Evet, o bir köy kızıydı. Sabah okula gider. Öğlen döner ve tarlaya giderdi. İkindi vakti eve gelip annesine yardım ederdi. Köy burası sonuç olarak elektriklerde yok. Saat akşam 8 de köy karanlığa gömülürdü. Bir de bu karanlıkta ödevlerini yapmaya çalışırdı o kızcağız.
O boşuna çalışmıyordu o büyüyecek ve avukat olacaktı. O kızcağız her gece yatmadan önce iyiliği ve adaleti savunacağına dair söz veriyordu. Onun gezmeye, belki eğlenmeye çok vakti yoktu. Ama hayallerini kısıtlayan da yoktu. O İstanbul' da denize karşı evi olan avukattı, hayallerinde. Bembeyaz bir evdi onun hayalinde ki . Çok odalı veya hizmetçisinin olmasına gerek yoktu. Çünkü o hayallerini hedefe dayalı yapıyordu.
Hepsinin gün gelecek gerçek olacağını biliyordu çünkü. O avukat olup koskoca İstanbul Adalet Sarayı yazan dev kapıdan içeri girip hep ama hep iyileri, adaleti savunacağına söz verecekti. O sabah olduğunda kendine bir tost hazırlayıp balkona çıkacak, denizin dalga sesleri ve vapur sesleriyle birlikte tostundan bir parça alıp çayını yudumlayacaktı. Sonra aceleyle giyinip arabasına binecek. Ve İstanbul trafiğinde ilerlemeye çalışacaktı. Kızcağızın hayali gün gelecek gerçek olacaktı ve o da İstanbul Trafiğin usanacak bıkacaktı.
Ama işi, hedefleri ve idealleri onu her zaman umut verecek ve bu karamsar dünya da parlayan bir ışık olacaktı. O öylesine bir avukat olmayacaktı durumu olmayanlara, şehit ve gazi ailelerine ücretsiz danışma ve avukatlığını yapacaktı. O para için değil, büyük bir devlet büyük bir TÜRKİYE için savaşacaktı dava masalarında.
O gün gelecek kadın haklarını, çocuk haklarını savunacak, şiddete karşı duracaktı. Sokak hayvanlarına zarar verenlerin en büyük cezaları almaları için savaşacaktı.
O bir gün bu hedeflerine ulaşacak ve herkesin ismini bildiği bir avukat olacaktı.
OĞUZHAN T.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DGHT
Short StoryBU KİTAPTA DENEMEDEN HİKAYEYE TARİHİ OLAYLARIN ELEŞTİRİSİNDEN GÜNCEL OLAYLARIN ELEŞTİRİSİNE KADAR GEZİ YAZISI VE DAHA BİR SÜRÜ KISA VE ANLAMLI YAZI SİZLERLE BULUŞACAK