3- habersiz sevişler

17.4K 1.7K 965
                                    

"Öğretmenim!" Taehyung yanıma geldiğinde elinde kahverengi yumuşak ayıcığını tutuyordu. Kahverengi göz kürelerine bakarken gülümsedim ve oturduğum yerden ona doğru sırtımı eğdim. "TaeTae? "

"Şey, acaba size bir şey sorsam yanlış anlar mısınız?"

"Elbette hayır. Sor bakalım." Onu rahatlatmak için ellerimi omzuna koydum ve gülümsememi genişlettim.

"Jungkook çok yalnız görünüyor. Onunla arkadaş olmak istiyorum ama nasıl yaparım bilmiyorum bile."

"Benden yardım mı istiyorsun?"

"Hı hı. Siz çok bilgilisiniz ve eminim bana bu konuda yardım edebilirsiniz." Hevesle gözleri parıldayan öğrencimi yumuşak saçlarından öptükten sonra koltuğun yanındaki çocuk sandalyelerinden birini çektim ve oturmasını işaret ettim. Oturduğunda merakla benim konuşmamı bekliyordu.

İlk olarak gözlerimi cam kenarına oturmuş Jungkook'a çevirdim. Buradaki ilk günüydü ve yabancı bir ortamdı. Ona birkaç gün süre vermeliydik. Bu süreçte yalnız başına kalması iyi değildi fakat o yanına gelen her çocuğu ters bakışlarıyla uzaklaştırmıştı. Onunla konuşmaya çalıştığımda ise sadece başını sallamıştı. Söylediklerimin yarısını anladığından bile şüpheliydim. Yanlış taraftan baktığıma emindim.

"Belki de onun yanına gitmeli ve konuşmalısın."

"Bunu denedim. Beni anlamıyor ki!"

"Konuşmak için dudaklarını açman gerekmez." Taehyung bir süre durdu. Ardından ne söylediğimi açıkça anladığında sevinçle çığlık attı. "Siz harikasınız, Bay Park!"

"En az senin kadar. Şimdi ben mutfağa gidip yemeğinizi hazırlarken sen de önüne gelen fırsatı değerlendir." Ayaklandım ve ona bir öpücük attım. "İyi şanslar."

Taehyung'un bunu başaracağına emindim. O harika bir çocuktu ve Jungkook onunla arkadaş olacaktı.

Oyuncak yığını etrafına toplanan çocukların yanından oyunlarını bozmamaya dikkat ederek geçtim ve salona çıktım. Teneffüse girmiş birkaç öğrenci kaykayın etrafında oynuyordu. Gülücük sesleri zihnimi rahatlatırken mutfağa girdim ve su ısıtıcısı yanındaki karaltı ile elim kalbimin üzerine yol aldı. Mutfakta kimseyi beklemediğin için korkmuştum.

Yoongi ısıtıcıya eğdiği kafasını kaldırıp beni fark ettiğinde kaşlarını çattı. "Bir sorun mu var?"

"Ha?" Kalbim üzerindeki elimi aşağıya indirdim. "Şey, burada seni görmeyi beklemiyordum da."

Somurttu. Kaşları çatılmış, alnındaki kırışıklar artmıştı. Başı ağrıyor olmalıydı. Kahve içerek bunu gidermeye çalışacaktı. "Odamdaki kahve makinesi bozulmuş. İki saattir şu külüstürün suyu ısıtmasını bekliyorum." Sıkıntıyla iç çekti ve tekrar ısıtıcıya kafasını eğdi.

Çocuklar için tabak alacağımdan musluğa yaklaştığımda Yoongi'nin ısıtıcıya doğru 'hızlı ol' dediğini duydum. Elimde olmadan kıkırdadığımda gözlerini bana çevirdi."Ne oldu?"

Alnı ısıtıcıdan çıkan buhardan dolayı kızarmış ve ıslanmış bir şekilde bana bakıyordu. Bunun dışında yorgun görünüyordu. Bu yüreğimin burkulmasına sebep olmuştu.

"İstersen sen odana git. Ben sana kahveni yapar getiririm."

"Gerek yok, ben kendi kahvemi kendim yaparım. Sen neden buradasın?"

Tabakları ikinci raftan çıkarırken cevap verdim. "Çocuklara öğle yemeği hazırlayacağım."

"Ha, öğle yemeği vakti mi geldi? Ben de acıktım. Ne var yemekte?"

anaokulu // yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin