Dreams fight wit machines Inside my head like adversaries Come wrestle me free Clean from the war...
Hayaller makine gibi savaşıyor Kafamın içindeki düşmanlar gibi Gel benimle özgürce güreş Savaşı temizle...
*Müzik:Fleurie/ Hurts Like Hell
"Bekleyin Bayan Moreau!" Diye bağırdı genç kız. Elindeki eskiz defteri ve bir kaç parça kağıtla. Bayan Moreau ise bir kez bile arkasını dönmeden kapıyı kızın yüzüne yüzüne düşen perçemleri umursamadan dışarı çıktı."Keşke şu an yanımda olsaydın Tikki. Sana o kadar çok ihtiyacım var ki..." diye düşünüyordu ve gözünden bir damla yaş hiç acele etmeden aktı. O, gideli çok olmuştu..
-Flashback-
"Artık Paris in Uğur Böceğine ihtiyacı kalmadı,Marinette." Marinette'in gözleri dolmuştu. Evet,artık Hawkmoth yoktu belki ama Marinette Tikki'ye çok alışmıştı ve onu bırakmak istemiyordu. Mutlu olduğunda,kahkaha atarken yanında onunla gülen kişi o'ydu. Üzüldüğünde ve ağladığında onu sakinleştiren yine Tikki'ydi. Tikki'de bu duruma çok üzülüyordu. Marinette şimdiye kadar gördüğü en iyi kalpli,cesur ve yardımsever kişiydi. Biliyordu ki mucizelerin korunmaya ihtiyacı vardı ve bunu yapabilecek en iyi kişi Master Fu'dan başkası olamazdı. Mucizeleri şimdilik Master Fu'ya teslim etmesi gerekiyordu. Marinette gözyaşlarını sildi ve Tikki'ye baktı." Peki ya tekrar sana ihtiyacım olursa, ya Paris tehlike altında kalırsa?" Marinette yeniden ağlamaya olamazdı. Tikki gidemezdi. Onu bırakamazdı."Bana ihtiyacın olursa ben her zaman kalbinde,seninle, olacağım ve Paris'e gelirsek dediğin gibi bir durum söz konusu olursa bunu Master Fu eminim çözecektir." Tikki ne kadar Marinette'e karşı güçlü bir duruş sergilesede içten içe yıkılıyordu. Tikki derin bir nefes aldı bunu söylemek onun için zor olacaktı. Kara kedi hakkındaki gerçeğin artık Marinette'inde öğrenme vakti gelmişti."Şimdi güçlü olma vakti. Gitmeden önce sana söylemem gereken son..." Marinette ayağa kalktı. Bunu yapacaksa düzgün bir veda olmasını istiyordu."Evet gitme vakti geldi geldi. Ne kadar zor olsada kabul et-etmek zorundayım. Her şeyden önce Tikki, bana hayatım boyunca yaşamadığım anıları yaşattığın için sana ne kadar teşekkür etsem az. Ahh! Sana o kadar alışmışım ki bir gün ayrıcalağımızı hiç düşünmüyordum." Marinette yavaşça eli küpelerine doğru giderken fısıldadı. "Normal olmak sandığımdan zor olacak."ardından histerik bir şekilde Tikki'ye gülümsedi. Son kez Tikki'ye sarılmıştı, derin bir nefes aldı. "Marinette!" Demişti Tikki ama Marinette daha ne olduğunu anlayamadan küpeleri çıkarmıştı bile. Yine son kez ona seslendi: -"Tikki?"Onun gittiğini bilsede istemsizce deyivermişti.
-Flashback sonu-
Marinette, her zamanki gibi yerinde,Eiffel'in orada, oturmuş bir şeyler karalıyordu. Onun rahatlatan yegane şeylerden biri de buydu. Son gittiği iş görüşmesinde olanlardan sonra morali iyice bozulmuştu.17.56 İki saattir aralıksız hiç durmadan bir şeyler çizmişti. Karnının guruldadığını duyabiliyordu artık eve gitme vakti gelmişti. Yavaşça ayağa kalkmıştı. Neredeyse bütün vücudu tutulmuştu. Anlaşılan bu gece ona rahat yoktu. Eve doğru yol alırken bir gazete haberi gördü. Gazetede; "Paris'in Efsanevi Kahramanları Nerede 7 yıldır hiç ortaya çıkmayan Uğur Böceği ve Kara Kedi bir daha geri dönecek mi? Onları bir daha görebilecek miyiz?" Marinette haberin gerisini okumadan gazeteyi çöpe 7 yıl olmuştu. Tikki olmadan, Kara Kedi olmadan,hawkmoth olmadan... Sahi kara kedi acaba şu an ne yapıyordu?
Not:Hikayeyi ikinci defa yayımlıyorum çünkü wattpad hikayeyi silmişti.2,5-3 gündür hikayeyi geri getirmekle uğraştım. Wattpad yardıma gittim lakin şimdiye kadar herhangi bir cevap gelmedi. Şansıma watty bug'ta kaldığından mıdır bilinmez hikayemi 'kütüphanem' bölümünde görebiliyordum oradan facebook'ta paylaş butonuna basıp hikayeyi 50 kelime 100 kelime kadarını kopyala yapıştır yapa yapa geri getirdim. Cidden çok yoruldum moralim aşırı derecede bozuldu.Lütfen etiketleyebileceğiniz kadar kişiyi etiketler misiniz? Umarım hikaye eski okur kitlesine ulaşır. Desteğiniz ve yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Vie En Rose ~Adrienette
FanfictionAradan 7 yıl geçmiş olmasına rağmen onu her zaman sevmişti. Sadece aşkını pembe hayaller eşliğinde gömmüştü. Peki ya gömülen bir aşk yeniden tohumlanabilir miydi?