Taladro Leyla'ya veda desede ben sana veda etmem. Ve sende ne olur ayırma o gözlerini benden...
Nefes:
Karşı da bakan kızlara sinir olmuştum. Tam olarak nereye baktıklarını anlamaya çalıştım. Derin'e bakıyorlar dı. İstemsizce içime bir ağrı çöktü. Bu ağrı göğüs kafesimi parçalayıp çıkmak isteyen kalbim di belki de...Gondol dan indik ve çantalarımızı aldık. Merdivenlerden inerken bir kız Derin diye bağır dı Derin arkasını dönüp baktı ne Selin diye mırıldan dı. O an ölmeyi tercih edebilirdim belki de. Kız yanımıza gelip Derine sarıl dı ve "ah çok özlemişim en son lise de görüşmüştük değil mi?" diye sordu Derin ise kızın kollarını ittirerek "bence özlemedin. Ve bence özleme de" dedi selin şaşırarak baktı Derin'e "Derin ne oldu sana? Artık beni sevmiyor musun?" diyerek sor du salak bir yüz ifadesiyle Yağız üzüldüğümü fark etmiş olacak ki yanıma gelip "bak en önemli yeri geliyor ne yapacağını tahmin edebiliyorum." dedi ve Dolunay'ın yanına gidip kolunu beline sardı. Derin Selin'e sertce bakarak " hayır artık bir başkasını seviyorum beni üzmeyecek birini" bu söz üzerine daha da kırılmıştı içimde bir şeyler Dolunay ve Yağız'a baktığım da ise gülüyorlar dı anlam veremedim buna Derine bakmaya devam ettim. Selin " kim o Derin? Artık platonik olmaktan sıkılmadın mı? ben seni seviyorum" dedi Derin Dolunay'a baktıktan sonra Selin'e dönüp " senin adını ağzına bile alamayacağın birisi" dedi Dolunay mı diye düşünmeden edemedim. Selin "kim o kim" diye bağır dı Derin de sinirlenerek "ben Nefes'i seviyorum lan" diye bağır dı o an şok oldum başım dönmeye başlayınca tutunacak bir yer aradım kendimi yaşamıyormuş gibi hissediyordum o anda. Zor da olsa konuşmayı başardım "Derin ben çok kötüyüm be-beni tu-tutarmısın?" dediğim anda Derin'in kollarını belimde hissettim daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapadım...
Derin den:
Nefes bayılmıştı nedenini bilmiyorum şoktandır demişti Yağız ama inanmıyorum buna. "Ambulansı aradın mı Dolunay? Hadi ya çabuk olun artık hadi..." diye bağırdım. Soluklarının kesildiğini belli eden sesler geldi Nefes den. Ardından ağzından kan gelmeye başladı ambulans işleri ile ilgilenen hızlanmasını sağlamaya çalışan Yağız'a bağırdım ve Nefes'in ensesinden tutup kaldır dım o sıra da ambulans geldi ve ben "çabuk olun lan kan kusuyor acele edin lan. Nefes! Nefes aç gözlerini ne olur aç". Diye bağırdım çalışanlar sedyeyle yanımıza gelip Nefes'i aldılar. Bizde motorlara atlayıp peşlerine takıldık. Hastaneye geldiğimizde kontrollerin ardından ameliyata aldılar. Dayanamayıp ağlamaya başladım. Başım patlayacak gibi zonkluyor du. Başımı ellerimin arasına aldım ve sıkmaya başladım. Dolunay yanıma geldi ve elimi tutup yavaşça çekti. Elimi iki elinin arasına alırken "Derin sakin ol onun bir şeyi yok ki. Güçlü insanların hiç bir şeyi olmaz. Olsa bile hiç bir insan bunu anlayamaz. Bana bak o benim ikizim benden bile güçlü o. Ben yaşıyorsam o da yaşar. Bırakmaz bizi." dedi. Kafamı kaldırdım ve Dolunay'ın gözlerine baktım ağlıyordu fakat sessizce. "Bıktım artık Dolunay. Ömrümüzün yarısı hastanede geçti. Bir şey bitti derken bir şey başladı. Hastanelerden bir kurtulamadık. Sevdiklerimizi de kaybettik ameliyathane önlerinde bekleye bekleye. Şimdi o da giderse ben daha ne yaparım söylesene. Yaşarmıyım sanıyorsun? Senin ikizin, evet. Fakat benim ömrüm o. Ruhum o. Nefesim o. Her şeyim o Dolunay benim sizden başka kimim var? Bizim bizden başka kimimiz var? Kimsemiz yok Dolunay. Ölüymüşçesine yaşıyoruz yıllardır. Şu koridorlar hayatımızı ezberledi be. Bıktım artık. Cidden bıktım. Yapamıyorum. Yaşayamıyorum. Her gün birimiz burdayız ben bir daha buraya gelmek istemiyorum." dedim kendime bir yol açmaya çalışarak. Gözyaşlarım boğazım da bir düğüm olmuştu sanki. Boğazımın acımasına neden oluyordu. Saatler geçmişti hala çıkan olmamıştı şu lanet kapıdan. Yağız yanımıza geldiğinde elinde. Gofretler vardı bize uzattı. Başımla istemediğimi belirttim. Yağız'a baktığımda gözleri kan çanağı gibiydi. Ağlamıştı belli ki. "Derin ye iunu sinirimi bozma bizde üzgünüz kendine gel." dediğinde istemeyerekde olsa aldım ve yedim. Bir süre sonra doktor çıkmıştı. Nefes'in yakınları siz misiniz?" dedi soran gözlerle "evet doktor biziz uzatmada durumunu söyle" dedim sert sesimle. Doktor bana dönüp "zor bir ameliyat geçirdi. Akciğerinde tıkanma olmuş. Çok fazla sarsılmış olmalı. Tıkanma olan bölge patlamaya yakınken sarsılmanın etkisiyle dışa vurmuş. Bu da bize zaman kazandırdı diyebiliriz. Yani iyi 2 saat burada dursun. İyi olursa çıkabilir. Fakat tıkanma akciğerin hassas noktasında olduğu için dikişlerine ayrı bir özen göstermeli. Yün, vücuduna yapışan ve ya fazla kalın şeyler giymemeli. Kosa kollu giymesini tavsiye ederim. Geçmiş olsun." Dedi ve gitti. Derin bir nefes aldım. Üçümüzde aynı anda birbirimize sarıldık. Normal odaya alındığında hemşireye girip giremeyeceğimizi sorduk. Hemşire onlaylayınca sevinçle odaya daldım. Nefes uyanıktı onu incitmemeye çalışarak hafifçe sarıldım. Kocaman gülümsüyor du. Yaptığım itirafdan dolayı panikledim ve bir şeyler gevelemeye başladım. "Iı şey heh senin yanında ki tişört dar dı pantolonda öyleydi. Iı o zaman ben gidiyim sana kıyafet alıyım. Nasıl olsa ne dedi doktor. Iı ne demişti. Heh yün, dar ve kalın yok demişti. Bol bi kısa kollu giyersin üstüne de mont giyersin ama önünü açık bırakırsın tamam işte. O- o zaman ben gidiyim. Gidiyim dimi yani. Evet bay bay." ben sustuğumda hepsi kahkaha attı. Anlamazca onlara baktım. Çok mu saçmalamıştım ne? Nefes kahkahasını yarıda kesip dikişlerini tuttu. Birden ona dönüp yatağın önünde diz çöktüm. "Ne oldu dikişlerin mi acıdı? Doktora haber vereyim mi?" dediğimde eli hala dikişinin üstündeyken kahkaha attı. Elimi tutup "sakin ol Dero iyiyimve evet doktor öyle dediyse benim için kıyafet alman iyi olur eve gidip alabilir misin benim için?" dedi bende gülümseyip "yo eve gitmem yeni alırım daha güzel" dedim ve ayağa kalktım. Tam ceketimi giyiyordum ki "bana bu kadar iyi bakıcağını bilseydim senden önce ben açıklardım seni sevdiğimi." utanmış ve şaşırmış olmamı saklayamayarak "se-se-sen beni seviyor musun?" dedim gözlerimin kocaman olduğuna yemin edebilirim. Dolunay ve Yağız güldü. Nefes ise "de hayde da uşağum ben gitmedum şimci sen cidecun galpten. Benim garadenuzli damarimu attirma da" dedi bende gülümseyerek onun taklidini yaptım "uy garadenuzli damarina gurban ulduğim." dedim ve çıktım odadan. Anne tarafından yunanistanlıydı. Baba tarafından ise trabzonlu. Utandığında ve öfkelendiğinde istemsizce laz aksanı kullanırdı. Koridor da kollarımı iki yana açarak koşarken o da beni seviyor diye bağırmaya başladım. Çoğu kişi gülümserken bir amca "bağırma lan hastalar var görgüsüz." diye azarladı. Durdum ve amcaya ilerledim "amca o da beni seviyor. Aşk hiç görgüsüzlük olur mu. Aşıüım ben aşık. Evlencem ben onla bi kerem." dedim ve amcanın yüzünü ellerimin arasına alıp yanaklarını öptüm ve koşmaya devam ettim. Aklıma gelen güzel sözle telefonu mu çıkardım ve instagramı açtım Nefes ile önceden çektiğimiz bir fotoyu attım ve üstüne 'taladro leyla'ya veda desede ben sana veda etmem. Ve sende ne olur ayırma o gözlerini benden...' yazdım ve Nefes'i etiketleyip paylaştım.Daha sonra bol boydan yırtık bir kot pantolon, siyah bol Nike bir tişört ve Nike' den siyah şişme bir mont aldım ve geri döndüm. Doktorun çıkabilir dediğini öğrenince Nefes giyindi ve lanet hastaneden bir daha bu şekilde gelmeme umuduyla ayrıldık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Soğuk Ve Çete
Teen Fiction4 arkadaş, ve bir aşk meselesi. Birbirlerini sevdiklerinden haberi yokken kanka tavırları takınan 4 genç. Maceracı, tehlikeli ve asabi kişiler. Bakalım nasılmış