1

1K 68 35
                                    

'Jungkook~ah kalk artık okula geç kalacağız'

'Biraz daha hyung lütfen'

Derin bir nefes alıp kahvaltıyı hazırlayan annemin yanına indim. Annem jungkook u sorup uyanamadığını söylediğim de yüzüme hınzır bir gülümseme yollamıştı. Ne yapacağını anlamış kahkaha atmıştım. Ben telefonumu alıp video kısmını açınca hazır olduğunu görmüş ve birlikte odaya çıkmıştık. Annem sessizce yaklaşıp jungkook un memesini sıktığında Jungkook un çığlık atıp yataktan düşmesini an be an kayıt etmiş ve bir yandan kahkahalara boğulmuştum.

'Yah! Anne ben üvey evlat mıyım neden beni böyle uyandırıyorsun?'

'Zamanında kalksan böyle uyandırılmak zorunda kalmazsın hadi doğru yemeğe geç kalacaksınız'

'Hyung gülmesenee'

'Hadi hadi oyalanma bir an önce okula gitmek istiyorum'

'Hm acaba neden yoksa Jin hyungu görmek için mi?'

Jungkook un dediğini duyar duymaz gözlerimi son raddeye kadar açmış ve aniden üstüne atlayıp ağzını kapatmıştım.

'Yah napıyorsun annem duyacak!'

Kısık sesle bağırmama gülerek karşılık verip elimi ağzından çekip üstünü giyinmeye başlamıştı. Az da olsa bir şeyler yedikten sonra otobüse binmiş okula gelmiştik. Okulun kapısını bile gördüğümde kalbim ağzımda atmaya başlamıştı. Az sonra kapıdan girdiğim de her zaman ki gibi oturduğu banktan kalkıp yanıma gelecek, saçlarımı okşayacak ve mükemmel gülümsemesi ile beni öldürecekti. Jin hyung... seni o kadar çok seviyorum ki içimi dolduran sevginden dolayı nefes alamaz oluyorum.

Otobüsten inip karşıya geçmiş ve kapıdan girmiştik. Seokjin hyungu görüp gülümsediğim sırada yanında gördüğüm yabancı bedenle içimi kötü bir his kaplamıştı.

'Hey çocuklar napıyorsunuz gelin sizi tanıştırmak istediğim birisi var.'

Her günün aksine yanımıza gelmemiş ve bizi yanına çağırmıştı. Kook ile birbirimize ne oluyor dercesine bakmıştık.

'Bu kim hyung?'

'Bilmiyorum kook ama hiç hoşlanmadım'

'Sakin ol hyung şimdi öğreniriz'

Yanlarına gittiğimiz de Jin hyung gülümseyerek bize bakmış ve yanındakinin elini tutmuş ve beni bin parçaya ayırmıştı. Ben... Ben nefes alamaz hale gelmiştim. Anında gözlerim dolduğunda duymak istemediğim kelimeler hyungumun o tapılası dudaklarından dökülmüştü.

'Bu Namjoon, biz birlikteyiz çocuklar. Biliyorum biraz ani oldu ama onu seveceğinize eminim. Namjoon bunlarda benim en çok sevdiğim donseanglerim Tae ve Kook. Onlar benim farklı aileden kardeşlerim.'

Kardeş... kardeş... sevgili... Jin hyung un dedikleri aklımda tekrarlanırken ağlamamak için kendimi sıkmıştım. Elini uzatan Namjoon u görünce istemeye istemeye elini sıkmış ve kısık sesle memnun olduğumu söylemiştim. Jin hyung halimi görünce en sevdiğim hyungumu paylaşmak istemediğim için üzüldüğümü zannedip hala beni sevdiğini söylemişti. Gidip bir yerlerde ciğerim çıkana kadar ağlamak istiyordum ve sanki kook bunu anlamış gibi işimiz olduğunu söyleyip beni oradan uzaklaştırmıştı. Okulun arka bahçesine geçtiğimiz de daha fazla kendimi tutamamış ve yere düşerek ağlamaya başlamıştı. 4 yıl tamı tamına 4 yıldır onu seviyordum ama o kadar havalı duruyordu ki ona yaklaşmaya çekiniyordum. Fakat son iki yıldır çok yakın arkadaştık en azından onun gözünde. Bu kadar yakınken uzak olmak.

Orda ne kadar durduğumuzu hatırlamıyorum ama kook sonunda durmayacağımı anlayınca beni kucağında taşıyıp babaannemin evine getirmiş ve anneme biraz burda kalmak için izin istemişti. Bazen onun gibi bir kardeşe sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyordum.

Uzun ağlamaklı bir gecenin sonunda uyanmıştım. Banyoya gidip yüzümü yıkadığım sırada aynada gördüğüm görüntü ile bakmamaya tercih ederdim. Gözlerim şişmiş ve kanlanmıştı. Aşağı indiğimde babaannemin yine muhteşem yemeklerinden yaptığını görmüştüm. Mutfağa girdiğimde kook ile gülüşmeyi bırakmış ve bana dönmüşlerdi.

'Taetae ne oldu sana anlat bana. Babaannen seni üzgün görmeyi sevmiyor'

'Aşık olduğum kişi başkasına aşık olmuş babaanne'

'Oww bu kız kör olmalı oğlum senin gibisi varken başkasına aşık olmuş'

'O bir erkek babaanne'

'Aigoo bana bunu ne zaman söylecektin Tae~shi?'

"Hyung senin bir erkeğe aşık olmasına kızmandan korkmuştur babaanne"

'Ah Taetae aşkın cinsiyeti yoktur oğlum. Neden sana kızayım. Kendini bu kadar harap etme şimdi görmese bile daha sonra seni görecektir. Çünkü sen bütün kömürlerin için deki elmas gibi parlıyorsun'

'Seni seviyorum babaanne. Biraz burda kalıp toparlanmam gerek yani bir süre bana katlanmak zorundasın.'

'Aigoo istediğin kadar kalabilirsin bende yalnızlıktan sıkılmıştım zaten.'

Sessiz başlayan kahvaltı kahkahalarımızla bitmişti. Babaannem ne olursa olsun beni mutlu etmeyi başarıyordu. Kook bugün de benimle kalmış ve Jin hyung aradığında onunla benim yerime konulup hasta olduğumu ve babaannem de olduğumu söylemişti. Bir kaç gün okula gelemeyeceğimizi söylediğin de ise Jin hyung beni ziyarete geleceğini söylemiş ve bu konuda oldukça ısrarcı olmuştu. Şu an oturmuş onu bekliyorduk hepimiz. Çok geçmeden kapı çaldığında ben yatakta yatmaya geri dönmüş Kook da kapıyı açmıştı. Gözlerimi kapatıp uyuma numarası yapmaya karar vermiştim. Belki beni görünce vazgeçip gider de konuşmak zorunda kalmayız diye. Kapım yavaşça açıldığında kokusunu alıp tekrar ağlamamak için nefesimi tutmuştum. Yanımda bir ağırlık hissedince yatağa oturduğunu anlayıp kıpırdamamaya çalıştım.

'Ah Taennie sana dikkatli olmanı kaç kere söylemiştim ama küçük çocuk gibisin. Bak beni dinlemedin ve hasta oldun. Çabucak iyileş ve okula dön. Sensiz çok boş geliyor. Özledim seni Taennie hyung un seni seviyor'

Alnımda hissettiğim dudaklar ile kalbimin çıktığını hissetmiş ve fısıldamıştım.

"Bende seni seviyorum hyung"

Merhabaaaa BTS li günler kkk Son günlerde gözüme fena halde batan bu çift için çok kitap olmadığından dayanamayıp kendim yazdım umarım beğenirsiniz. İlk defa fic deniyorum umarım yapabilirim. Neyse çok konuştum.
Taejin çok güzel onları sevin ❤️

My Secret Love~TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin