"Bölüm Şarkısı: Gülşah Tütüncü- Yine mi Hazan Vakti"
Genç kız sprey boyalarını içine attığı spor çantasını eline alıp odasından çıkıyor. Penceresini açıp ayaklarını aşağı sarkıtıyor. Her zaman yaptığı şeyi yapıyor ve karşısında duran kasvetli çınar ağacına atlıyor. Büyük dala tutunup yavaşça aşağı iniyor. Yeşil çimlere bastığında üzerini düzeltiyor. Üzerine yapışmış kuru yaprak ve tozları silkeliyor. Kimseye görünmemek için eğilerek arka bahçe kapısından çıkıyor.
Sokağın köşesini döndüğünde derin bir nefes alıyor. Yakalanmadan çıkabildiğine şükrediyor. Umarım dönüşte de yakalanmadan girebilirim diye düşünüyor. Siyah ceketinin önünü kapatıyor ve büyük kapşonu başına geçiriyor.
Sahil kenarında biraz yürüdükten sonra yukarıda hiç sokak lambası yanmayan sokağa bakıyor. Gece vakti oraya gitmenin delilik olacağını bir an bile düşünmüyor. Hiçbir zaman da düşünmezdi.
Sokak lambası yanmasa da gökteki dolunay her şeyi görünür hale getiriyor. Issız sokakta yürürken eli çantasındaki boyalardan güç alıyor. Sokağın köşesinde unutulmaya yüz tutmuş bir evi farkediyor. Eski ve çoğu harap olmuş çitlerden atlıyor. Boyası çıkmış, soluk duvara doğru yaklaşırken evden gelen sesleri duyuyor. Bir an duruyor. Etrafına bakınıyor. Kimseyi göremiyor. Eski duvarın önüne oturuyor. Hoş bir ses kulağına doluyor. Bir erkek sesiydi.
Çantasındaki boyaları çıkarıyor. Bu bakımsız çirkin duvarı süslemenin zamanı geldi diye düşünüyor.
"Birileri yanan olur, birileri yalan... Peki sen hangisisin?"
Altına her zaman ki gibi Mavi Kuş sembolünü de yaptıktan sonra boyalarını toparlıyor. İçindeki merakına yenik düşüp pencereye doğru yaklaşıyor. Pencere yüksekte olduğundan boyu yetmiyor. Ellerini percerenin kenarına koyup parmak uçlarına yükseliyor. Az da olsa bir şeyler görebiliyor.
Bir adam arkasını dönmüş gitarını temizlerken bir yandan da şarkı mırıldanıyor. Ellerini pencereden çekiyor. Tekrar çitlerden atlayıp sokağa dönüyor. Bu kadar yürüyüş onu acıktırıyor ve köşedeki pastaneden akşam gevreği alıyor.
Yarın işe gideceği aklına gelince sesli bir nefes veriyor. Gizlice eve girip çınar ağacına tırmanıyor. Pencereden odasına giriyor. Ortalıkta ses seda olmadığından ablam hâlâ uyuyor diye düşünüyor. Yatağına giriyor. Güzel bir uyku çekmek üzere gözlerini kapıyor.
***
Sabah uyandığında ablasının çoktan işe gittiğini anlıyor . Üzerine siyah kot pantolon ve bir tişört giyip mutfağa geçiyor. Buzdolabını açıyor ancak iştahını açacak hiçbir şey göremiyor. En iyisi yol üzerindeki fırından birkaç boyoz almak diye düşünüyor.
Saçlarını tarayıp küçük sırt çantasını alıyor. Sokağa inip köşedeki fırına gidiyor. İki tane boyoz alıp saatine bakıyor. Saat daha çok erken olduğunu farkediyor. Otobüse binmek yerine yürümeyi tercih ediyor.
Sahil kenarında ağır adımlarla yürürken denizin tuzlu kokusu ciğerlerine doluyor. Bu kokuya daima aşık kalacağını bir kez daha anımsıyor.
Dün gece içinden geçenleri karaladığı duvar aklına takılıyor. Genelde yazıp çizdiği duvarlara tekrar bakmaz ama bu kez garip bir şekilde merak ediyor.
Resim atölyesinin yolunu biraz uzatmış olsa da dün geceki sokağa doğru ilerliyor. Dün gece ürkütücü görünen bu eski ve unutulmuş evler sabah gözüyle hiç de öyle görünmediğini farkediyor.
Sonunda dün geceki evin önüne varabiliyor. Burası bir evden çok eski bir depoya benziyor. Kireç sıvanmış duvarına çizdiği Mavi Kuş sembolü ve yazı, depoya tuhaf bir güzellik kattığını düşünüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Karası
ActionÇok büyük bir bilinmezliğin içindeyken kime sığınırsınız?Herşeyi bilene mi yoksa sizin gibi hiçbir şey bilmeyene mi? Aslı Korkusuz...Anılarla yaşamayı öğrenmiş bir kadın. Ege Aslan üzerine tonlarca yük sarılmış bir adam. Ve iki ayrı dünya, iki ayrı...