Herşeyi duyabiliyorum. Yaprakların üzerinde yürüyen karıncaların ayak seslerini, yan binadaki kadının dedikodu içeren günahkar sohbetlerini, yerde birikmiş su gölcüklerinin durgun hallerindeki o minik sarsılmanın sesini kısaca insanların duyamayacağı her sesi duyabiliyorum.
.
.
.
.
.
.
Sabahın ilk ışıklarında uyandım.. cehennem gibi ısınmış yatağımdan, cehennemin çıkış kapısı gibi olan yorganımı kaldırarak yataktan doğruldum ve bugün de okul olduğunu hatırlayarak ve devamsızlıklarımın tam da sadece uyandığımda okul olduğunu hatırlamam sebebiyle çok olduğunu peşi sıra hatırladım. Hemen tuvalete koştum. Kafam hala güzeldi bu yüzden kafamdan daha guzel olan birşeyle kendime gelmek zorundaydım; Su ile. Yüzüme bir iki kere su çarptım ve temel ihtiyaçlarımı gördükten sonra yine aynı hızda ama daha fazla hızlı olmanın arzusunu taşıyarak mutfağa koştum. Sımsıcak kahveyi kafama diktim( evet boyle şeyler yapabiliyordum). Ve hemen çantamı alıp okula doğru yardırdım. Okul evimize yürüme mesafesindeydi ama ben hep koşardım :)İlk derse geç kalmıştım. Bende biraz çakallık olsun diye birazda keyfimden yarım gün okula gitmemeye karar verdim. Bunun yerine okulumuzun karşısındaki devasa avmde karar kıldım. Tabiki ergen olmamın ve kız olmanın getirdiği özellikler sayesinde avmler hep hayallerimi süslemiş ve ceplerimi süsleyen paraları ise def etmişti. Ama bunun dışında bazı kendime has özelliklerim bakımından avm vazgeçilmezimdi. Muahjahajah bunları biraz günahkar özellikler olarak da nitelendirebiliriz. Çünkü fiyat etiketinde "6" yazan herhangi bir ürünün fiyatını değiştirebiliyorum >:)
Hmmm orda fiyatı 600 tl olan bir bot görüyorum ama bir dakika yanlış görmüşüm galiba 60 tl'ymiş hehehe...
En azından içkim yok kumarım yok bari bunu yapayim.Neyse avm ye doğru yola koyuldum. Avm okulun tam karşısında olduğu için okulda neler olup bittiğini görebiliyordum. Biraz daha zorlasalar okulun içine avm yapıcaklarmış tüh :(
Okulda birşeyler oluyordu ama ger zamanki şeyler gibi şeyler değil...okul yanıyordu! Sanırım okulu dışardan ve objektif bir açıyla görebildiğim için dumanları fark edebildim.Lanet olsun birşeyler yapmalıydım. Etiket fiyatını değiştirme gibi saçma sapan güçlerim işe yaramazdı. Duyu yeteneğim? Alakasız. Beynimi kullanma yeteneğim? Tam üstüne bastım! Hemen itfaiyeyi aradım tabikide. Biraz bekledim çünkü telaşlıydım. Arkadaşlarım öğretmenlerim ve kantindeki yemekler <3 oradaydı. Fazla pişmiş browniler , öğretmenler ve arkadaşlar hiç bir işe yaramaz. İtfaiye gelmiyordu. Zaman geçiyordu. Dumanlar artıyordu. Telaşlı öğrencilerin ayak sesleri beynimde telaşlı fillerin ayak sesleri olarak yankılanıyordu. Öğretmenlerin çaresizliği, müdürün panikliği, yemekhanenin acaba biz mi yaptık? Ocak kapalı mı ayfer!!" Endişesi hepsi beynimi ve kulaklarımı dolduruyordu. Etkisiz ve iradesiz Dumanların yerini net ve kararlı alevler aldığında özel gücümü kullanmam gerektiği fikri beni o alevlerden daha çok yakmıştı. Ve kullanırsam daha da çok yanacaktım.
Bu durumda çaresizdim...
Ama içerideki insanlar benden daha çaresizdi bunu yapmak zorundaydım. Bu gücün bana verilmesinin bir sebebi vardı ve ben o sebebi o an için "kullanmak" olarak yorumluyordum. Okula girdim çaresizce koşturarak okuldan çıkmaya çalışan öğrencilere zıt olarak ilerliyordum.
Okulun içerisine girebilmeyi başardım. Henüz zemin kat yanmamıştı.bir üst kata çıktım. Burası yeni yeni yanmaya başlamıştı. Çıtır çıtır duvarlara sıçrayan yaramaz alevleri şefkatli bir şekilde yuvasından düşmüş yavru kuşlar misali ellerimle sardım ve alevlerin vücuduma işlemesiyle beraber beni yakmaları bir oldu. Beni değil sanki ruhumu yakıyorları. Bu binadan çıktıktan sonra ruhum sönmüş bir kahramanın küllerine dönüşecekti.Alevler ilerliyordu. Bende ilerliyordum birinci katı kısa ama acı dolu dakikalarla geçirdim ve ikinci kata yöneldim. 11/A sınıf hemen merdivenin yanındaydı. Benim sınıfım...benim sınfım olması dışında başka bir şey daha dikkatimi çekti. Nefes alan insan sesleri. Orada biri vardı !
Hiç düşünmeden içeri daldım. Sınıfın en arkasında sıkışmıştı. Ona küçücük bir alan bırakmıştı bencil alevler. Belli ki bu alanı korumaktan bitap düşmüş ve alvelere karşı yenilgisini kesinleştirir bir şekilde yere yığılmıştı. Gözlerim doldu. Alevlerin ruhuma işlediği acılar kalbimin o an hissettiği acıların yanında bir hiçti. Kim olduğu anlaşılmıyordu. Ama sanki varlığı beni derinden etkiliyordu....
Hemen ona doğru koştum. Ama ağırdı onu nasıl taşıyacağımı bilmiyordum. Bunu düşünecek zamanım yoktu alevler temizlediğim yerlere de bulaşmadan onu buradan çıkarmalıydım. Bilincinin yerinde olmadığını varsayarak etraftaki alevleri temizledim.
Artık yangın benim içimdeydi. Acıyordu... Yanıyordum.... . Nefeslerim cılız dumanlara dönüşmüştü. Sonunda yere yığıldım. Artık o yanan bina bendim. Gözlerim kendini kapattı ve onurlu bir şekilde ölmeye hazırdım. Bitmişti herşey. Kimseyi kurtaramamıştım. Bana verilen bu özgünlüğü aptalca kullanmıştım. Keşke bu özgünlükler bana verilirken beynimin malzemesinden de çalmasalarmış o zaman işe yararabilirmiş...
Bir ara gözlerimin hafif açıldığını hatırlıyorum. Kahverengi saçlar kahverengi gözler tam önümde duruyorlardı. Dokunulmaz bir hayal gibi gözlerime değil kalbime dokunuyorlardı . Ruhumu kaplayan alevlerin sıcaklığından daha farklı bir sıcaklık yüreğimi kaplıyordu . Yerden yükseldiğimi hissetmem ise o an için hissettiğim son duygu olmuştu...
Merhabalar arkadaşlar bi işte biraz yeniyim zaten belli oluyodur slsşdş ama umarım çok saçma olmamıştır xdd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şeytanın melez kızı
Teen FictionŞeytanın melez kızı dünyaya inerse ve normal bir liseye giderse neler olur acaba...?