Bölüm Üç 🔥 Bana Sığın

244K 10.1K 930
                                    




Bölüm Üç 🔥 Bana Sığın

Adımlarım yol boyunca devam ederken arkamdaki silah seslerinden kaçmak için hızlı olmaya çalışıyordum. Issız bir ormanda öylece koşuyordum ve nefesim kendime yetmeyecek gibiydi.

"Dur!" Arkamdan işittiğim bu katı ses ve bir el ateş edilmesiyle kalbimin duracağını sanmıştım ama tam da o an, kolumdan tutulup bir ağacın kenarına çekilmem bir olmuştu.

Beni vurulmaktan kurtaran kişinin kim olduğunu merak ederek kafamı kaldırdığımda onu gördüm.

Hafiften çıkan sakalı, esmer teni ve simsiyah gözleriyle bana bakıyordu. Yüzü güzeldi, çoğu erkeği kıskandıracak kadar güzel ve düzgün...

Suratını görür görmez, yüreğim elimde olmadan ritmini arttırmıştı. Fakat bu sefer korkudan değil, heyecandandı. Dudaklarım aralandığında işaret parmağını üzerine bastırdı.

"Şş... Soru sormak yok." Dokunuşu boğazımda farklı bir cisim varmış gibi hissettirirken yutkunarak rahatlamaya çalıştım. Yüzüme düşen saçlarımı eliyle geriye attığında, gözlerini gözlerime odakladı ve, "Bana sığın." diyerek kollarını açtı. Yapmam gereken tam da buymuş gibi ona sarıldığımda, kollarını belime doladı ve, "Bana güvenme." diye ekledi.

Henüz söylediği cümlenin anlamını kavrayamadan karnımda hissettiğim tabanca, bir anda patlamıştı...

Derince iç çekerek uykumdan ayrıldığımda art arda soluyordum. Boğazım kurumuş, tüm organlarım delicesine su istiyordu. Bulanık bakışlarım odamın tavanına odaklanırken nefes alış verişlerimi düzene sokmaya çalıştım.

O, nasıl bir rüyaydı öyle?

Dün gece, kesinlikle normal bir gece değildi ve etkisinden kolay kurtulacağım söylenemezdi.

Komodinin üzerinde, ders çalışma saatime ayarlı olan alarmım ötmeye başladığında bedenimi kaldırmadan elimi atarak kapama düğmesine bastım ve birkaç saniye sonra hafifçe doğrularak sırtımı yatak başlığına yasladım. Göz ucuyla alarmımın yanında duran yarısı dolu cam sürahiye baktıktan sonra eğilerek boş bardağa su doldurdum.

Öyle halsizdim ki, bardağı güç taşıyordum ve titreyen ellerimle suyu içmem zor olmuştu. Birkaç yudum alıp rahatladıktan sonra suyu eski yerine bıraktım ve terlememe neden olan pembe yorganı üzerimden atıp ayağa kalktım.

Beyaz mobilyadan oluşan dolabımın kapaklarında bulunan boy aynasından suratım gözüme çarpınca elektrik şoku yemiş gibi olduğum yerde kaldım. Kahverengi saçlarım, en az çirkin bir cadınınki kadar dolaşmıştı ve saçlarımdan biraz daha koyuya çalan gözlerimin altları doğru düzgün uyuyamamamdan dolayı şişmişti. Vücudumdaki acı ter kokusunu saymıyordum bile...

Aşağı inmeden önce, ılık bir duş alıp kendime gelmem iyi bir eylem olacaktı.

                        🔥🔥🔥   

Siyah, dar kot pantolonumun düğmesini ilikledikten sonra gömleğimin üzerine giydiğim bol kazağımın önünü pantolonumun içine verdim. Belime kadar uzanan gür ve dalgalı saçlarımı, beni yiyeceğini düşünerek bileğimdeki tokayla gelişi güzel topladım ve ensemin açıkta kalmasını sağladıktan sonra odamın kapısını açarak dışarı çıktım.

Güne ilk olarak Çınar'la ciddi bir biçimde dün gece hakkında konuşarak başlamak istiyordum ki, hâlâ sinirlerimin dindiğini söyleyemezdim.

Çınar gibi bir çocuğun, öyle bir ortamda işi neydi!?

Başımı sallayarak düşüncelerimden arınıp koyu renkli parkelerle döşenmiş merdivenleri inmeye başladığımda, aşağıdan Çınar ve anneannemin seslerini duydum.

ATEŞİN OĞLU (I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin