Ne kadar zaman öyle kaldığımı hatırlamıyorum sonra kapı tıklatma sesi duydum annemdi kesin. Kapıyı açtım hiç birşey demeden birbirimize sarıldık ağladık. Kaderimize , hiç göremeyeceğimiz mutlu günlere hala bitip tükenmeyen acılarımıza ağladık saatlerce. Annemde çok çaresizdi ne yapsın elinden gelen hiçbirşey yoktu.
-Kızım evlen bundan daha iyi bir hayatın olur sen bari kurtul şu kaderinden
Ah annem nasıl yaparım benim elimde mi herşey. O kadar kötüydüm ki. En çok üzüldüğümde bütün bunlar Ayşegülün gözleri önünde oluyordu o da bizim gibi mutsuz nir çocukluk geçiriyordu. Bir insan neden bu kadar kötü olurdu biz onun canından bir parçaydık nasıl kıyardı bize bir türlü aklım ermiyordu. Gece annemin koynunda uyudum. Küçüklüğümden beri annemin kokusunda uyumayı çok severdim. Tarif edilmeyecek derecede güzel kokardı. Sabah olmuştu annemin sesiyle uyandım .
-Murat geldi kapıda kızım arabaya bekliyor seni bir şey konuşacakmış.
Ne konuşacağı belli mutlu haberi duymaya gelmiş biran önce. Kalktım aynaya halime bile bakmadan üzerime uzun bir hırka geçirdim eşofmanla çıktım yanına arabaya binip yanına oturdum. Ama yüzüne bakacak halim yoktu.
- Hoşgeldin Zeynep
- Hoşbulduk
- Konuştun mu ne dediler bir dakika döner misin bana?
Dönmek istemesemde Muratın çenemden tutup çevirmesiyle yüz yüze geldik.
- Zeynep ne bu hal ? Boynunun hali ne gözlerin kıp kırmızı. Sen ağladın mı ?
O kadar çaresiz o kadar ezilmiş hissediyordum ki kendimi diyecek söz bulamamıştım. Ne deseydim babamdan ölesiye dayak yedim mi ?
Murat arabayı çalıştırdı hızlıca hareket ettik.
- Nereye gidiyoruz ?
- Hastaneye gidiyoruz rapor alacağız
- Murat ne olur yapma
- Zeynep kim yaptıysa bunu sana cezasını çekecek
-Lütfen yapma gidemem hastaneye
- Ne demek gidemem Zeynep
- Murat babamı mı şikayet edeceğim
- Allah kahretsin ya konuştuğun için oldu değil mi bu. Nasıl bir insan bu ya nasıl kendi kızına el kaldırır? Aklım almıyor.
- Murat nolur sus zaten eziliyorum karşında birde böyle konuşup beni üzme ...
Denize karşı bir yerde durduk öylece kalmıştık ne o ne ben konuşuyorduk. Dalgaların sesi geliyordu kulağıma arabadan indim denizi izlemeye daldım. Öylece kalmışım biraz üşür gibi oldum kollarımı ovuşturdum. Bir anda üzerimde bir ceket hissettim. Murattı bu üşümemem için ceketini vermişti bana.
-Zeynep bir düşüncem var ama ne dersin bilmiyorum .
- Ne gibi ?
- Evlenelim tamam kabul herkesin istediği olsun ama kağıt üzerinde bunu da ikimizden başka kimse bilmeyecek.
-Murat ne diyorsun sen Allah aşkına sırf bu durum için istemediğin bir evlilik mi yapacaksın. Daha dün konuştuk. Ben seninle evlenemem diyen sen değilmiydin ?
- Seni bu halde nasıl bırakırım. Baksana haline o vicdansız adam kim bilir daha neler yapar sana
- He acıyosun yani bana. Ben alışkınım Murat birşey olmaz bana.
- Ne demek alışkınım ne zamandır böyle bu?
Murat nasıl anlatırım bunu sana . senin gibi bir ailesi olan mutlu bir çocukluk geçirmiş birine bu nasıl anlatılır ki ?
- Benim dediğim gibi olacak Zeynep başka çıkarı yok .Ben seni bu halde bırakamam. Bir yıl evli kalırız sonrasında ayrılırız. Ben seni madur edecek biri değilim.
Ne yapacağımı bende bilmiyordum. Murata atarlanıyordum ama elimden de başka birşey gelmiyordu. Sessizce arabaya bindim ceketini geri iade ettim. Yol boyu konuşmadık evin önüne gelmiştik. Murat yine eliyle yüzümü kendine çevirdi. Öyle şevkatli bir bakışı vardı ki ...
- Merak etme sen ben halledeceğim bu işi. Bir daha bu durumu yaşamana izin vermem asla .
Arabadan inip eve geçtim. Öyle boştu ki içim çaresizdim. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. En kötüsü de Muratın bana acıyan gözlerle bakmasıydı. Nasıl kötü görünüyorsam artık dün evlenmemek için can atan adam bugun evlenmek istiyor.
Eve geçtim oturdum koltuğa camdan dışarıyı izlemeye koyuldum. Böyle mi evlenecektim ben bumuydu hayalim. Öylece durup dururken ablam geldi sım sıkı sarıldık. Ağladık hiç bir şey konuşmadan. Yaşadıklarımı hissettiklerimi en iyi anlayan ablamdır. Biz birlikte yaşadık bunları çocukluğumuz böyle geçti. Hiç konuşmazdık bunları ama bakışlarımız ağlamalarımız hayallerimiz hep ortaktı. Biz sadece huzurlu bir aile hayal ettik.
-Gülüm ağlama artık. Bak evleneceksin kurtuluyosun bu hayattan. Emin ol herşey güzel olacak. Murat seni çok mutlu eder ben eminim buna .
Ah ablam bilsen ne büyük çıkmazdayım. Bir yanda babam bir yanda benimle evlenmeyi acıdığı için sırf kağıt üzerinde kabul eden bir adam.
Yarın akşam nişan vardı. Herşey biran önce olup bitse çok yorgun hissediyorum kendimi. Şu birkaç günde yaşlandım yemin ederim ruhum yaşlandı.
Nişan günü gelip çatmıştı dün gece ablam yanımda kalmıştı. Sabah kuaföre gitmeyi teklif etti hiç içimden gelmiyor evde hazırlanmak daha çok işime geldi. Boynumdaki kızarıklıkları fondöten ile kapattık. Saçlarımı maşa yaptıktan sonra dağınık bir şekilde topladık. Hafifte makyaj yaptık. Elbise çok güzel görünüyordu. Bu günü böyle mi yaşayacaktım. Kapı çaldı geldiler galiba. Kapıyı açmaya gittim. Evet gelen onlardı. Muratın elinde kocaman buket gül vardı içeri geçerken bana uzattı. İstemeden de olsa çok hoşuma gitmişti. Sırayla herkese hoşgeldiniz dedim. Sözdeki kişilere ek olarak Muratın halası ile babaneside vardı. Çok şeker tontonlardı. Murat gayet iyi görünüyordu üzerinde açık lacivert bir takım elbise vardı. İçinde beyaz bir gömlek benim elbise renginde bir de kravat. Çok yakışıklı görünüyordu. Keşke bu mutluluğu gerçekten yaşıyor olsaydım. Şuan herşey formaliteden ibaret. Ve bunu sadece Muratla biz biliyoruz. Herkes sohbete koyulmuştu. Hepsi çok şıktı bizimkilere göre. Babamın olduğu yöne kafamı bile çevirmiyordum. Murat ise çok kötü bakıyordu babama. Kısa bir sohbetin ardından nişan merasimine geçtik . Yüzüklerimizi Muratın babası Mehmet amca takmıştı. Güzel bir konuşma yaptı takmadan önce. Ne olurdu gerçekten benim ailem olsalardı. Şerit kesildikten sonra herkesin elini öptük. Babaannesi o kadar sevdi ki beni yanından kaldırmadı hep dua etti bizim için. Canım babaannem ya keşke gerçek olsaydı şuan yaşadıklarım. Her genç kızın hayali.
-Ayla: Nişanda dans olmadan olur mu hiç ?
-Rukiye teyze: İyi dedin yavrum müzik açında yeni çift dans etsin
- Murat: Abla hiç gerek yok
-Ayla: Olur mu canım Ali arabadan bilgisayarı getirir misin.
Murat bana ben Murata bakıyordum. Ne yapacağımızı bilmeden. Ali abi bilgisayrı getirip müziği açtı ablasının zoruylada olsa Murat geldi beni kaldırdı. Alkış eşliğinde dans etmeye başladık. Özdemir Erdoğan' dan pervane çalıyordu. Çok severdim bu şarkıyı. Bir birimize bakmadan dans etmeye çalışıyorduk ama istemsizce bir heycan sarmıştı içimi. Elim Muratın elindeydi. Farkında değildim galiba ama dizlerimde titriyordu galiba. Bir ara göz göze geldik ne kadar güzel bakıyordu deniz derinliğindeki gözleriyle. Allahım neler düşünüyorum. Müzik bitince yerlerimize oturduk. İçeriye ablama yardıma geçtim ikramlıkları hazırladık Ayla ablada bize yardıma geldi. Birlikte herşey hallettik. Tabakları ablamlar çayları ben ikram ettim. Herkes sohbet halindeydi. Bende babaanne ile halanın ortasına oturdum ikiside bir birinden tatlıydı. Halasının ismi Mihribandı. İsmi bile sıcak geliyordu insana. Hiç evlenmemişti galiba 45li yaşlardaydı hala çok güzel görünüyordu. Dışardan herşey nasılda mükemmel görünüyordu. Zaman baya geç olmuştu.
-Mehmet amca: E artık bize müsade
-Babam: Müsade sizin beyefendi.
Herkes kalkıp toparlanmaya başlamıştı. Herkesle vedalaşmıştım en son Murat çıktı onada iyi geceler diledim . o da bana gülümseyerek baktı "iyi geceler" dedi. Gülümsemesi bile sıcaktı yanağındaki gamzesi o kadar yakışıyordu ki. Daha önce gülerken görmediğim için farketmedim galiba. Herkes gitmişti bende odama geçtim üzerimi değiştirdim. Çok yorgun hissediyordum. Hemen uyuya kaldım .