Ödül; Tatil

29 2 1
                                    

♥[Şarkı - my lovely girl (ost) : only you]♥

Jonghyun'nun ağzından

Havalı olmaya çalışırken biraz abartıyorum galiba. Çünkü melis yetim biri ve bu bana yakışmaz. Galiba bu dönemde onun yanında olmam gerek. Çünkü kritik bir dönemde. Eğer çıkış yaparsa bütün yük onun üzerine gelecek. Telefonu eline fırlattım ve çıktım. Kapının orda pd'nim'in odasına doğru yürüyorum. Çünkü benimle konuşmak istediğini söyledi. önemli işleri mi ne varmış. Ama ben pd'nimin yanına giderken melis yanımdan uçarak geçti. Bu nereye gidiyor bu telaşla. Bir dakka. Telaş. Ne telaşı. Ne oldu ki.bende melisin peşinden koştum. Şirketten çıktığımızda taksi durdurmaya çalışıyordu bir yere gitmesi gerekiyor galiba. Bende kolundan tuttum arka otoparka götürdüm.

"Melis : ne yapıyorsun ya bırak beni."

"Jonghyun : ses etme de gel"

Otoparka geldiğimizde

"Jonghyun : arabaya bin"

"Melis : ne?"

"Jonghyun : acelen yok mu? Bin işti." Dediğimde sesini çıkarmadan ön koltuğa oturdu.

"Jonghyun : nereye?"

Cebinden hızlıca telefonu çıkardı ve bana gösterdi adresi.

"Jonghyun : ne işin var dağın tepesinde?"

"Melis : abim. abimi kaçırmışlar sonra ise abim kaçmayı başarmış ve beni aradı."
Ah çınar kardeşin ayrı bir dert sen ayrı. Gaza öyle bir bastım ki melis korkudan koltuğa yapıştı.

"Melis : sen neden bu kadar aceleci davranıyorsun?"

"Jonghyun : acelen yok mu? Hem çınarın başı dertte. Bir dakka çınar neden beni veya diğer üyeleri çağırmak yerine seni çağırdı. Hem biz erkeğiz. Haaaaa anladım sen kızsın ya şimdi cırlamanla herkesi başına toplayıp yardım edersin."

"Melis : hahaha görürsün."
Dedi ve garip bir gülüş attı. Sanki tek başına adamları dövecek miş gibi.
Saat 8:49 geçiyordu. Hava kararmıştı. Kendi bildiğim yoldan gideceğim. Bir 10-15 dk yol gittikten sonra yolu kaptan kocaman kaya gördüm. Yol burda bitiyordu .Kafamı melise çevirdiğimde melis bana öfkeyle bakıyordu. Arabadan inip arabanın kapısını hızla kapattı.

"Melis : yaa off biz gidene kadar abimi öldürecekler."

"Jonghyun : öldüremeyecek."

"Melis : o zaman bir şey yapalım. Ben onsuz ne yaparım. Benim ondan başka kimsem yok"

"Jonghyun : merak etme çıkış yapınca arkadaşların olur"

"Melis : ne yani abin ölürse ölsün diyorsun. Birde arkadaşı olacaksın. Hem o arkadaşlar bir abi'nin yerini tutar mı?"

"Jonghyun : hayır öyle birşey demedim. eğer onlarla biraz zaman geçirdikten sonra onlar hem arkadaş, hem baba, hem anne,  hem de abi olur. Onlar senin bir parçan olur. Bak bize. Bana ne ki taeminden, onewden, keyden, minhodan. Daha 7 yıl önceye kadar onları tanımıyordum. Şimdi ise özlediğim o ailenin yerine koyuyorum onları. Anladın mı şimdi beni. Ben onlarla bir oldum. El ele tutuşup hayalimizin peşinden koştuk ve o hayale ulaştık.

"Melis : oppa sahnede bu kadar kederli durmuyorsun. Lütfen geri dönelim"
Arabaya bindik. Geri döndükten sonra yola bir yan yoldan devam ettik. Saat 9:24 geçiyordu. Hava kararmıştı. Uzun bir yol aldıktan sonra geldik. Bu ne ya dağın başına mı kaçırlır insan. Melis uykuya dalmıştı. Onu uyandırmak istemedim. Arabadan indim. kollarımı sıvadım ve dağ evine doğru gittmeye başladım. Kapının orda iki üç tane adam vardı. Onlar çantada keklikti. Öndeki adamları ektikten sonra sıra içeri girmekteydi. Kapıyı yavaş ve dikkatle açtım ve içeri girdim. Biraz adım attıktan sonra yerde kan gördüm. Bunlar yoksa çınarı öldürdü mü? Ah çınar yine ne halt yedin sen. Bağırmaya başladım.

DO NOT LEAVE ME (Jonghyun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin