Sweet dreams are made of this
who am I to disagree
I travel the world and the seven seas
Everybody's looking for somethingTatlı rüyalar bundan yapılır
Ben kimim karşı çıkayım
Dünyayı ve yedi denizi dolaştım
Herkes birşeyler için bakınıyorMüzik:Sweet Dreams/Eurythmics
Yağmur yavaş yavaş çiselerken dikkatli olmaya özen göstererek özellikle ara sokakları tercih ederek Alya Sezair'ın evine ulaşmaya çalışıyordu Usta Fu. Bu şartlar altında kısa sürede gideceği yere yaklaşık bir saattir ulaşmaya çalışıyordu. Her geçen saatte her şey daha da kötüleşiyordu. Sonunda ulaştığı evin kapısından yavaş ama temkinli bir kaplumbağa misali girmişti. Eve girmeye o kadar odaklanmıştı ki peşinden gelen kadını fark etmemişti. Kadın son anda Usta'nın kolunu yakaladı.''Çok çok çok ç-çok mu-mutluyum neden biliyor musun!!!!!'' Kadın kekeleyerek Usta'ya bakıyordu. Gözleri kan çanağına dönmüş olan kadın kapının yanındaki levyeye benzer sivri cismi eline aldı. Usta Fu ise kolunu kurtarmaya çalışıyordu fakat kadın o kadar sıkı tutuyordu ki kolunu gitmesi imkansız bir hal almıştı.''Bende bilmiyorum!Ahaah..ahah'' dedi kadın ve sivri demir çubuğu tam Usta Fu'ya saplayacakken başka bir kuvvet bunu engelledi.''Çabuk eve gir!'' diye bağırdı kız ve kadının elindeki sivri cismi yere fırlattıktan sonra o da eve girdi.''Aklını mı kaçırdın sen?!'' diye bağırdı Usta Fu'ya. Fu aradığı kişiyi bulmuştu hemde tam vaktinde.''Ahh! Merak etme hala kafam yerinde fakat bu kaos bitmezse eskisi kadar sağlam olacağını sanmıyorum...'' dedi ve her zamanki yaptığı gibi büyük sehpanın önünde duran tekli koltuğa oturdu.''Otursana''dedi Alya'ya.''Bu kaosu bitirebilecek birkaç kişi görmüştüm ama eskiden hemde çok eskiden ve...her neyse niye buradasınız ve sokakta ne işiniz vardı?'' dedi Alya. Aslında bu kadar sinirli biri olmamasına rağmen o an fazlasıyla sinirleri bozuktu çünkü yarım saattir Nino'ya ulaşamıyordu. Neredeydi ne yapıyordu hiç bir fikri yoktu ve merakından kafayı yiyecekti.''Bende birkaç kişiyi tanıyorum bu kaosu durdurabilecek.'' dedi Fu. Alya sinirlerine yenik düşüp Usta'nın koltuğunun karşısındaki sandalyeye oturmuştu.''O zaman şu tanıdıklarını bir zahmet çağır.'' dedi Alya ve oturduğu sandalyeye umutsuzca asıldı.''Bu kaosu durdurma şansın olsaydı..'' Fu cümlesini tamamlayamadan Alya cevap verdi.''Elim ayağım bağlı oturmaktan nefret ediyorum illa ki bir şey yapacağım ister o şans ayaklarıma kadar gelsin ister gelmesin.'' dedi Alya. Usta Fu keyifle güldü ve cebinde taşıdığı iki kutudan birini çıkardı. Sehpanın üzerinden Alya'ya doğru uzattı.''Bu sefer ayaklarına kadar gelmeyi seçti, şans.'' dedi Usta Fu ve ayağa kalktı.''Bir dakika...bu da ne? Hiç bir şey demeden nereye gidiyorsun?'' diye bağırdı Alya. Usta Fu kapının eşiğinde durdu ve tam gidecekken tekrar Alya'ya döndü.''O sana her şeyi açıklayacaktır. Saat 8 olduğunda oturduğum koltuğun kenarında duran kağıttaki adrese gel.'' dedi ve evden ayrıldı. Alya ise masada ki kutuya yöneldi anlamadığı şekilde farklı bir enerji hissediyordu. Kutuyu eline aldı ve açtı. Kutudan büyük bir enerji patlaması yaşanıyormuş gibi bir ses çıktı ardından elinden küçük gözüken garip bir yaratığın çıktığını gördü.''Merhaba!'' dedi küçük kwami. Mor gözleri ışıl ışıldı ve Alya'yı inceliyordu.''Şey...selam?''
-
Bu sefer gideceği yer çok daha tehlikeliydi çünkü birçok kişinin içinde yaşadığı bir yere gidiyordu ve oradan sağ salim kurtulması gerekiyordu Usta Fu'nun. Ön kapıdan girdi ve ses çıkarmamaya özen göstererek merdivenlere geçti. ''On ikinci kat.'' dedi kendi kendine ve yorulacağını bile bile çıkmaya başladı. İstediği kata ulaştığında doğru kapıdan girdiğini umarak büyük odanın içine girdi. Etrafta kan lekeleri vardı. Damla, damla başka bir odaya uzanıyordu. Tam odaya bakacakken bir ses duydu.''Dur! Oraya gitme.'' dedi kız ve perişan haliyle ağladığı duvar kenarından çıktı. Ağladığı belli oluyordu çünkü hala yüzünün sol tarafındaki ıslaklık duruyordu.''Orada ne var?'' diye sordu Usta Fu. Chloe ise sol taraftaki mutfağa koştu ve lavaboya kustu.''Sevdiğin biri miydi?'' dedi Usta Fu. Chloe ise olayın şokunu hala atlatmış gibi gözükmüyordu.''Be-Beni kesmeye çalıştı...başka çarem yoktu.'' dedi Chloe ağlamaklı bir şekilde. Usta Fu daha fazla kızı dinlemeden kanların damla damla aktığı odaya girdi. Girmesiyle birlikte kanının çekildiğini hissetti. Banyodaydı ve küvetin içi kan doluydu ayrıca bir adam yatıyordu içinde... bu Chloe'nin babasıydı. Küvette bugün gördüğü kadın gibi tam karnından saplanmış bir cisim vardı:Bir makas. Usta Fu hiç bir şey demeden odadan çıktı ve tekrar kızın yanına geldi.''Bütün bunları durdurmak ister miydin?'' diye sordu Usta Fu ve kızı teselli etmek için omzuna dokundu.''Evet...ama nasıl?'' dedi Chloe. İçi intikam ateşiyle yatışıp tutuşuyordu. Bu saçmalığı durdurmak için her türlü yola başvurmakta kararlıydı. Niye sevdiği herkes bir kez bile elveda diyemeden gidiyordu? Usta Fu ceketinde kalan son mucizeyi de çıkardı ve Chloe'nin avucunun içine koydu.''Bu ne?'' diye sordu Chloe, elindeki süslü kutuyu inceliyordu.''Bütün bunları durdurman için bir şans... o sana her şeyi açıklayacaktır yarım saat sonra şu kağıttaki adrese gel.'' dedi ve oteli terketti. Arkasında süslü kutusuyla kalmış bir Chloe'i bırakmıştı.
-
Yüzlerinde cadılar bayramından kalmış maskelerle hızlıca koşan bir çift vardı. Neden cadılar bayramı maskesi sormayın çünkü onlarda sebebini bilmiyordu.''Bunun içinde nefes alamıyorum.'' dedi Marinette. On beş dakikadır bu maskelerle masaj salonuna ulaşmaya çalışıyorlardı.''Biraz dayan az kaldı.'' dedi Adrien ve Marinette'in elini tutup tekrar ara sokaklardan koşmaya başladılar. Salonun önüne geldiklerinde her ikisi de derin bir nefes aldı ve kapıyı yavaşça açtılar.''Usta Fu?'' diye seslendi Adrien lakin kimse yoktu. Marinette kolundaki saatine baktı.''Daha on dakika var.'' dedi ve kapıyı kapattı ardından yerdeki kilimin üzerine oturdu. Adrien'da Marinette'in yanına oturdu ve ikili beklemeye başladılar.''Yol kenarındaki o çocuğu gördün dimi?'' diye sordu Adrien. Marinette sadece kafasını sallamakla yitindi çünkü çocuğun görüntüsü hala zihnindeydi.''Ya sana--'' Marinette Adrien'ın ağzını kapadı.''Böyle bir şey olmayacak.'' dedi soğukkanlılıkla Marinette. O da korkuyordu ama endişelenmek korkusunu iki kat daha fazla arttıracağını bildiği için endişelenmemeye çalışıyordu.''Bunu bilemezsin.'' dedi Adrien ve kapının takırdadığını duydu. İkisi de kapıya ilerledi ve etiketli birinin gelmiş olması ihtimaline karşı pusu kurdular. Kapı açıldı ve içeriye Alya girdi.''Marinette!'' dedi Alya sevinçle ve Marinette'e sarıldı.''Senin burada ne işin var Alya?'' diye sordu Marinette. Adrien'da şaşkınlığını gizleyememiş Alya'ya bakıyordu. Gözüne kolyesi takıldı ve Marinette'e gösterdi. Üçlü daha ne olduğunu tam çıkaramadan içeriye Chloe girdi.''Yok artık devenin nalı!'' dedi Alya. Dörtlü birkaç saniye birbirlerine baktı. Tabi ki Usta Fu bunu uzaktan izliyordu. Wayzz ile iddiaya girmişti. İlk olayı çakan kişi Marinette olursa Usta eğer Adrien olursa Wayzz kazanacaktı.''Uğur böceği?!'' dedi Alya heyecana karışık şaşkınlıkla.''Kara Kedi?!'' dedi. Wayzz ise oflayarak Usta'ya baktı. Usta güldükten sonra hepsini yanına çağırdı.''Evet Alya çok doğru Uğur Böceği ve Kara Kedi. Üzgünüm Marinette ve Adrien sizden öğrenmesi daha hoş olurdu ama biliyorsunuz ki çok vaktimiz yok.'' dedi Usta Fu.''Aynen öyle fazla vaktimiz yok bize ne yapmamız gerektiğini anlat.'' dedi Chloe. Diğer üçlü bu durumu tuhaf karşılasa da şu an hiç biri konuşmuyordu.''Öncelikle bu anlattıklarımı size önceden de anlattım ben anlatmadıysam bile kwamileriniz size söylemiş olmalılar.'' dedi Usta Fu ve devam etti.''O yüzden anlatacağım bir şey yok buraya bazı şeyleri açığa kavuşturmak için geldiniz. Tabi sorunuz varsa sorabilirsin?'' dedi Usta Fu. Marinette sordu.''Bileşenler toplandıktan sonra ki .yerlerini tam olarak bilmiyoruz, bir antikor mu oluşması gerek? Ya da ona benzer bir şey...'' Usta Fu her şeyi koyabildiği cebinden koordinatların yazılı olduğu mini tableti uzattı Marinette'e.''Yerleri burada ama korkarım çalınmış ya da kaybolmuş olabilir. Her türlü duruma hazırlıklı olmalısınız." dedi Fu."Gitme vaktiniz geldi." diye söylendi ve hepsine bir tür cihaz uzattı. "Birbirinizden haber almak için bunları kullanın. Şimdi...ne duruyorsunuz dönüşsenize!" diye bağırdı ve durumun garipliğini göz önüne alarak güldü tam odadan çıkacakken Alya onu durdurdu."Lütfen benim için Nino'yu bulun. İyi olduğunu bilsem yeter." dedi. Usta Fu usulca kafasını salladı."Elbette." dedi ve odadan çıktı. Dört kahraman odada birbirlerine bakıyorlardı. Sonunda Marinette sessiz ortamın gerginliğine dayanamadı ve küpelerini taktı."Tikki benekler."
*Bu bölümü uzun yaz diyenler için olabildiğince uzun yazdım:))
*Bölüm nasıldı? Vote ve yorum atmayı unutmayın
Hepinize kucak dolusu sevgilerle
Hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Vie En Rose ~Adrienette
FanfictionAradan 7 yıl geçmiş olmasına rağmen onu her zaman sevmişti. Sadece aşkını pembe hayaller eşliğinde gömmüştü. Peki ya gömülen bir aşk yeniden tohumlanabilir miydi?