A voice that says, I’ll be here And you’ll be alright I don’t care if I know Just where I will go Cause all that I need is this crazy feeling.
Bir ses diyor ki ,orada olacağım ve sen iyi olacaksın Eğer bilseydim umursamazdım Sadece nereye gideceğimi Çünkü bu deli his için ihtiyacım olan hepsi bu.
Müzik:Ryan Gosling ft. Emma Stone/City Of Stars
"Alya işe alındım! İnanabiliyor musun onca yıldan sonra bile o bilekliği takıyordu. Her neyse sonra konuşuruz, şimdi hazırlanmam lazım. Tamam,tamam sonra sana bütün her şeyi ayrıntılarıyla anlatacağım söz fakat şu an hazırlanmazsam İŞE GEÇ KALACAĞIM Yani görüşürüz!" Marinette yaklaşık on dakikadır Alya ile konuşuyordu. Ona sadece işe alınmasını anlatmıştı çünkü geç uyanmasının sonucu hazırlanması için sadece yarım saat kalmıştı. Çok hızlı bir şekilde kıyafetlerini giydi ve yine evden çıkmadan bir elma aldı. "Taksi, taksi! Hadi ama niye hiçbiri durmuyor?" Marinette taksi çağırmayı bırakmış ttabanlara kuvvet hızlıca yürürken bir yandanda elindeki elmayı bitirmeyi çalışıyordu. "Tanrım beş dakika kaldı ve ben ilk günümde geç kalacağım." ayağındaki topuklularla olabildiğince hızlı koşuyordu. Tam o sırada Adrien'ın arabası oradan geçiyordu ve Marinette'i görmüştü. Bütün gücüyle ona seslendi. "Mari! Marinette." hala koşmakta olan Marinette adını duyunca hızlıca arkasına baktı. Adrien arabadan ona el sallıyordu. Marinette sevinçle ona doğru yaklaştı. Kapının önünde bir süre dikildi."Neyi bekliyorsun? Binsene hadi!" dedi Adrien bir yandanda Marinette'e gülüyordu. Onun bu hali içini sıcacık etmişti. Arabadan indiklerinde Marinette Adrien'a teşekkür etti ardından plazaya girdiler. "Hoşgeldiniz Bay Agreste. Hoşgeldin Marinette." dedi Mia. İlk görüştükleri an itibariyle birbirlerine çok ısınmıştılar, Marinette ve Mia. Marinette Mia'ya sevgi dolu bir şekilde kucaklaşmıştı. Adrien'da Mia'ya asker selamı vermişti. "Günaydın Mia. Marinette'e plazayı gezdirir misin?" dedikten sonra Mia Marinette'e yol göstererek plazayı gezdirmeye başladı." Sol tarafta muhasebeciler var ama senin onlarla pek alakan olacağını sanmıyorum. Plaza iki ayrı binadan oluşuyor. Bay Agreste sadece tasarımcı bürosuna özel bir bina daha yaptırdı. Burası kısaca genel müdürlük diyebiliriz asıl iş tasarımcılara düşüyor ve işte onuncu kat sağ kapı Bay Agreste'in ofisi ve bir alt katta benim ofisim var insan kaynakları departmanı için üçüncü kata inmemiz gerek şu an." Marinette Mia'nın dediği her şey için kafasını sallamıştı. Dokuzuncu kattan üçe inmişlerdi. Marinette'in girişi yapıldıktan sonra Mia, Marinette'e tasarımcıların olduğu binayı ve odasını göstermişti."Evet turumuzun sonuna geldik. Herhangi bir sorunun olursa beni nerede bulacağını biliyorsun." dedi ve Marinette'e el salladıktan sonra odadan çıktı. Marinette'e olan her şey rüya gibi geliyordu eğer bu bir rüya ise hiç uyanmak niyetinde değildi. Çalışma masasına ilerledi ve çizmeye başladı. Bir saatin sonunda odasının kapısı çalınmıştı. Marinette "Girin." dedikten sonra kapı yavaşça açıldı. "Demek yeni gelen kişi sensin. Hmm adın neydi Marry? Molly? Hah doğru! Marinette'di değil mi?" Marinette tanımadığı