8-İlk Öpücük

98 8 2
                                    

                                                              ÖNCEKİ BÖLÜMDEN         

"Senin için yapabileceğim birşey varmı?" sesindeki şüphe kendini ele veriyordu.

"Beni evime götür." Başımı kaldırıp yüzüne baktım.Kırmızıya çalan dudakları burnunu örtüyordu.Nasıl bu kadar önde oldukları hala aklımı karıştırıyordu.Bir erkeğe göre fazla güzeldi.Uzun koyu kirpikleri elmacıklarının üstünden burdayım der gibiydi.Başını yavaşça kaldırıp boşta kalan elini başının altına aldı ve bana doğru eğildi.Burnum çenesine değiyordu.Muzurca gülümseyerek devam ettim.

"Beni evime götür köle."

**

"O burada değil ?" diye sordum.Aynanın karşısında saçlarını düzeltiyordu.Kim olduğunu anlamamış olacak ki bana dönüp tek kaşını havaya kaldırdı.Gözlerimi devirip sıkıntıyla ofladım.

"Dan yok değil mi?" diye sordum anlamasını umarak.Başını hızla iki yana salladı.Rahat bir nefes alıp ayağa kalktım.Yatakta oturup onun süslenmesini bekliyordum.Elindeki lacivert renkli, dikdörtgenimsi parfümü.. sanırım adı Blue De Chanel'dı. Boynunun derinliklerine sıktı.Odayı onun müthiş erkeksi kokusu sararken bir an kendimden geçtiğimi hissettim.Bu parfümün içinde şu karşı cinsi çeken bir madde olmalıydı.

Nasıl becerdiğini bilmesem de onu ilk gördüğüm andan beri, beni kendisine çektiğini biliyorum.Aramızda bir tür çekim var.Sürekli onun kollarında olmak istemem normal birşey mi? Onun o boğuk ve bir o kadarda güven dolu sesini sürekli duymak istemem.. Veya gözlerinin sürekli üstümde olmasını, sanki gözlerine bakarken kokain çekmiş bir bağımlı gibi hissediyorum.

Yoğun nane kokusunun üstüme sindiğinden emindim.Odadan dışarı dizimin izin verdiği kadarıyla çıktım.Çünkü dizim parçalanmış ve ben baygınken doktor gelip yaralarımı sarmış.Kolum ve dizim biraz zonkluyordu ama bununla başa çıkabilirdim.Tıpkı tek başıma iki tekelikli bisiklet sürmeyi öğrenmeye çalıştığım zamanlar gibi.Cupcake fırında bir ay çalıştıktan sonra ilk aylığımla kendime ucuz ve ikinci el bir bisiklet almıştım.

Beni cesaretlendirip yardımcı olacak kimsem yoktu.Kendi başıma dışarı çıkar bisikleti öğrenmeye çalışırken sürekli düşerdim.Avuçlarım, kollarım ve bacaklarım hep yara içinde kalırdı.Ama ben pes etmez üstüne giderdim.Yaklaşık bir buçuk haftada usta olmuş, bütün londra sokaklarını turlamıştım.Hatta birkaç erkekle bisiklet yarışı bile yapmıştım.Tabiiki yenmiştim.Dan gittiğinden beri sürekli Belkide inatçı olmamın sebebi hayata karşı tek başıma karşı koymamdı ha?

Merdivenlerin başına geldiğimde Harry'nin  büyük ve sahiplenici parmaklarını kolumda hissettim.Gülümseyip ona izin verdim.Koluma girip beni yavaşça aşağı kadar indirdi.Zayn'i salonda otururken bulmayı bekliyordum ama burda değildi.Biraz neşem kaçsada üstünde durmadım.Zayn'i seviyordum bana Dan'in yapamadığı şeyi sahiplenmeyi, abiliği yapıyordu.Onu ilk gördüğümden beri ona yakın hissetmemin, hemen güvenmemin nedeni de buydu.

Büyük çelik kapıyı açıp dışarı çıktım.Yağmurdan sonra kalan soğuk hava tüylerimi diken diken etti.Omzumdaki sıcak yumuşak şeyle irkildim.Arkamı döndüğümde Harry'nin omuzlarıma bir kapşonlu bıraktığını gördüm.Elinde taşıdığını bile görmemiştim oysaki.Gülümseyerek teşekkür ettim.Geniş gamzelerini göstermekle yetindi ve elinde tuttuğu anahtarı kilide soktu.Onun gülümsemesi içimi ısıtırken hırkaya kimin ihtiyacı vardı ki..

Verandadan aşağı indim ve bu muhteşem iki katlı krem renkli eve biraz göz gezdirdim.Malum buraya baygın getirildiğim için görememiştim.Bugün Zayn beni kucağında taşırken de dikkatim dağınıktı, bu yüzden evin görünüşü dikkatimi çeken en son şey bile olmamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

We Shouldn't Be TogetherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin