Hangisi Daha Büyük?

891 54 100
                                    



"Hana? İstersen artık çıkabilirsin--" Seungri ayağına değen şeyi hissedince kaşlarını çattı. "Bu da ne böyle?" Çocuk dükkanın kapısındaki şeyin ilerlemesine engel olduğunu farkedince elleriyle ne olduğunu anlamaya çalıştı.

"Hana?"

"Çantamı aldım ve---oh, vay canına."

"Ne?--Kapının önünde ne var böyle?"

"Oldukça iri ve tatlı görünen bir-- panda."

"Ne?" Çocuk yüzünü buruşturdu. "Benimle dalga mı--"

"Ah--o ne?" Kız yerdeki sepete doğru ilerlerken mırıldandı. "Seungri---sanırım bu senin için."

"Komik olduğunu mu---" Seungri eline ufak bir kağıt tutuşturan kızı azarlamak üzereyken kağıdın üzerindeki kabartmaları farketti.

"Bekle bu---" Çocuk parmaklarını kabarık duran noktaların üzerinde gezdirmeye devam edince Hana gülmeye başladı.

"Onu yukarı çıkarmanda yardım etmemi ister misin?"

"Ben hallederim."

"Tamam---yeni arkadaşınla iyi eğlenceler." Kız gülümseyip fazla tatlı ve şaşkın görünen Seungri'yi yanağından öptükten sonra biraz ileride bekleyen Jiyong'a el sallayıp uzaklaştı.

"Özür dilerim---tatlı...--yanak?" Seungri sonunda ne yazdığını anlayınca kaşlarını çatıp gülmeye başladı.

Aslında, Jiyong gerçekten gergin hissediyordu çünkü Seungri onunla öyle bir ifadeyle konuşmuştu ki bu Jiyong için bile fazla sertti.Ama onun kendisini izlediğinden haberi olmayan Seungri kollarını peluş hayvana dolayıp gülmeye başlayınca Jiyong şaşırıp ona baktı.

"Bir şeyler yemek ister misin? Acıktığına eminim." Çocuk pandaya sarılmaya devam ederken söyleyince Jiyong gülmeye başladı.Bu sabah onunla konuşan Seungri'yle bu Seungri arasında kesinlikle çok fark vardı ve çocuğun notu aldığından emin olduktan sonra peluşu dikkatle içeri almasına bakılırsa, Jiyong hangisinin gerçek olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdi.

Arabaya binip eve sürmeye karar verdi, birini arayamayacak kadar yorgundu.



~



"Ciddi olamazsın." Youngbae arabaya biner binmez izmaritle dolu olan kutuya bakıp iç çekti.

"Tahmin edeyim, Seungri'ye gitmedin."

"O iş bitti, Bae." Adam dudaklarının arasından çektiği diğer sigarayı da söndürdüğünde Youngbae gözlerini devirdi.

"Yazık oldu, Hyorin sana ısınmaya başlamıştı." Arabadan inip depoya yönelen Jiyong'u takip ederken mırıldandı.Muhtemelen Hyorin'in Jiyong'un varlığını kabul etmesini sağlayacak nefes alan tek şey o çocuktu, diğer ihtimal Jiyong'un bir yavru köpek alması falan olabilirdi ama bu Seungri'yle yüzleşmesinden bile daha imkansızdı.

"Sikeyim--" Jiyong kalan son sigarayı alıp paketi bir tarafa fırlattı.

"Hey Jiyong! Sıskayı gördün mü?" Depoya girer girmez adamlardan biri sorunca Jiyong dudaklarını büktü.

"Yüzü fena dağılmış, tahsilatı yaparken birinin saldırdığını söyledi ama pek inanmadım." Adam kafasıyla yan tarafındaki odayı işaret edince Jiyong başıyla onayladı ve kapıya yöneldi.

"Bu halin ne böyle?" Youngbae yüzünü buruşturup yüzünde yarasız yer olmayan çocuğa baktı.

"Ben---tahsilat yaparken biri--" Jiyong aniden çocuğun oturduğu sandalyeye sert bir tekme atınca çocuk tam zamanında ayağa kalkıp sandalyeyle savrulmaktan kurtuldu.

Beyaz BastonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin