ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Prf.Christopher sarayın önündeki hazırlıkları odasındaki dev kemerli camdan izliyordu...Mrs.Natalie Mora sessizce içeri girdi ve Prf.Christophera doğru yaklaştı,
'Böyle olmasını sizde istemezdiniz Profesör Christopher,sizin elinizde olan bişey değil kendinizi suçlamayın' dedi
Prf.Christopher gözünü kırpmadan dışarıda olanları izlerken cevap verdi,
'Böyle elim kolum bağlı bir şekilde olanları izlemek,elimden bir şey gelmemesi beni mahvediyor'
Mrs.Natalie Mora kafasını öne doğru eğdi eliyle oynadı ne diyeceğini oda bilmiyordu hepsi adeta yıkılmıştı.Tekrar kafasını kaldırdı ve,
'Elinizden bişey gelmemesi sizin suçunuz değil...'
Prf.Christopher arkasını döndü ve Natalie Mora'ya yorgun gözlerle baktı,
'Hayır!Sorunda bu Elimden bir şey gelmemesi benim suçum,öylece bekliyorum...'dedi ve hızlı adımlarla odasının kapısına doğru yöneldi.
'Sizin suçunuz değil'dedi Mrs Natalie Mora
Prf.Christopher dev kapını kolunu çekti ve Mrs.Natalie'ye baktı sonra derin bir nefes aldı ve odadan çıktı...
Koridorda mutsuz mutsuz yürüyordu o arada Elizabeth babasını gördü ve onun yanına koştu.
'Baba,bu olanlarda ne hurdshler yasak büyüyü kullanmışlar bu doğrumu' dedi.
Prf.Christopher Yutkundu.
'Evet ne yazıkki öyle'dedi kısık bir ses tonuyla
Arkasından Mr.Nicholas yani elizabethin eşi koşarak geldi,oda aynı soruyu sordu Prf. Christophere, Elizabeth Mr.Nicholas a baktı ve kafa salladı.Nicholasın gözleri faltaşı gibi olmuştu.
'hadi ama bu şakamı ciddimisiniz,olamaz!'dedi
Elizabeth tam adıyla Alexandria Elizabeth JONATHAN Prf. Christopherin kızı upuzun siyah saçları ve bembeyaz bir teni vardı masmavi gözleride denizi anımsatıyor.Mr.Nicholas PETERSON Elizabethin eşi,kumral saçları ve yemyeşil gözleriyle bütün şato ona hayran Elizabeth ve Nicholasın birde yeni doğmuş bir oğulları var Marcus Uriah PETERSON
Onunda gözleri yeşil ile gri arasında gibiydi saçları siyaha çok yakın bembeyaz bir teni var Prf.Christopher onun bu krallığın gelecekteki en iyi kralı olacağını düşünüyor.Birde Angelica var Anthonynın kızı Angelica Stephanie JONATHAN onunda bir eşi ve bir kızı var,kızı Uriahla aynı gün doğdu eşinin adı Ryder GARDENER kızınınkide Autumn Nora GARDENER.Angelica ve Elizabeth çok iyi anlaşırlar, eşleri Ryder ve Nicholasda öyle,iki tarafta ilerde Uriah ve Noranın da iyi anlaşacağını düşünüyor...
Prf.Christopherin aklına Anthony gelmişti,şatoda onu aramaya başladı Angelica ve Nicholas arkadan Prf.Christophere bakakaldılar.
Prf.Christopher Anthonyi odasında tek başına otururken buldu onunda morali bozuktu. Prf.Christopher Anthonynin yanına yaklaştı,
'buradamıydın,bende seni arıyordum'dedi yorgun bir sesle,
Anthony nin gözleri kızarmıstı,sanırım ağlamıştı.Herkes aşağıda toplanmıştı sanırım hazırlıklar tamamlanmıstı ve aşağı inme vakti geldi...
Tüm saraydaki herkes aşağıdaydı,dev Britejyanın dişi tam ortada öylece duruyordu.Prf.Christopher ve Anthony hızlıca aşağıya indi ikiside hiç olmadıkları kadar huzursuz ve mutsuz idi dev tahta oturdular.
Hurdsh'ler gökyüzünden birer birer yere inmeye başlamıştı hepsi tedirgin ve korkmuş gözlerle etrafına bakıyordu,Prf. Christopher ın elinden hiç birşey gelemezdi.Önce ruhlarının bu dünyadan aforoz edilmesi gerekiyordu,ardından vücutlarının britejye a dişine geçirilmesi.Dev tören başladı.
Hurdshlerden bazıları ağlıyordu gözyaşları cok değerliydi,hepsi çember şeklinde dizildi ve sıra Prf Christopherdaydı ayağa kalktı ve boynundan olduça ilginç tılsım çıkardı,bu tılsım ruhlarını aforoz edebilmek için kullanılırdı farklı amaçlarlada kullanılabiliyordu .
Prf. Christopherin içi yanıyodu tılsımı eliyle göğe doğru bıraktı,tılsım yükseldi hurdshlerin tam ortasına gelmişti.Prf. Christopherin eli hala havadaydı elini çektiği an tılsım yere düşecek ve hurshlerin ruhları aforoz edilecekti, Prf. Christopherin gözünden bir damla yaş aktı,Natalie Mora ve anthony korku dolu gözlerle Christophere bakıyordu,tüm saray nefesini tutmuş bekliyordu ,hurshlerin başı öndeydi ve işte o an tılsımın yere düşme zamanı gelmişti.Prf. Christopher elini çekti,tılsım hızlı ve sert bir şekilde düşüyordu ve tam yere değdiki:
Hurdshlerin ruhları bedenlerinden ayrıldı.Çığlık sesleri kulakları zedelercesine gürdü ruhlar etrafta çığlıklarla dönüyordu, can yakan bir sesti bu,herkes hayret içinde bakıyordu,gökyüzünün rengi değişti, şimşekler çakmaya başlamıştı, ortada hursh lerin ruhlarından bir hortum çıktı hortum bir anda yok oldu. Hurshlerin ruhsuz bedenleri yere düştü etrafı sessizlik kaplamıştı ,çoğu kişinin gözleri yaşlıydı. Anthony dayanamamıştı köşede sessizce ağladı.Kızı Angelica yanına gelmiş ve onu teselli etmeye çalısıyordu, natalie mora fenalaşmıştı ,Christopher,dev bir pişmanlık,şaşkınlık ve hayret içersinde dona kalmıştı.Bu iç yakan Tören hala bitmemişti daha ne kadarını kaldirabileceklerdi onlarda bilmiyordu.Hurdshlerin Ruhsuz bedenleri Büyüyle tek tek Britejyanın dişine geçirildi dev diş kanlar içindeydi, herkes şoktaydı hıçkırarak ağlayanlar,bayılanlar vardı,hurshlerin bedenleri her britejyanın dişine geçirildiğinde beden bir anda yok olup toza dönüşüyordu geriye sadece kanlarını bırakmışlardı.
Bu zalim manzara bir an önce sona ermeliydi.Ve sona ermişti,herkes dağılmıştı tüm saray fısır fısır konusuyordu.Hepsinin gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
Prf. Christopher hala şoktaydı herkes gitmişti ama Christopher hala tahtta oturuyor ve dev Britejyanın dişine ve üstündeki hursh kanlarna bakıyordu,onunda gözleri kızarmıştı nede olsa yüzyıllardır şatoyu koruyan muhafızları onları korumak için canlarını feda etmişlerdi,hemde gözleri önünde!. Anthony ortalıkta gözükmüyordu,Natalie Mora saraydaki sınıfın camından Prf. Christophere bakıyordu onun pek iyi olmadığını düşünüp yanına gitti,tek kelime dahi edemeden geri döndü çünkü Prf. Christopher ona yalnız kalmak istediğini soyledi oda hiçbir şey demeden gitti.
Tüm şato yastaydı herkesin morali sıfırdı.Sanırım artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurdsh
Fantasybir hata yüzünden kendilerine korumaya çalışıp ceza almak zorunda kalan hurdsh lerin hatasıyla başalayan bir yasak aşk hikayesi(gerçek hayattan esinlenilmiştir!(ileriki bölümler için geçerli))