Başlangıç ya da Bitiş

26 1 0
                                    

Bunu yapacaktım. Tavana bakarken yoldan geçen arabaların birbirlerine korna çalışlarından homurdanan alt komşumun balkon keyfi bozulmuştu anlaşılan. Havanın daha sabahın bu saatinde bu kadar sıcak olması beni caydırmaya yönelik olsa da karşımda duran hayatım misali çatlaklarla dolu aynada ki kendi yansımamı görünce kendime aptal dedim bir kere daha. Bir zamanlar ışık saçan ben şimdi gri olurdum bir renk olsam. Kasvet veren, ne karanlık ne de beyazın yoluna uğramayan, arada sıkışmış...

Saate baktığımda üç saattir uyumuş olduğumu farkettim. Artık üstümdeki tişört terden ıslanmış, kafa derim ise pencereden acımasızca kendini gösteren haziran güneşi yüzünden hem yanmış hem de sarı saçlarımın ne kadar bakımsız kaldığını gösterircesine netleşmiş, bir zamanlar gürlüğüyle övündüğüm halde şimdi bir tutam anca kalmıştı. Daha fazla bu halde duramayacağıma karar verdikten sonra banyoya ilerledim. Fayansları nemden çatlamış kutu kadar banyoya geldiğimde üstümdeki kıyafetlerle soğuk suyu açtım. Lanet musluktan zaten yaz kış sadece soğuk su akardı ki. Bu hikayeyi bitirmenin zamanı gelmişti artık. Son kez kırık fayansların arasındaki boşluğa rastgele çakılan çiviye geçirilmiş küçük aynaya baktığımda buna değdi mi diye düşündüm. Onca acı bu son İçin miydi?
Elimle önceden dolgun olan yanaklarıma dokunduğumda kendime bir kez daha acıdım. İşte mankenlerde hep özendiğim o elmacık kemiklerine artık sahiptim. Üstelik hiç makyaj falan yapmadan. Elim en sonunda şişliği geçtiği halde mor ile yeşil arasında değişik bir renge bürünmüş gözüme değdiğinde acıyı hissetsemde geri çekmedim. En çok kendime acımam gerektiğini bir kez daha anladım. Hem de sıkı bir dayakla. En sonunda ard arda yuvarlanan yaşları sildikten sonra bir şeyler yemek için mutfağa geçtim. Üç gündür sadece su geçen boğazım taş gibi olmuş ekmeği geçirirken acıdan sızladı. Dolapta beklemekten çürümüş domateslerin arasında bulduğum iyi sayılabilecek domatesin çürüyen kısmını kestiğimde bir dilim bir şey kalmıştı. Gerçi onun da yarısını yiyebilmiştim ya neyse. Dolabı kapattıktan sonra üç haftadır yıkanmayı bekleyen bulaşıklara hiç dokunmadan çıktım mutfaktan. Nasıl olsa geri gelmeyecektim bir daha bu eve. Kirayı almak için her ay kapıyı kırarcasına çalan Hacı Mehmet amca düşünsün artık. Gerçi benim hakkımda hiç iyi düşünmediğini bildiğimden o kadar da kaygılanmama gerek yok aslında. Kendisi gibi dışı hoca içi şeytan olan karısıyla "su testisi su yolunda kırılırmış, buldu cezasını aşüfte" dedikten sonra çektikleri tövbe tesbihlerini şimdiden duyar gibiyim. Aslında onlara kızgın değilim. Sadece kırgınım. Yardımlaşma dini olan islamın haklarını yerine getirmemelerinden, yardıma muhtaç birisine yardım eli uzatmamalarından dolayı. Boğazımı sıkan ellerin etkisiyle kendimden geçmek üzereyken pencerenin kenarında perdenin arkasında sadece izlediklerini gördüğüm için çok kırgınım. Gerçi ben gibi bir hayat kadını ölse de çok farketmez ki. Sonuçta yollu olan herkes haketmiştir ölümü. Sokak ortasında kendinden kaç kat güçlü adamlar yüzünden  öldürülürcesine dayak yemeyi. Çünkü büyük bir kir, büyük bir günahtır bu yollu kadınlar. Nasıl veya neden bu hayatı yaşamak zorunda kaldıkları önemli değildir. Sadece ölmelilerdir, tabi fiziksel ölümden bahsetiyorum burada, kim napsın bu aşüfte kadınların duygularının ölümünü. Ya da mezara konmadan biten hayatlarını.

Balkondan yoldan geçen insanları izledim belki üç belki dört saat boyunca. Küçük çocukları, yaşlı amcaları, belki mutsuzluktan belki yaş ilerledikçe beliren kırışıklıkları yok sayan kadınları, genç delikanlıları. Hepsi bir yere yetişmeye çalışıyordu. Kimisi hızlı adımlarla ilerlerken kimisi geri adım atar gibi gidiyordu. En sonunda okunan akşam ezanını dinledim uzun uzun. Gökyüzüne çöken karanlık yüzünden midir yoksa ezanı okuyan hocanın içinde hüzün barındıran sesinden dolayı mı bilmiyorum ama hıçkıra hıçkıra ağladım. Her zaman içimde bir yerleri sızlatan ezanı duydukça yapacaklarım için Allah'tan tekrar tekrar özür diledim. Belki yapacaklarım yüzünden cehenneme gidecektim ama zaten yaşarken hayatımı cehenneme çeviren kişiyi kendimden önce gönderecektim.
Evden çıkmadan önce içimden son kez yalvardım Allah'a. Kendim için değil annesinin babasının koruyucu kollarında birazdan uyuyacak olan küçük kız çocukları için. Allahım nolur onları koru dedim sadece.

KADIN ve HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin