Valsin Ardından

1.7K 71 5
                                    


Yıldız çoktan uyumuştu. Hilal, yazı masasının başında oturuyordu öylece. Ablasının, içinde fırtınalar kopmasına sebep olan her bir kelimesini tekrar ediyordu kafasının içinde..

"Baloya gidecektim... Leon davet etti"

Hafifçe dolan gözlerini üstünden hışımla çıkarıp duvardaki bir çiviye astığı elbiseye sabitledi. O konağa gittiğine pişman değildi elbet. Gitmese Mustafa Kemal'in kelamını duymayacak, o kelamın bir ev dolusu işgalciyi, içlerinde başbakan yardımcısı olduğu halde, nasıl şaşırttığını göremeyecekti. Burukça gülümsedi. Sonra zihninin bir köşesinde duran ve umursamamak için direndiği Albay Cevdet geldi aklına...

Babası.. Neden, nasıl kaçmıştı sahi? Umursamak istemiyordu, onun için üzülmek istemiyordu. Fakat içten içe iyi olması için dua ediyor, iyi olduğuna inanıyordu.

Babasının kaçtığı haberini vermek için kapılarına dayandığında sürekli ona bakan ama onun öfkeden gözlerini kaçırdığı Leon geldi yine aklına. "Bir kez olsun bırak kendini" demişti. Neden dinlemişti ki onu? Gidip başbakan yardımcısının karşısına dikilmeliydi, Leon'un engel olma çabalarına sonuna kadar direnmeliydi, gözlerine bakmamalıydı, elini tutmamalıydı. Kendini müziğe ve onun rüzgarına kaptırıp...

Sinirle ayaklandı Hilal. Odanın içinde dolanıyordu, camı açmak istedi. Hava alması gerekiyordu, boğulacaktı yoksa.

Sokağa bakan pencereye doğru yürüdü, birazcık kaldırıp sıkıştırdı. Perdeyi aralayıp önünde durarak derin nefesler aldı. O sırada vakit geçsin diye sokağın karşı tarafında dolanıp evdeki en ufak hareketi kolaçan ederken, pencerenin açılması ile dikkat kesilip onu izleyen ve gülümseyen Leon'u farketmedi.

Leon kendi sakinliğine şaşıyordu şimdi. Salonun kapısından giren güzelliği gördüğünde rüya gördüğünü sanmıştı lakin oydu, Hilal'di. Korkusuz Amazon değil, bir peri kızı vardı karşısında. Başını belaya sokmasından nefret etse de başbakan yardımcısına iki çift laf etmek için gelmiş olmasına seviniyordu içten içe.

İlk kez dinlemişti onu. İlk kez elini tutmuş, ilk kez beline sarılmış, adımlarını uydurup notalar ve adımlarla bir yolculuğu çıkmışlardı birlikte. Genç kızın avucundaki elini hissetti Leon yeniden, açıp kapattı sanki o hissi yakalayıp hapsedecekmiş gibi.

Gözleri ne çok şey söylüyordu Leon'a. Keşke Leon'un söyleyemediklerini gözlerine bakarak anlayabilseydi Hilal de... Lakin genç kadının araya örmeye çalıştığı duvarları aşamıyordu Leon, ta ki hayattan çalıp etraflarında ikisinden başka kimse yokmuş gibi hissettiren o valse kadar.

Genç kadın camın önünde, eli boğazında derin nefesler alıyordu şimdi. Leon'un sesini, sırtına ve beline değen elini, avucundaki sıcaklığı atamıyordu kafasından. Kaşları çatıldı, gözlerini kapatıp tüm bu görüntüleri silmek ister gibi yavaşça salladı başını. Genç adam onu görüp tepeden tırnağa süzdüğünde ürpermişti Hilal. Temastan kaçınmak için inadına ve oraya gidiş amacına sığınmış ama kaçmayı başaramamıştı. Bir kez olsun bırakmıştı kendini ve sonu kötü bitmişti. Bırakmamalıydı.

"Ben ablanıza hiç bir vakit ümit vermedim. Benim ona hiç bir vaadim olmadı. Hele bundan sonra hiç olmaz" dediğinde inanmıştı oysa. Ablası bu konuda haklıydı, ahmaktı Hilal. Aralarında dans ederken koparırcasına tuttuğu apoletler vardı, milletleri vardı, dinleri vardı zaten. Üstüne bir de ablası... Silip atmalıydı kafasından.

Gözlerini açıp sokağa doğru baktığında kendisini izleyen genç adamı gördü. Öylece durmuş ona bakıyordu şimdi.

Leon, Hilal'in kendisini farkettiğini görünce gülümsedi. Hilal onun yüzünü göremiyordu muhtemelen ama odadan vuran ışık Leon'a Hilal'i izleme şansı veriyordu ve genç adam bundan fazlasıyla memnundu.

Aynı şeyi düşündüler bir kaç saniye dahi olsa. Müzik, birbirine uyan adımlar, yakınlaşan bedenleri, bakarken eridikleri bir çift göz, dünyadan soyutlanışları.

Lakin bir fark vardı. Leon bununla mutlu olup bir başlangıç hayaline dalarken, Hilal bunları öfkeyle hatırlıyor, bir daha asla yaşanmayacağına yemin ediyordu içten içe.

Belirgin bir hüzünle kapattı pencereyi, perdeyi çekip uzaklaştı.

Onu izleyen Leon genç kadının yüzündeki hüznü babasının durumuna yordu. Kalbini bir kere daha paramparça edecek bir çift mavi gözü tekrar görmek için sabahı beklemeye başladı.

Küçük Hanım ve TeğmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin