8. Bölüm

5.9K 448 157
                                    

Gözümü burnuma dolan yemek kokularıyla araladım. Arkama döndüğümde Jimin'in yerinin boş olduğunu gördüm.

Gözüm duvardaki saate takıldığında 11 olduğunu gördüm. Yemek yapılması için erken değil miydi? Misafir gelecekti sanırım.

Banyoya girip günlük rutinlerimi halletikten sonra Jimin'in giyinme odasına girdim. Ondan giyinmeye iyi alışmıştım.

Siyah dar kot pantolon ve siyah transparan gömlek giydim. Jimin'in parfümlerini koklayıp hoşuma gideni boynuma sıktım.

Bana kalsa pijamalarla gezerdim ama bu kadar hazırlığın sahiplerini merak etmiştim. Şirketten birileriyse rezil olmak istemezdim.

Aşağı indiğimde herkes koşuşturma işindeydi. Görevlilerin sayısı oldukça artmıştı. Gözüm Jimin'i aramaya başladı. Neler olduğunu iyice merak etmiştim.

Sonunda Jimin'i gördüğümde kaşlarımı çattım. Bahçede karşısındaki adama sinirle bağırıyordu. Hızlı adımlarla bahçeye çıktım.

"Nasıl solist gelemiyor?!  Ben anlamam Jae. Git başka birini bul! "

"Jimin? "

Jimin bana döndüğünde yüzündeki sinirli ifadeyi silip gülümseye başladı. Yanıma gelip saçlarıma öpücük bıraktı.

"Neler oluyor? Sen niye sinirlisin? "

"Bugün şirketin kuruluşunun 18.yılı. O kutlanacak bebeğim. "

İkinci sorumu eş geçse de sesimi çıkarmadım. Başımı omzuna yaslayıp bahçe süslerine baktım. Bahçede bu kadar gürültü varken nasıl haberim olmamıştı?

Masalar bahçeye yerleştirilmeye başlandı. Yuvarlak masalar 12 kişilikti. Sahneye çıkan adamlar enstrümanları kontrol etmeye başladığında gözlerimi yumdum.

"Ben odada kalsam olmaz mı? "

"Bunu bende isterim bebeğim ama babam seni özellikle diğerleriyle tanıştıracak. Birkaç saat görünür odamıza çıkarız. "

Başımı usulca salladım. Kalabalık ortamlardan nefret ederdim. Üstelik herkes gösterişli kişiler olacaktı. Şimdiden iğneleyici bakışları hissediyordum.

İlerleyen saatlerde misafirler gelmeye başladığında derin bir nefes aldım. İşte başlıyorduk.

Jimin ellerimizi birleştirip beni sandalyeden kaldırdı. Bahçeye doğru ilerleyen kişileri başımızla selamladık.

Sonunda tüm misafirler bahçeye doluştuğunda oturup ağlamamak için kendimi sıktım. Saatlerdir ayaktaydım ama gerçekten yorulmuştum.

Jimin sürekli uzaktan göz göze geldiği kişilerin yanına gidip muhabbet ediyor, peşinden de beni sürüklüyordu. Cidden çocuk gibi ağlamama az kalmıştı.

Jimin başka bir grubun yanına gideceği zaman elimi elinin üzerine koyup durdum. Bakışları bana döndüğünde omuzlarımı düşürdüm.

"Jimin çok yoruldum. Otursam? "

Gözleri bezmiş suratımda dolaşıp başını salladı. Arkamızdaki masaya ilerleyip beni sandalyeye oturtturduktan sonra alnıma öpücük kondurdu.

"Birkaç kişiyle selamlaşıp geleceğim. Bir yere ayrılma. "

"Çabuk gel. "

Yüzündeki gülümsemeyle yürümeye başladığında arkasından iç çektim. Arka profilden bile harika görünmesi haksızlıktı.

Jimin kızlı erkekli bir grupla muhabbet etmeye başlayınca gözlerimi kıstım. Kızların Jimin'i beğeniyle süzmesi ve Jimin'in bunu umursayıp onlara gülümseyerek bakması canımı sıkıyordu.

I'M PREGNANT!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin