Günaydııın. :)
Bu gün çok yoğun bir gün beni beklediği, ve açıkçası biraz da yeni hikaye heyecanı yaptığım için erkenden yayınlamaya karar verdim.
Bilmiyorum eksiğim var mı!?
Olduğunu düşünüyorsanız lütfen bana bildirin. Yorumlarınızı bekliyor olacağım.
Görüşmek dileği ile.. :))Sabahın erken vaktinden beri ayakta olan Sejal esnemesini bir türlü durduramıyordu. Kuaföre gidilecekti güya ama hep bir gitmek için kızları bekler olmuş, vakit de öğleyi bulmuştu. Ne vardı biraz daha uyusaydı?
"Uyanamadın bir türlü hah." diye karşısında geçip oturdu Sanem.
Sejal'in bir küçüğüydü, 23'üne yeni girmişti. Daha yeni 25'in de olan ablasından evvel nişanlanmış, karar abisinin olsa da nişanlısı Sedat'a alışmış, hatta sevmişti.
Ablası Sejal ise henüz sözleniyordu. O da abisinin isteği üzerineydi ya, Sejal'in hiç mi hiç gönlü yok.
Abileri Ertan'ın iş çıkarları için akrabalık bağları oluşturma çabasını biliyorlardı.
Diğer abileri olan Musa'nın öylesi dertleri yoktu. Gerçi Musa'nın hiçbir derdi yoktu. Etliye sütlüye karışmadan öylece yaşar giderdi."Ay ne yapayım? Sabahın kör karanlığında kalkıyoruz ne varsa? Daha akşama çok." diye sitem etti Sejal.
Zaten öyle çok istediği bir olay değildi. Gerçi karşı gelse ne olacaktı ki? Annesi destek mi çıkacaktı? Yine her şey evin büyüğü olan Ertan abisinin istediği gibi olacaktı. Sanem'inki de öyle olmamış mıydı? Neyseki Sanem de razıydı. Ama kendisinin pek de istediği söylenemezdi.
Hayır hayır, pek değil, o egoist adamı zerre kadar istemiyordu."Aman annemin acelesi işte." diyen Sanem bir yandan da önündeki şalı dikmeye başlamıştı.
"Sen ne yapıyorsun öyle?"
"Şalım sökülmüş, iş güç yokken halledeyim dedim."
"Saneem! Bir bak hele." diye ses eden annesiyle ayaklandı Sanem. Sırası mıydı? Ne zaman bir şey yapacak olsa adını sayıklıyorlardı. Onca çalışan vardı, ama hâlâ oradan oraya kendileri koşturuyorlardı.
"Geldim geldim." diye elindeki kaldıracağı sırada Sejal uzandı.
"Ver ben hallederim, sen anneme bak."
Çok olmasa da küçük kız kardeşinin şalını kaldığı yerden dikmeye devam eden Sejal bir yandan da bu söz olayını düşünüyordu.
Kim millete istediğini yaptırabilmek için düğün dernek kurardı?
Sözlüsü olacak genç adam aklına geldikçe suratını ekşitiyordu. Tamam, çirkin bir şey değildi. Amma o kadar kasıntı olması Sejal'i deli ediyordu. Sanki ondan başka kimsenin malı mülkü yokmuş gibi davranıyor, varsıllığını dünya aleme duyurmaya çalışıyordu.
Hayır demişti demesine ama, Ertan kabul etmemişti. Rahmetli babaları Kâzım ağa olsaydı asla böyle bir şeye müsaade etmezdi."Sejal."
Adını duymasıyla daldığı düşüncelerden sıçrayarak ayrılan Sejal başını kaldırıp gelen kişiye baktı.
"Buyur." dedi tepesinde bekleyen abisi Ertan'a. Hâlâ evde miydi?
"Sen gitmedin mi?"
"Teyzemleri bekliyorum."
"Söyle çabuk olsunlar, akşama hangi biriniz yetişeceksiniz." derken merdivenlerden inmekte olan Sanem'i görmesiyle bu kez ondan yana döndü.
"Gelmediler mi hâlâ?"
"Yoldalar." diye yanlarına indi Sanem. Sejal de dikimini bitirdiği şalı kardeşine uzatarak ayaklandı.
"Ara, buraya gelmesinler. Kuaförde buluşun." diye söylenmeye devam eden Ertan'la telefonuna sarıldı Sanem. Telefonla konuşarak üst kata çıkarken peşinden çıkacak olan Sejal'i Ertan durdurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BORÇ
General FictionSejal... Bir borç uğruna feda edilen Sejal... İstemediği işe dur diyememişti belki, fakat duaları gerçek olmuş, bu iş olmazlara sürüklenmişti. -Tabii her güzelliğin ardında bir zorluk yatıyordu- Bu sefer ki istemsizliği, bir borç uğruna verilişiyd...