bu kişinin bu şekilde alaycı bir şekilde konuşmasına bir anlam verememişti. "Pardon ama sizde kimsiniz?" dedi Marinette. Adını dahi bilmediği kişi yapmacık bir kahkaha attı."Adım Odette. Buradan sorumlu kişiyim yakın gelecektede bu yerin sahibi olacağım." dedi. Marinette öne atıldı."Buranın bir sahibi var o da Bay Agreste" dedi. Odette iğrenç kahkasını yeniden attı."Bay Agreste'in yerini alacağımı kim söyledi. O benim kocam olacak!" ardından devam etti. "Demem o ki haddini bilsen iyi olur. Bir daha.seni.adrien'ın.yanında.görmeyeceğim." dedikten sonra odadan çıktı. Marinette tüm şaşkınlığı ile olan şeyleri tekrar ve tekrar kafasından geçiriyordu."Demek kocan olacak. Bunu göreceğiz." dedi Marinette kendi kendine. Biraz nefes almak için cama yaklaştı ki camın önünde bir şey olduğunu gördü. Bu bir kağıt uçaktı. Ellerinin arasına aldı kağıt uçağı ve kağıdı açtı."Yeni yıla benimle girmeye var mısın?" yazıyordu içinde. Marinette kimden geldiğini anlamak için etrafına baktı fakat kimseyi göremedi. Aklına Mia geldi ve dokuzuncu kata doğru baktı. Hayır kimse yoktu. "Olabilir mi?" diye söylenerek onuncu kata doğru baktı. Kısa bir an için birinin silüetini gördü fakat hemen içeri girmiş olacak ki tam olarak kim olduğunu anlamadı. Marinette çok sıkılmıştı. Biraz nefes almak için dışarı çıkmaya karar verdi. Bir yandan elindeki kağıt uçağı inceliyor bir yandan da kimden gelmiş olabileceğini düşünüyordu."Hey! Mari." dedi Adrien. Marinette Adrien'ın olduğu yere doğru baktı."Hey! Nasılsın?" dedi Marinette. Aralarında çok az bir mesafe vardı."Iyiyim sanırım mesajımı almışsın." dedi kağıt uçağı göstererek."Onuncu kattan bunu nasıl atmayı başardın?" dedi gülerekten. Adrien hafif utanmış bir şekilde gülüyordu."Birkaç kez denedim ama sana ulaştı ya önemli olan bu. Peki cevabın ne?" dedi ardından Marinette Adrien'ın bu halinden biraz yararlanmak istiyordu."Yoksa bu bir çıkma teklifi mi?" Adrien'ın yeşil gözleri hiç olmayacağı kadar parlaktı."İster miydin?" Bu sefer Marinette'de Adrien gibi parlıyordu."Belki evet belki hayır. Ya sen? Sen ister miydin."Adrien'da Marinette'in verdiği cevabı verdi."Belki evet belki hayır. Kabul edecek misin?" Marinette çantasının içinden kalem çıkardı ve kağıt uçağa bir şeyler yazmaya başladı ardından kağıt uçağı Adrien'a verip ofisine geri döndü.Adrien ise Marinette'in yazdığı şeyi okuyordu."Varım." yazıyordu. Adrien evet dercesine yumruğunu sallamıştı. Yumruğuna ve kendine yavaşça göz gezdirdi. Ona ne oluyordu bu içinde hissettiği his neydi? Bu öyle güzel bir duyguydu ki içi içine sığmıyordu adeta. Bütün heyecanı ve sevinciyle o da kendi ofisine döndü. Bu yıl yalnız olmayacaktı. Bu yıl onun yılıydı...
Not:Bazı sorularım olacak size canlarım💛
1. Odette hakkınde ne düşünüyorsunuz?
2. Yılbaşı özel bölümü gelsin mi?
3. Hikaye sizce güzel ilerliyor mu? Şimdiden hepinize iyi seneler diliyorum. Hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Vie En Rose ~Adrienette
Fiksi PenggemarAradan 7 yıl geçmiş olmasına rağmen onu her zaman sevmişti. Sadece aşkını pembe hayaller eşliğinde gömmüştü. Peki ya gömülen bir aşk yeniden tohumlanabilir miydi?