6

382 52 34
                                    

TAE

Gözlerimden akan yaşları hissederken silmeye uğraşmadım bile çünkü devamının geleceğini biliyordum. Kalbimin yarası kanamaya devam edeceği için gözyaşlarımda durmayacak. Kalbimi kanatan kişi bana gelmediği sürece kanamaya devam edecekti.

Benim saçına dokunurken bile çekindiğim, geniş omuzlarına kafamı koymak istediğim halde sırf acımasından korktuğum, kıyamadığım Jinime dün başkası dokunmuştu. Kim bilir ne kadar canı acımıştı. Acaba şu an benim kalbimin acıdığı kadar acımış mıydı? Bir yanım ondan iğrenirken diğer yanım feryat figan ağlamaya devam ediyordu.

Yanıma gelen ayak seslerinden sonra Jimin ve Jungkook un bana bir şeyler dediğini duydum fakat şu an o kadar boştum ki kelimelere anlam yükleyemiyordum bile. Sanki her şey anlamını yitirmiş gibiydi.

Durup yanımda konuşan ikiliye baktım. Sesimin çıkmayacağını düşünsem de açtığım ağzımdan çatlamış sesim duyulmuştu.

"Biraz yalnız kalmak istiyorum... Lütfen."

İtiraz edecek gibi olsalarda yalvaran bakışlarımı görüp izin verdiler. Yalnız kalmam onları korkutsada buna ihtiyacım olduğunun farkındaydılar. Okuldan çıktım ve sokaklarda yürümeye devam ettim.

Düşünüyordum bunu hak edecek ne yapmış olabileceğimi düşünüyordum. Başıma düşen yapraklarla acı bir şekilde gülümsedim. Bizde bir yaprak gibiydik aslında ne kadar karşı koymaya çalışsak da rüzgarın bizi savuracağı yere gidecektik en nihayetinde. Fakat sonbahar hiç gelmeyecek hiç solmayacakmışız gibi olduğumuz yere tutunmaya çalışıp etrafa pembe gözlüklerle bakıyorduk. Fakat zamanı geldiğinde düşüşümüz fazla sert oluyordu.

Bende çok sert düşmüştüm. Önce Jin e olan aşka sonrada ızdıraba... Her zaman toz pembe hayallerim olmuştu; bir gün onunda beni seveceği ve birbirimizin sonsuzluğu olduğumuz hayaller. Fakat artık hepsi uzak bir anıdan ibaretti benim için. Çünkü o çoktan birlikte toz pembe hayaller kuracağı sonsuzluğa gideceği insanı bulmuştu.

Ben onun için kapısına gittiğimde beni kuytu karanlıklara atarken o adamı almıştı yanına, koynuna... Canım yanıyordu, o kadar çok yanıyordu ki sanki her nefesimde içime ateş çekiyor gibiydim. Ciğerlerime giren hava içimde patlamalar yaratıyordu sanki. Yaşayan ölü olmak ne demek şu an çok iyi anlıyordum. Çünkü biliyordum ki artık enerjim yaşama sevincim kalmamıştı. Jin benim değerli Jinim beni elleriyle uçurumdan itelemişti.

Ayaklarımın beni getirdiği yere baktığımda alaycı bir gülüş yerleşti dudaklarıma. Namjoon ve Jin i sarılırken gördüğüm parka gelmiştim. Sanki daha fazla kanamak daha fazla yaralanmak ister gibi...

En yakınımdaki banka oturdum. Her ne kadar burdan girmek istesem de sanki ayaklarımın dermanı kalmamış gibiydi. Ama biliyordum ki asıl dermanı kalmayan yer kalbimdi. Oynayan çocukları izlerken hala yaşlar yanaklarımdan akmaya devam ediyordu. Orda ne kadar durduğumu bilmiyorum fakat havanın karardığının farkındaydım. Bilmem kaçıncı kez çalan telefonumu umursamadım. Ailemi meraklandırmak istemesem de kendimde hareket edecek gücü bulamıyordum.

Aniden yanımda bir hareketlilik hissettim ve önüme doğru uzatılan birayı gördüm. Yanıma döndüğümde benim gibi ağlayan ama bir yandan da içen bir çocukla karşılaştım. Hala ona bakarken bana döndü ve uzattığı içeceği gösterdi.

"Al iç her ne kadar acıyı geçirmesede katlanılır hale getiriyor."

İçeceği alıp içmeye başladığımda tekrar işittim sesini.

"Sana neden ağladığını sormayacağım ama ben anlatmak istiyorum. En yakın arkadaşıma aşık oldum. Düşünebiliyor musun en yakın arkadaşıma. O her üzüntüsünde gelip omzumda ağlarken ben içten içe daha çok ağlıyordum, o mutlu olduğunda dünyalar benim oluyordu ama bunları sadece arkadaşlık zannediyordu. Ona her baktığımda beni hem yaşatanın hem öldürenin o olduğunun farkında değildi. Onu hep yazdığım bir defter vardı. Bugün onu bulmuş. Bana onu fırlattı ve benden nefret ettiğini fırsatçının teki olduğumu söyledi. O kadar iğrenen bir yüz ifadesi vardı ki o an öldüğümü zannettim. Ama hala bu sikik dünyada nefes almaya devam ediyorum. "

My Secret Love~TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin