Touching him is like realizing all yo ever wanted was right there in front of you Memorizing him was as easy as knowing all the words to your old favorite song.
Onu dokunmak, istediğin her şeyin aslında hemen yanında olduğunu farketmekti Onu hatırlamak, en sevdiğin eski bir şarkının sözlerini bilmek kadar kolay.
*Müzik: Taylor Swift/Red
Sorular...kafamızda her zaman bir şeyin cevabını ararız. Cevabı bulamayınca herkesin yaptığı gibi internetten araştırırız. Bu gibi sorulara çözüm bulmak gayetbasittir. Çözümü internette arasak da bulamadığımız sorular da var tabi ki. Çözemediğimiz bu sorular daha doğrusu sorunlar karşısında nasıl bir yol izlersiniz? Uyumak,kafa dinlemek,sorunun üstüne gitmek,unutmak,önemsememek vb. Bu şekilde liste uzar gider. Bir de şöyle bir şey vardır. Sorunun cevabını biliyorsundur lakin kabullenmek istemiyorsundur ya da bunun gerçek bir cevap olabileceğine inanmıyorsundur. Her halükarda sen bundan istesende kaçamazsın. Öyle ya da böyle sorunun kaynağı çözülecektir sadece biraz zaman gerektiriyor.Bugün aradığımız sorun; sonsuz geçmiş ve gelecek okyanusunda küçücük bir zaman damlasıdır.
Marinette yaklaşık olarak iki saattir odasında oturmuş düşünüyordu. O kadar çok zamandır düşünüyordu ki neredeyse kafayı yemek üzereydi. Telefonunu tamamen kapamış aynı zamanda evindeki tüm odaların perdesini çekmişti. Yatakta bağdaş kurmuş bir şeyler yazıyordu
Kara Kedi kim?
İki gün önce Adrien'ın söyledikleri aklına takılmıştı: ''O benim ortağımdı.'' büyük resme baktığı zaman Marinette Adrien'ın kara kedi olduğunu görebiliyordu. Asla tahmin etmeyeceği birinin kara kedi çıkması onu çok etkilemişti. Bunu biliyordu artık bilmemesi gerekmiyordu zaten fakat pek uygun bir şekilde öğrendiği de söylenemezdi.Asıl sorunu farklıydı. Bu bildiğini Adrien'a söylerse ne olacağını düşünüyordu. Adrien nasıl bir tepki verir hiç bilmiyordu ve alamadığı bu sorunun cevabı onu ciddi anlamda deliye döndürmüştü.Yatağa doğru uzandı ve ayaklarını tavana dikti bir süre o şekilde durduktan sonra telefonunu eline aldı ve mutfağa yöneldi. Buzdolabındaki kutu sütü aldığı gibi kafasına dikmişti bir yandan da telefonun açılmasını bekliyordu. Telefon açılınca gördüğü iki bine yakın mesajı görünce elindeki sütü düşürmüştü. Dökülen sütü umursamadan salona geçti ve mesajların kimden geldiğine baktı:Alya: Selam
Alya: Hey!
Alya: Orada mısın?
Alya:Mari...(son görülme:15.36)Buna benzer bine yakın mesajı görünce Marinette hiç şaşırmışa benzemiyordu.Diğer gelen mesajlarını kontrol etmeye devam etti. Adrien'dan gelen mesajı görünce kalp ritminin hızlandığını hissetti ve mesajları okumaya başladı:
Adrien -Selam Mari
Adrien: Lafı hiç uzatma yanlısı değilimdir açıkçası o yüzden direk söyleyeceğim
Adrien:Seninle konuşmam gereken çok ama çok önemli bir şey var. Benimle bugün Rue de La Huchette sokağındaki kafede buluşabilir misin Adrien:Seni bekleyeceğim.(Son görülme 18.41)Marinette kendi saatine bakmıştı Adrien bu mesajı atalı on dakika olmuştu. Alya ile sonra konuşma riskini alaraktan Adrien'ın dediği kafeye gitmek için hazırlanmaya başladı. Aynanın karşısına geçince bir anlığına kendini tanıyamamıştı. Saçları hiç olmadığı kadar karmaşık, gözlerinin altında geceden kalma olduğunu belli eden büyük morluklar vardı. Kendine ufak bir çeki düzen verdikten sonra daha fazla Adrien'ı bekletmemek için evden çıktı. Doğrusu ne konuşacağını merak ediyordu. Kafenin önüne geldiğinde gözleri altın sarısı rengindeki saçları aradı. Onu göremeyince aramak için telefonunu çıkardı. Tam o sırada birinin omzuna dokunduğunu hissetti ve ani bir refleksle omzunu tutan kişinin elini ters dönderdi. Kim olduğuna baktığında Adrien olduğunu gördü.''Ah! Çok özür dilerim isteyerek yapmadım.'' dedi Marinette. Adrien ise biraz elini ovalamış sonra Marinette'e bakıp ''Vay canına! Gerçekten kuvvetli ellerin var.'' dedi. Marinette buna gülmüştü. Birlikte bir masaya geçtiler. Adrien Marinette'in elini öptü.''Seni özledim.'' dedi. Adrien şu an Marinette'in duygularına tercüman olmuştu.Marinette Adrien'ın mesajlarda yaptığı cinsten direk konuya girdi.''Çok önemli bir şey söylemek istiyordun galiba...'' dedi. Adrien Marinette'de doğru yaklaştı.''Yılbaşında hiç ağzımdan tuhaf bir şey kaçırdım mı? O gün çok sarhoştum ve sonlara doğru ne dediğimi pek hatırlamıyorum.'' Marinette demek hatırlamıyor diye düşündü. Odette'in yanlarına doğru geldiğini görmüştü. Her zamanki gibi Adrien'ın omzuna vurdu ve gelen kişiyi kafasıyla burada ne işi var anlamında gösterdi. Adrien'da omuzlarını yukarı aşağı kaldırarak bilmiyorum anlamında işaret yapmıştı. Odette iyice masaya geldiğinde Marinette'in yanında durdu.''Ahh! Bu ne büyük bir tesadüf.'' dedi. Marinette kızın iğrenç rolünü izliyordu.''Evet öyle oldu biraz.'' dedi Marinette soğukkanlılıkla. Adrien ise bir Odette'e bir Marinette'e bakıp aralarındaki soğuk savaşı anlamlandırmaya çalışıyordu.''Sizi çok tutmayacağım. Marinette, biraz konuşabilir miyiz?'' dedi ardından da ekledi ''Yalnız.'' Marinette Adrien'a hemen gelirim dedikten sonra ayağa kalktı ve Odette'in peşine düştü.Kafenin tuvaletinin önüne gelmişlerdi. Odette'in sağında küçük ahşap bir masa duruyordu ve üzerinde renkli çiçeklerden oluşmuş bir vazo vardı. Vazoyu aldığı gibi Marinette'in üzerine döktü. Marinette daha olayın şokunu atlatamamışken Odette konuştu.''Bir kez seni uyarmıştım. Sanırım artık gerek kalmaz.'' dedi. Marinette'in tüm siniri tepesindeydi ve dayanamayacak bir hale gelmişti.''Seni iğrenç hamamböceği!'' diye kükredi ve Odette'in saçından tutup çekmeye başladı. Odette tiz sesiyle bağırıyordu.''İmdat! Yardım edin.'' Marinette bu şekilde bir yere varamayacağını anlayıp saçını bırakmıştı ve arkasına dahi bakmadan Adrien'ın yanına döndü. Hala sinirliydi. Üzerindeki kıyafetler sırılsıklam olmuş, makyajı akmış ve saçının bazı kısımları ise vazodan gelen su yüzünden bir kısmı ıslaktı. Adrien Marinette'i bu halde görünce anında ayağa kalktı.''N-e Ne oldu?'' dedi zar zor. Marinette ise en nefret ettiği şeyi yapmıştı: sinirden ağlamak. Adrien onu evine getirdiğinde hala gözünde bir kaç damla yaş vardı.''Bu kadar güçsüz değildim ben ne oldu bana?'' diye söylendi kendi kendine. Adrien ise şu an sadece susup Marinette'in sakinleşmesini bekliyordu. Marinette biraz iyi hissettiğinde Adrien'ın yanından ayrılıp odasına geçmişti. Aşağı indiğinde üzerinde pijamaları vardı. Adrien konuşma zamanı deyip ayaklandığında Marinette'de ona sarılmak üzereydi. Adrien tam
konuşacakken Marinette'in sarılması onu iyi hissettirmişti. Marinette Adrien'ın kokusunu içine çekti sanki şeker portakalı gibi kokuyordu. Bu onu çok daha iyi hissettirmişti.Kafasını gömdüğü omuzdan yavaşça kafasını kaldırdı. Sorularından kaçamayacağını biliyordu bu yüzden şimdi söylemek istiyordu. Marinette yavaşça konuştu: ''Biliyorum.''
Not: Üç gündür bölüm atmadım evet... Yazarı kırbaçlamak serbest özbzjzhsjh💛Yorumlarınızı bekliyorum şimdilik hoşçakalın:)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Vie En Rose ~Adrienette
FanfictionAradan 7 yıl geçmiş olmasına rağmen onu her zaman sevmişti. Sadece aşkını pembe hayaller eşliğinde gömmüştü. Peki ya gömülen bir aşk yeniden tohumlanabilir miydi?