Bölüm 4

32 3 0
                                    

             Gözlerimi açtığımda suyun içerisindeydim haddinden fazla su yutmuştum. Kendime geldiğimde ayağımdan bağlanmış olan ipleri hızlıca bıçak yardımıyla kesip kurtulmuştum. Karaya vardığımda ilk önce ben çıktığım için kendimle gurur duymuştum. Arkada hocamız Eun-jo ile konuşuyordu bu demek oluyordu ki benden önce gelen ilk kişi Eun-jo idi. Kendime geldiğimde hoca yanıma gelip '' aferin hadi bakalım geç kenara da kurulan '' elinde tuttuğu saatle sudan kaç saniye, dakika da çıkanları not ediyordu. Kurulanmak için Eun-jo'nun yanında duran havluyu alıp ''ilk çıkan sensin herhalde tebrik ederim'' saçı başı dağılmış bir şekilde ''buraya gelmeden önce aynı şeyleri yapmıştım. Artık alıştım bunlar benim için çok kolay.''Aslında şaşırmıştım. İkimizde ayağa kalkıp hocamızın yanına gittiğimizde 10 kişiye yakın insan sudan çıkmıştı. ''kenarda havlu var geçin kurulanın'' hepsi hızlı bir şekilde kurulanmaya gittiklerinde Eun-jo ''suyun içinde 9 kişi daha var '' yerde duran bıçağı aldığı gibi suya atlayıp suyun içinde duran insanları kurtarmaya başlamıştı. Bende tam atlayacağım sırada ''Olduğun yerde kalıyorsun Bong-hwa bakalım kızımız ne yapıcak. Şimdi ona 1 dakika vereceğim eğer 1 dakika içerisinde suyun içindekileri kurtarırsa bu kızdan korkun derim. Eun-Jo sudan çıkarken 2 kişiyi sudan çıkartmayı başarmıştı. Kaldı 50 saniye. Karaya çıkanlar kendilerine gelmeye başlamıştı. Bu seferde 2 kişi çıkarmıştı. Tekrardan dalıp 2 tekrar dalıp 2 kişiyi çıkartmıştı. Kendiside karaya çıktığında Hoca ''bence suyun içerisine tekrar bak '' bunu duyan Eun-jo  tekrardan suya dalmıştı. Son 10 Saniye ama ortada hala yoktu. Son 7 saniyede yukarıya çıktığını gördüğüm anda karaya takımdan birisiyle çıktığında 2 saniyesi bile kalmıştı. Hoca şok olmuştu. Eun-jo hızlı hızlı nefes alıp verirken '' Karadan çıkanlar kurulansın sonra toplantı salonuna geliyorsunuz.'' Herkes kurulanmaya giderken bende takımı toplayıp tolantı salonuna çıkmayı bekliyordum. Herkes hazır olduğunu anlayınca hızlıca yukarıya çıktık. Salonda bizi bekleyen hocamızı görüp ''özür dileriz '' diyip camın orada herkes sıralanmış bir şekilde hocayı dinlemeye başlamıştı. ''  1. sınavdan kimlerin geçtiğini gördüm. Geçemeyenler şimdi pür dikkat beni dinliyorsunuz siz bunu geçene kadar aynı şeyleri tekrar edeceksiniz. Biz sizinle kaç defa bunları tekrar ettik hatırlamıyorum. Yeter artık yarın aynı şeyler tekrarlanacaktır. Eğer geçemezseniz kendinize çukur kazın. Şimdi gözüme gözükmeyin. 1.sınavı geçenler ise sizleri de tebrik ederim yarın değil ondan sonraki günde sizin 2.sınavınızı yapacağım. İyi çalışmanızı istiyorum. Ve sen Eun-jo artık sana güvendiğimiz için seni başka odaya alacağız kapını hiç bir şekilde kilitlemeyeceğiz ve sana verilen kıyafetleri giyiniceksin sana zaten arkadaşlar yardımıcı olur.  1.sınavı geçenler 2.sınavınız atış olacak şimdiden çalışmak isterseniz aşağıya inin şimdiden çalışmaya başlayın. Şimdi dağılabilirsiniz''  Eun-jo yanıma gelip nerede kalacağımı bana gösterirsen iyi olur. Birde Atış odası neredeyse beni oraya götürürsen sevinirim.'' '' öncelikle bizimle aynı katta kalacaksın herkesin kendine ait odası olmasada sen bir bayan olduğun için senin odan herkesden ayrı'' hem konuşuyorduk hemde anlatıyordum. Odaya geldiğimizde '' Yatağının üzerinde duran kıyafetleri her zaman giyinmek zorundasın. Bir şeye ihtiyacın olduğunda bana söylemen yeterlidir. Şimdi kıyafetlerini giyin ve sana atış odasını gösterdikten bende görevimin başına geçeyim'' Hızlı bir şekilde odadan çıktığım gibi 4 veya 5 dakika içerisinde hazırdı. Saçını at kuyruğu yaptığında yüzü ortaya çıkmıştı. ''Hadi bakalım çalışmaya başlayalım'' cidden kararlı bir kıza benziyordu. ''takip et '' hızlı bir şekilde merdivenleri inerken ''merdivenlerden neden bu kadar yavaş iniyorsun'' demişti. Aslında yavaş inmiyordum yani tamam yavaş iniyo olabilirim. ''Peki basamak kullanmadan inelim aşağıya ''dediğimde basamakların kenarlarında duran demirden tutunduğum gibi direk kendimi karşıya atmıştım. Tek kaşını kaldırıp ''peki'' diyip aynısını yapmıştı. Cidden bu kızı herşeyde iyiydi. Sonunda atış odasına geldiğimizde bana ilk sorduğu soru ''mermi sayımız ne durumda yani istediğimiz kadar kullanabilir miyiz? '' şaşırmıştım aslında.'' istediğin kadar kullan sınırsız. Kulaklıktan gelen talimata göre şuan Eun-jo Hocamız tarafından izleniyordu. ''odayı bulabilirsin artık sana iyi çalışmalar '' diyip yanından ayrıldığım gibi koşarak hocanın yanına gidip bende ekrandan izlemeye başlamıştım. 

   Eun-jo 'dan

      En sevdiğim kısıma geldik.  Karşımda duran hedef noktasının tam ortasından vurmayı hedefliyordum. Silahlar şuan önümde sıralı bir şekilde duruyordu. Beğendiğim bir silahı elime alıp hedefe odaklandığımda atış yaptığım gibi hedef noktayı tek seferde vurmuştum.İşte bu bendim demiştim içimden. Bir kaç kez daha atış yaptıktan sonra her zaman hedef noktayı vurduğum için sıra yan odada duran kum torbasının olduğu yere gelmişti. Şuan bu odada herkes çalışıyordu. Karşımda duran cansız insan kılığında  kum torbasına uçak tekme yerleştirmiştim. Etraftaki insanlar  hiç beni takmıyorlardı. Herkes bir an kulaklığıyla ilgilenmeye başlamıştı. Odada 10 kişi vardı veya daha azda olabiliri. Bir anda karşımda duran adını bilmediğim ajanlar yavaş yavaş üstüme gelmeye başlamışlardı. '' O kum torbasını devirdiğin gibi bizi de devirebilicek misin acaba '' yenemeyeceğimi düşündüklerinde '' sizden korkmuyorum hepiniz gelin umrumda olmaz bana birşey olmaz sadece canınız yanar o kadar'' lafım bittiğinde arkamda birisinin olduğunu anlamıştım ama arkamdaki gerizekali benim onu farkettiğimi anlamamıştı. Önden iki kişi yumruk atmaya başlamışlardı fakat hepside boşa gitmişti. Yerde duran ipin içine ayağım girmişti yani bir tuzağa düşmüştüm. İpin çekilmesiyle birlikte yere düşmüştüm ve herkes gülmüştü. Alaycı bir şekilde gülüyorlardı. Şimdi hızlı bir şekilde üstüme gelmeye devam ediyorlardı. Ayağımla bana gelen iki ajanlarında karınlarına geçirdiğim gibi yere düşmüşerdi. Arkamda duran gerzeğe uçan tekmeyle vurduğumda hiç bir şekilde sarsılmadan ''yapabileceğin sadece bu mu hadi ama '' kenarda duran sopayı aldığım gibi ''hadi bakalım ''dediğim gibi üzerime gelenlerle havaya zıplayıp sağdakini yere düşürüp karınlarına sopayla vuruyordum.  Diz kapağına vurma modası biraz geçmişte olsa taktiği denesemde hiçbir şey olmuyordu. Birisi benim diz kapağıma vurduğu için yere diz çökmüştüm. Elimdeki sopada yere düşmüştü hızlı bir şekilde üzerime gelenler biraz vursa da canım acımıyordu. Ağzımda değişik bir tat vardı. Yere tükürdüğümde kan olduğunu görünce ''ciddiyseniz bende ciddiyim.'' Saçımdan tuttuğu için yere yatmak zorunda kalmıştım. Bu da aslında benim için daha iyi bir avantajdı. Elimin hemen yanında duran küçük bir sopa olduğunu görünce aldığım gibi üzerime gelenleri ayaklarım sayseninde takla atarak ayaklanmıştım. Birisini suratına tekme ve yumruk sayesinde burun ve çenesiyle ilgileniyordu.Üç kişi önümde koşarak geliyordu. Zıplayacağını anladığımda  hılızca elimde duran sopayla bacak arasına yerleştirmiştim. Acı içinde kıvranırken küfür ediyordu. Sopamda yere düşmüştü. Şimdi yumruk ve tekmelerime güvenmek zorundaydım. Ayakta 4 kişi vardı hepsi bir anda bana geliyorlardı. Etrafıma baktığımda kendimi kollamak için  hiçbirşey yoktu. Hızlıca bana gelenlerden birisi bıçak çıkarttığında ''güzelmiş ama ben onunla çok onadım tenime bile zarar veremezsin ''dediğim anda bana geçirmek için tuttuğu bıçak ...

SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin