"Özledim. En kötüsü de özlediğini söyleyememek değil aslında. En kötüsü ne biliyor musun? En kötüsü, özlediğin kişinin senin ismini bile bilmiyor olması."
Bu sanırım bir kız hakkında bir şeyler. İsmini bilmediğim ve umursamadığım bir kız. İnsanlar sürekli birilerini seviyor, özlüyor ve acı çekiyor. İlişkiler başlıyor, sonra kavgalar başlıyor. Sonra insanlar üzülüyor. İlişkiler bitiyor. İnsanlar üzülmeye devam ediyor. Birini seviyor olmak her zaman acı verici bir deneyim.
Yine de buna bir cevap vermeliyim.
"Boş ver be müdür. Biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluğa da varım."
"Yine boş yapıyorsun."
"Hayatım boş ne yapabilirim?"
Biliyorum, biliyorum. Hikayenin girişinden burada, böyle afili cümleler bekliyorsunuz. Her şey mükemmel olmalı ve her şey felsefi olmalı. Ben, mükemmel anlatıcınız, o kadar da felsefeyle ilgilenen biri değilim. Afili cümlelerim ise sadece geceleri, yalnız ve sarhoşken dökülürler ağzımdan. Ve bir sınıfta otururken, böyle aptalca bir sebeple harcayabileceğim kadar fazla değiller. Bu yüzden her zaman klişelerim vardır. Bunun gibi mesela.
"Sana bolca Cem Adrian tavsiye ediyor ve burayı terk ediyorum. Seni ancak bu paklar."
Bu doğru. Biz acı çekmeyi seven bir nesiliz. Bu yüzden bir Cem Adrian'ımız var. Bu yüzden her sonbahar geldiğinde yeni albümü çıkar ve biz, yeni nesil, hep dinleriz.
"Sen dinle Cem Adrian duygusuz piç."
"Dinliyorum. Her gece, yatmadan önce yarım saatlik bir doz alıyorum."
"Çok konuşma. Ayrıca insan biraz utanır sınıfta güneş gözlüğüyle oturmaya. Hem zaten sen niye geliyorsun ki okula? Her gün akşamdan kalma oluyorsun. Gelip burada uyuyorsun. Hem her gece bu kadar içecek parayı nereden buluyorsun ki?"
"Utanmak, şimdi hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız. Ayrıca dinlemediğimi de nereden bilebilirsin? Şu anda fonksiyon görüyoruz mesela, değil mi? Bir kağıt verebilir misin?"
Kağıdı alıp bunları yazdım.
int seks(double yakisiklilik, double yeterlilik){
if(yakisiklilik > yeterlilik){
return 1;
else
return 0;
}
"Bu ne şimdi?"
"Fonksiyon işte beğenemedin mi?"
"Peki neden?"
"Sana bir hayat dersi vereyim o zaman.Bu, her şeyden bağımsız olarak, bir ortama girdiğinde insanın ilk çalıştırdığı fonksiyondur. Bunu sadece yalnız insanlar yapmaz. Herkes yapar. İçgüdüsel olarak ortama girdiğimizde ilk kiminle çiftleşeceğimize karar veririz."
"Tamam, tamam bir şey demiyorum ben artık."
"İçki konusuna gelirsek de içtiklerimin parasını ben ödemiyorum genellikle."
"Kim ödüyor peki?"
"Bilmem her zaman benim yerime içki almak isteyen birileri oluyor."
"Bu doğru olamaz."
Bu kesinlikle daha önce duymadığım bir sesti.
"İnsanların içkimi ödüyor olması mı?"
"İnsanların her şeyi seks olarak görmesi..."
"İnsanlar her şeyi seks olarak görmüyor ki. Herkesi seks olarak görüyor."
"Bazı insanlar aşka inanıyor hala bence. Ve bir kişiye bağlı kalmaya..."
"Öyle olsa bile bu insanların ortamdaki diğer insanları fiziksel özelliklerine göre ayrıştırdığı gerçeğini değiştirmez. Benim sigara içmem lazım, geliyor musun?"
"Geliyorum."
"Ayrıca sen kimsin?"
"Emre ben."
"Sen geliyor musun?"
"Sigara içmiyorum ki ben."
"O zaman benimkinin dumanıyla zehirlenir, içmiş kadar olursun. Gel hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köhne Bir Bar
RomanceHerkesin her şeyden haberi var ama hiç kimse hiçbir şey bilmiyor.