8

410 49 19
                                    

TAEHYUNG

Her ne kadar onu görmek istemediğimi söylemiş olsamda ona bir şey olma korkusu ile hemen yola çıkmıştım.

Evime çokta uzak olmayan sahile doğru koşmaya başladığımda aklıma gelen kötü düşünceler ile göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Rüzgar hızla koşan bedenim ile yüzüme sertçe çarparken ıslak gözlerim görüşümü bozuyordu.

Aniden yola atladığım çalan kornaları duymamazlıktan geliyordum. Şu an yetişmem gereken birisi vardı çünkü. Nolur diyordum nolur çok geç kalmış olmayım.

Arkamdan gelen Jungkook ve Jimin in ayak sesleri Kook un telefonla konuşan sesine karışıyordu. Binlerce ses birbirine karışıp bana gelirken bile içimdeki fısıltıyı susturamıyordu.

"Eğer ona bir şey olursa senin yüzünden."

Diyordu o fısıltı. Onu kovanın ben olduğumu onu görmek istemediğimi söyleyerek ona zarar verdiğimi söylüyordu.

Kulaklarımı tıkamak ve o fısıltıyı duymak istemesemde git gide artan sesleri ile çığlıklara dönüşmüştü adeta.

Acıyan kalbimle göğsümü tutarken görüş alanıma sahil girmişti. Ağrıyan bacaklarımı umursamadan koşmaya devam etmiştim. Sanki kaslarım yırtılıyormuş gibi ağrıyordu. Fakat bu beni durdurmaya yetmezdi. Bütün vücudum parçalanacak olsada şu an kalbimin ağrısı kadar ağrıyamazdı.

Bir an da o çarptı gözüme...

Sahilde boylu boyunca yatan beden...

Saçlarına karışmış kumun içinde öylece yatıyordu...

Bir kere daha yalvardım içimden. Düşündüğüm şeyin olmaması için. Ona zarar gelmemesi için.

Yanına vardığımda daha fazla ayakta tutunamayıp kumlara bırakmıştım kendimi.

Iki dizimin üstündeyken omuzlarından tutmuş ve kendime çevirmiştim Seokjini. Benim meleğimin o güneş gibi ışık saçan yüzü solmuştu.

Morarmış dudakları titremeye devam ederken kirpikleri kırpışmaya başlamıştı. Yavaş yavaş çok az açılan gözleri ile bana bakmış ve zorda olsa gülümsemişti. Adım dökülüvermişti soğuktan üşümüş dudaklardan.

"Tae..."

"Şşşş kendini yorma Jin. Burdayım ben. Şimdi seni ısıtmam ve hastaneye götürmem lazım."

"Tae..."

"Burdayım Jin burdayım"

Üstümdekileri çıkarıp ona giydirirken yanınıza gelen Jungkook ve Jimin de hiç düşünmeden üstlerini çıkarmıştı. Biz böyleydik işte, ne kadar kızgın da olsak birbirimize asla kıyamazdık.

"Jungkook ambulansı ara hemen burdan gitmemiz lazım"

"Tamam hyung"

"Dayan Jin sakın bırakma kendini seni hastaneye götüreceğiz"

Üstüne bedenimi siper ettiğim yüzü okşarken konuşuyordum. Saçlarını alnından çekerken bir yandan da vücuda elimi sürterek ısıtmaya çalışıyordum. Benimle birlikte Jimin de ellerini sürtmeye başlamıştı. Biraz olsun ısınmaya başlamasını umut ederken söylediği kelimeler ile asıl yanan beden ben olmuştum.

"Tae... Ben... Seni seviyorum.... Öp beni..."

Duyduklarım ile yutkunarak şaşırmış bir şekilde ona dönmüştüm. Ben hala kocaman olan gözlerim ile ona bakarken o çoktan elini kaldırmış ve yanağımı okşamaya başlamıştı. Hissettiğim buz gibi parmaklar ile soğukluklarına aksi olarak yanmıştım. Dokunduğu yerler sanki kızgın demirle dağlanıyormuş gibi yanarken gözlerimi kapatmıştım.

My Secret Love~TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin