Hikayede seme olan Jimin.
Ayrıca kitap mpreg. Rahatsız olacaklar okumasın lütfen.
Bu arada bu kitaba başlamama sebep olan kookskillermin e teşekkürler. You are mine kitabına bölüm beklerken yaşlandım😞
İyi okumalar!
👑👑👑👑👑👑👑
"Mavi masaya siparişleri götürür müsün Jungkook? "
Başımı sallayıp Jin hyungun elindeki tepsiyi alıp masaya götürdüm. Jin hyung küçük ama aktif olan bir kafede çalışıyordu ve bende bugün ona yardım için gelmiştim.
Müşterilere kısa bir göz atıp boş masaya oturdum. Kafenin kapanmasına az kaldığı için birkaç müşteri kalmıştı.
"Bugün için teşekkürler Kook. Sana en sevdiğin kahveyi getirdim. "
Jin hyung kahveyi önüme koyunca gülümsemem silindi. Bulanan midem ile elimle ağzımı kapadım. Jin hyung endişeyle bana baktı.
"Sorun ne Jungkook? "
Yerimden kalkıp koşarak tuvalete koştum. Klozete midemdekileri boşalttıktan sonra sulanan gözlerimi silip ağzımı temizledim.
Birkaç gündür ansızın midem bulanıyordu. En sevdiğim yemekleri bile yiyemiyordum.
"Hastaneye gitmek ister misin? Dün sana yaptığım yemekleri de yemedin."
"Gerek yok hyung. Üşütmüş olmalıyım. Yarın da böyle olursa giderim. "
Jin hyung kafasını sallayıp üzerinini değiştirmek için soyunma odasına gitti. Yoğun kahve kokusu midemi ile yüzümü buruşturup dışarıya çıktım.
Serin hava titrememi sağlarken ceket almadığım için kendime küfür savurdum. Boş caddeyi incelerken gözüme elektrik direğine yaslanmış doğrudan bana bakan adama takıldı.
Tamamen siyah giyinmiş gri saçlı adamı çok iyi tanıyordum. İki hafta önce barda yattığım kişiydi. O gün tamamen sarhoş olsam da o geceyi ayrıntısına kadar hatırlıyordum.
Bakir olduğumu bildiği için oldukça nazik davranmıştı. Ona bakir olduğumu nereden bildiğini olduğumda 2 yıldır beni sevdiğini söylemişti.
Kendimi ilk defa özel hissetmiştim. Herhangi birinin altında değil de beni seven biri ile yattığım için mutlu olmuştum. Ve pişman olmamıştım. Hala pişman değildim.
Ama birden karşıma çıkması beni rahatsız etmişti.
Yaslandığı direkten ayrılıp bana doğru gelmeye başladığında titredim. İfadesiz yüzü ve bakışları beni ürkütüyordu.
Tam karşımda durup bir şey demeden yüzümü inceledi. Yüzü ifadesizdi ama gözleri hayranlıkla bakıyordu yüzüme.
İki yıldır aşık olduğum adamın daha önce kimseyle yatmadığını tabiki de biliyorum Jungkook.
Yerimde bir kez daha titredim. Onu o geceden sonra görmemiştim. Ama attığım her adımdan haberi olduğunu biliyordum.
"Kasım ayında incecik tişört giymek?"
Kaşlarını hayretle kaldırıp konuştuğunda bakışlarımı kaçırdım. Kekeleyeceğimi bildiğim için konuşmayacaktım.
Üzerindeki ceketi çıkarıp bana giydirdiğinde şaşkınlıkla yüzüne baktığımda gülümsedi.
"Hastalanmanı istemiyorum. Kendine dikkat et. "
Bir şey söylemek için açtığım ağzımı bulanmaya başlayan midem ile kapattım. Derin nefesler almaya başladım. Kusmak istemiyordum.