. Kulağıma babamın sesi geldi.

"İyi ki doğdun benim güzel kızım"

Üflemek için dudaklarımı hareketlendirdiğimde bu sefer annemin sesi doldu kulaklarıma.

"Bir dilek dile kızım. En çok olmasını istediğin şeyi dileyebilirsin mesela?"

Boğazım düğümlendi. Sağ gözümden akan yaşım dudağıma geldiğinde ağzımdan tutamadığım hıçkırığım çıktı.

"Kızın bu gece dilek dilemeyecek anne.."

Ve mumu söndürdüm.

Binadan gelen inleme sesiyle beraber anılarımdan koptum. Sesin tekrarlanmasıyla elimdeki keki banka koyup merdivenlere doğru koşmam bir oldu. Binaya girdiğimde nefes nefese kalmıştım. Sesin nereden geldiğini anlamak için koridorda yürümeye başladım. Bodrumdan gelen sesle adımlarım kesildi. Merdivenin başında aşağı inmekle inmemek arasında kaldım. Aşağıda neler olduğuna dair olan merakım beni bu ikilemden çıkarttı ve merdivenleri birer birer indim.

Ellerim ağzımın etrafını iyice sarmıştı; olası bir çığlığımı engellemek için, dişlerimi kırmak istercesine.

Korkuyla sonuna kadar açılan gözlerim; titreyen ellerimden yere düşen ve tok bir ses çıkartan bıçaktan, duvarın dibinde adeta kan gölünün ortasında yatan beden arasında gidip geliyordu.

Ben bugün özgürdüm.

Asıl mahkumluğun yeni başlayacağını bilmeden

Özgürdüm...

🍁

KOKUNUN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin