Hacı Asım

168 14 48
                                    



Hacı Asım' ın babası o doğmadan önce ölmüştü. Annesi ise 10 yaşında ölmüştü. Köylüler Asım' ı sahiplenmişti. Bir aile büyüyünceye kadar Asıma baktı. Köylülerde o aileye destek çıktı. Köylüler yardımı ile kasaba demircisinde işe başlamış ve büyümüştü. Büyüdüğünde aileden ayrılmış. Annesinden kalma bir kulübede yaşıyordu. Bir penceresi olan, derme çatma bir çatısı olan, eski püskü bir kapıdan oluşan bir derme çatma kulübeydi. İçinde küçük bir tezgah, bir masa, birde koltuk vardı. Asım için bunlar fazlaydı bile. O geceleri evin önünde kiliminin üstüne oturur kulübenin önündeki şırıl şırıl akan dereye karşı düşüncelere dalardı. Bazen kılıç çalışmaları yapar kendini geliştirirdi. Bu yaşına kadar hep kendini buraya ait olmadığını düşünürdü ve haklıydı da. 

Bir gün ani bir karar ile evini sattı. Haberi olmasa da kendine hayatını sırdaşı olan İnci' yi almıştı. İnci bir beygirdi. Bembeyaz, cüsseli, yüksek bir beygirdi. Tanımayan biri baksa padişah beygiri zannederdi. Zaten demircide çalıştığından bir kılıcı vardı. En iyisinden yay-ok ve mızrak aldı. Sa-dece onu büyüten ailenin fertleriyle helalleşti ve bir gece yola çıktı. Ve bu onun hayatını büyük bir şekilde etkileyen ve şekillendiren bir karar oldu. Asım uzun boylu, yakışıklı, gücü yerinde bir delikanlıydı. Çok iyi kılıç tutan ve yay kullanabilen; sinsi ve çakal bir gençti. Bu yüzden kendini rahatlıkla koruyabileceğini ve avlanacağını düşünüyordu

. Bütün gece yol almıştı. Artık dinlenmesi gerekiyordu. Zaten o da bitkin düşmüştü. Ulu orta bir yerde durdu az dinlenecek yemek yiyecek ve uyuyacaktı. Evden çıktığında yanına aldığı erzak üç öğünlük ya var ya yok. Bir iki şey atıştırdı ve etrafı bakarken uyuya kaldı. Üç dört saat uyuya kaldı. Keşke kalmasaydı. Bir uyandı ki erzakı, mızrağı çalınmıştı. Ortalıkta yoktu. Uyurken kılıcı ile yayı üzerinden çıkarmamıştı ve onlar çalınmamıştı. İnci'yi çalmamışlardı. Demek ki o kadar insafsız hırsızlar değillermiş. İlk kampta ilk kayıp. Asım öğrenmişti ki ortalık yerde kamp kurulmamalıymış. Daha çaylaktı. Öğrenecek çok şeyi vardı. Hem de çok.

 Güneş daha tepeye varmamıştı. Bu da saat on ikiyi daha geçmediğini gösteriyordu. Üzgündü hem de çok erzakı kalmamıştı biraz parası vardı onu da harcamak istemiyordum Asım. Atına bindi ve koyuldu yola. Yavaş gidiyordu; çevrenin, doğanın tadını çıkarıyordu. Kardı acıkmaya başlamıştı. Karşısına kasabada çıkmamıştı yemek yesin. Hava kararmak üzereydi bir yer de kamp kuracaktı. Ama yer beğenemiyordu. Hem de bu hırsızlık olayından sonra. Büyük bir çalılık vardı kuytu köşede. Çok ilgi çekmiyordu. İşte burası olur der gibi baktı Asım. Ve çalılığın arkasına kuruldu. Birkaç gün burada kalmayı planlıyordu. İyice kararmadan hava, çalı çırpı topladı ve bir ateş yaktı. Biraz zor oldu ama sonunda gür bir ateşi oldu. Kendine dallardan bir çadır yaptı üstünü yere dökülen yapraklarla kapattı. Zaten mevsim yaz olduğundan hava sıcak ve üşüme diye bir sorun yoktu. Sadece sinek diye bir sorun vardı. Ne yapacak ona da dayanacaktı. Gece türküler söyledi. Eski anıları aklına getirdi. Kendine baktığı ailenin kızıyla oyun oynarlardı. Bir öz kardeş gibi sırdaş ve birliktiler. Hava baya kararmıştı. Asım yatma zamanının geldiğini anlamıştı...

                                                         Oğuzhan T.

İSTERSENİZ BUNU 1 BÖLÜM DAHA DEVAM ETTİREBİLİRİM

DGHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin