"Jungkook hastaneden çıktığımızdan beri ağlıyorsun. "
Jimin'in bıkkın sesi ile ağlamamı daha da şiddetlendirdim. Hamile olmak istemiyordum. Bu çocuğu doğurmak da istemiyordum. Ama onu aldıracak kadar acımasız da değildim.
Tanrım ben ne yapacaktım?
"Bu çocuğu doğurup tek başına bakacak olan sen değilsin tabi. "
Sinirle konuştuğumda kaşlarını çatarak yüzüme baktı.
"Bu çocuğa beraber bakacağız Jungkook. O bizim çocuğumuz. Hamilelik sürecinin zor geçeceğini biliyorum. Bu yüzden seni asla yalnız bırakmayacağım. "
Dedikleri içimi rahatlatsa da hala emin değildim. Bana destek vermesi için aynı yerde yaşamamız gerekecekti.
"Bizim eve geleceksin. Bir süreliğine babamlarda kalacağız. Doğuma yakın ayrı eve çıkarız. "
"Neden babanlarda kalacağız? " dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Kore'de hamile kalan 3.erkek sensin. Babamın bu durumu değerlendireceğinden eminim. Ama merak etme basına yüzünü göstermeyecek. "
Nefesimi sıkıntıyla verdim. Jimin'in yanında bile rahat değilken babasının yanında nasıl olacaktım? Üstelik Jimin ile de kalmak istemiyordum.
Ama tek çarem onunla kalmaktı. Evde tek başıma yaşıyordum. Kasılmalarım olduğunda ne yapacaktım? Kabul etmek istemesem de Jimin'e muhtaçtım.
"Hadi gidelim. Bizi bekliyorlar. "
Jimin ayağa kalkıp elimi tuttuğunda ksşlarımı çatarak elimi geri çekmeye çalıştım. Jimin elimi sıktığında dudaklarımı büzdüm. Acıtmıştı.
"Babam bizi birlikte sanıyor. Bu yüzden evde hareketlerine dikkat et. Onu şüphelendirecek bir şey yapayım deme. Şimdi yürü. "
Beni sertçe oturduğum yerden kaldırıp yürümeye başladı. Elim acısa da sesimi çıkartmadım. Onu daha da sinirlendirmek istemiyordum. Yeterince canımı yakıyordu zaten.
Kapımı açtığında iç çekerek bindim. Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna oturduğunda yüzüne baktım. Yüzü ifadesizdi.
"Kemerini tak. "
Kemeri takıp başımı cama çevirdim. Yüzüme bakmayışı canımı sıkıyordu. Onu istemiyorum diye beni suçlayamazdı.
Jimin'i tanımıyordum ama karnımda çocuğunu taşıyordum. Üstelik beni sevdiğini söylüyordu ama bu hareketleri ona inanmamı engelliyordu.
Benden dediklerine boyun eğmemi bekleyemezdi. Beni sevmesi umrumda değildi. Ben onun kölesi değildim. Bana böyle davranmasına izin vermeyecektim.
Arabayı durdurduğunda indim. Önümdeki büyük eve şaşkınlıkla baktım. Zengin olduklarını biliyordum ama bu kadarını beklememiştim.
Jimin yanıma gelip elimi tuttuğunda yüzüne baktım. Gülümseyerek yüzümü inceliyordu.
"Çok güzelsin Jeon. "
Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Bu dengesiz hareketleri beni korkutuyordu. Daha az önce yüzüme bile bakmazken şimdi hayranlıkla bana bakıyordu.
Açılan kapı ile birbirimize bakmayı kesip eve döndük. 40 lı yaşlarında gösteren adam bize gülümseyerek bakıyordu.
Jimin adamın kopyasıydı. Saç renkleri dışında tamamen ikiz gibilerdi. Jimin bir tek huy olarak babasına çekmemişti anlaşılan.
Babası gülerek elimi gelmemez için sallamaya başladığında gülümsememe engel olamadım. Oldukça enerjik biri gibiydi. Ayrıca insanın içini ısıtacak kadar güzel gülüyordu.