...
-Gerçekten napıcağımı bilemiyorum abi. Bir çok şeyin ortasında kaldım her şey berbat oldu benim yüzümden ve nasıl düzelticeğim hakkında hiçbir fikrim yok.
- Hallederiz be. Sen sıkma canını. Elbet bi çözüm yolu bulunur. Şimdi uyuyalım ben olayı tam anlayana kadar kaç saat geçer zaten. Sabah konuşuruz tekrar. Sıkma canını uyu abim. Senin abinin elinden kimse kurtulamaz merak etme çözeriz o iş bende.
- - Abim benim be....
Pazartesi
-efendim
- uyan artık saat 7.
- Offf yeter be her gün okula mı gidilir.
- Sen dedin lan bize pazartesi uyumak yok diye.
- Anaa doğru ya lan kapat kapat.
Aydenizle konuşacağımı tamamen unutmuştum. Hemen kalkıp lavaboya koştum. Dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadıktan sonra tek kıyafet kalmıştı. Beş dakika içinde hazırdım. Ve yola çıktım.
Okula geldiğimde daha doğru düzgün kimse gelmemişti. Sınıfta sadece bizimkiler düşünceli düşünceli oturuyorlardı. Dün gün boyunca düşündüğüm şeyleri sıralarsak onlarla arkadaşlık kurma dışında bütün plan yıkılmıştı. Aklımdaki her şeyi bizimkilere de anlattım.
~ bizim planımızdan daha mantıklı olduğu kesin kanka.
- bencede. Şimdi Aydenizle konuşmaya gidiyorum. Dua edin.
~ hadi kanka bol şans.
Aydenizin sınıfına baktığımda bir tek Seldayı gördüm.
- Selda bakar mısın bir?
- Buyur noldu
- Aydeniz gelmedi mi daha?
- Geldi kantine gitti gelir birazdan bişey mi oldu?
- Hayır önemli bişey değil. bi şey konuşucaktım da.
- İstersen git kantine orlardadır o
- Tamam saolasın.
Koşar adımlarla kantine indim. Aydeniz en son yanımda ağladığı bankta oturuyordu. Yine ağlamaklı bakıyordu. Allahım nolur şu kız ağlamasın. Mutlu olsun artık. Umarım onu mutlu edebilirim.
- Aydeniz.
- Levent? Yine mi ceketimi isteyeceksin?
- Hayır. Bu sefer kendi tarzımın biraz dışına çıkmak zorunda kalıcam. Seninle ciddi bişey konuşmam lazım.
- Sen ve ciddilik kelimelerini yan yana hayal bile edemiyorum.
- Haklı olabilirsin ama bu sefer gerçekten ciddiyim.
- Peki evet sen gerçekten ciddisin hiç böyle baktığını görmemiştim.
- Direk konuya giriş mi yapayım?
- Evet lütfen.
- Bak. Şimdi bunu nasıl söylicem onu da bilmiyorum ya. Daha önce hiç böyle bişeyle karşılaşmamıştım ben. Hep kendimin en iyi olduğunu düşünmüşümdür. Her zaman bana layık birinin olamıycağını sanmışımdır. Zaten yakışıklıyım elimi sallasam ellisi derdim. Ama öyle değilmiş işte. Seninle tanıştığım zaman anladım. İnsanlar sadece tipe bakmıyorlarmış. Gerçekten insan olanlar. Önemli olan kalpmiş. Onu anladım ben. Ben seni tanıdıktan sonra hayatın çok farklı olabiliceğini gördüm. İnsanın yaşamaya sadece nefes alıp vermek olarak değilde, yaşamını bir şeylere adamak olarak bakması gerektiğini. Sen öğrettin bana. İnsanları umursamamayı. Sesin kötü dediklerinde daha çok bağırmayı. Ben bunları senden öğrendim. İnsanları takardım işte o söyledikleri laflar hep içimde büyür, insanlara karşı kin beslememe neden olurlardı. Ama sen geldin bana insanların önemsiz olduğunu öğrettin. Sen herkesten daha farklısın. Herkes gibi değilsin. Sen farklılığı öğrettin bana. O yüzden benim için daha da apayrısın. Ben seni kaybetmekten hep korktum. Hatta sana sahip çıkmadığım için de bi o kadar kızdım kendime. Kendimden nefret ettim. Çünkü kendimden seni nefret ettirdim. Ama ben seni hep çok sevdim. Bazen bunu kabuk etmedim tabi. Salaklık ettim. Dengesiz bi insanım çünkü ben. Alperen çok söyler hıyarın tekisin diye. Haklı öyleyim. Bazen düşünemiyorum ki. Sonra da böyle sevdiklerimi elimden kaybediyorum. Kayıp gidiyorlar elimden. Bi daha gelmemek üzere gidiyorlar. Ama sen. Sen gitmedin Aydeniz. Sen benim hep kalbimde kaldın. Benimle konuşmayı kesmedin. Ben sana ne kadar kötülük yapsam sen beni o kadar alttan aldın. Sen benim biriciğim oldun. Benim canımın içi olmalıydın ama ben seni sahiplenemedim. Yine de şansımı denemek istiyorum yeniden karşına gelip bunu sana söylemek istiyorum. Sen bana demiştin ya hani hiç bi zaman hiç bir şeyden umudunu kesme diye. Ben senden hiç umudumu kesmedim. Benim hayatta en büyük umudum sensin. Kalbimin baş köşesine tahtini kurar mısın? Benim sevgim, sevgilim olur musun Aydeniz?
- ...
- ...
- Ne diyeceğimi bilemiyorum şuan şok oldum.
- Farkındayım ben de kendimden böyle bi konuşma beklemiyordum ama olunca oluyormuş demek ki.
- Bende seni hiç unutmadım. Hiç bi zaman aklımdan çıkmadın. Ama hiç bi zaman da beni sevdiğini, sevme ihtimalinin olcağını bile düşünmemiştim. O yüzden şuan çok şaşırdım. Ama sen benim için özelsin. Nasıl unutayım. Sen benim gerçekten sevdiğimi düşündüğüm tek kişi oldun. Efenin senin yerini tutabilceğini sanmıştım. Senin bana vermediğin sevgiyi onun verebileceğini sanmıştım. Değerliyim sandım. Gözünde hiçmişim. Efe kadar şerefsizini görmedim. Sevmediğin birine nasıl seviyorum dersin.
- Özür dilerim. Onun eline seni ben attım. Sana sahip çıksaydım bunların hiç biri olmıycaktı. Özür dilerim.
- Özür dileme. Sen en azından düzeltmeye çalışıyorsun.
- Ee teklifime ne diyorsun?
- Biraz zaman verir misin bana düşünmek istiyorum.
- Tabiki. O zaman ben gidiyorum. Sonra konuşuruz
- Tamam
O anki gülümsemesi aklımın en derinlerine kazındı ve bi daha asla unutmayacağım.
...Kafamı kaldırdığımda aynı gülümsemeyle karşımda duruyordu. Alperen beni dürttüğünde gitmem gerektiği aklıma geldi. O gülümseme bütün beyin fonksiyonlarımı durduruyordu. Yanına gittiğimde elimi tuttu. Şok olmuştum. Ciddi anlamda o an kalp krizi falan geçirebilirdim. Allahtan geçirmedim de kızın başına kalmadık.
- Seni affetmesem vicdan azabından ölür giderim. Ben seni çok seviyorum. Artık elimden kurtulamıycaksın bidaha bırakmam seni.
Gülümsedim. Ne diyceğimi bilemiyordum. Daha önceki gibi ego bile yapamıyordum. Noluyo lan bana?
- Eeee bişey demicek misin?
+ Sarılmakla yetinsek olmaz mı?
Güldü.
- Tabi
Ve o günlerce hayalini kurduğum gündü işte bugün. Ona sarıldım ya. Kokusunu çektim ya içime. Artık rahat rahat ölebilirim sanırım.
Zilin çalması bizi ayırmıştı.
+ Bu gün erken çıkıyoruz. Çıkışta beraber bir şeyler yapsak olur mu?
- Ne gibi?
+ Akışına bırak canım onu da o zaman düşünelim.
Dedim ve gülümsedim
- Tamam o zaman çıkışta görüşürüz.
+Görüşürüz...
-Ben seni görünce niye böyle oluyorum?
+Nasıl oluyorsun?
-Nasıl olduğumu bilsem düzeltebilirim heralde. Değişik bişey ben de çözemedim.
+Vay be. Sen nasıl mükemmelsin böyle ya.
- Aa hayret bay ego ilk defa kendinden başka birine iltifat etti. Şok şok şok. Haberlere yazın bunu tarihe geçsin bugün.
+ Güldürmeyin beni teessüf ederim sizce ben böyle bir beyefendi miyim?
- Ha ha ha bakın siz Levent beyefendi de olmuş. Çağ atladın çağ.O gülüşler ne zaman kalbimi hızlandırmayı bırakıcak?
+ Ee ne yapalım nereye gidelim?
- Bak ne diycem. O gün oturduğumuz duvarın gölgesine oturalım yine. İlk defa o zaman beni sevdiğini hissetmiştim.
Kısa bir süre sonra parka gelmiştik. Orda yaklaşık bir saat falan oturduk sanırım. O bir saat bize beş dakika gibi gelmişti ama tabi. "Artık gitmem gerek" dedi. Sesi titriyordu. Sanki elinden çikolatası alınmış çocuk gibiydi. Hüzünlü. Sevdiği ve zor elde ettiği bişeyi tekrar kaybedicek gibi. Gerçi öyleydi zaten. Zor kavuştuğu birini şimdi bırakmak zorunda gibiydi. Bi günlüğüne de olsa. Bi kaç saatliğine de olsa. "Küçük de olsa vedaları sevmem" derdi. Sarıldı. O iki yılın hıncını çıkarmak istercesine. Sımsıkı. Sonra gitti. Seni seviyorum diye bağırdım arkasından. Bakıp gülümsedi. Seni seviyorum. Seviyorum Aydeniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah ve Mat
Teen FictionHer oyun bir gün biter. Ve hiç biri tek kişilik değildir. Bir kazanan bir de kaybeden vardır. Son gülen iyi güler denir. Kim gülecek, kim ağlayacak, kim kaybedecek, kim kazanacak. Bir kıza oyun oynarsan, kendi kurallarınla kaybedersin...