7- yağmurla gelen talihsizlik

16K 1.5K 1.5K
                                    

* işareti ve son * işaretine kadar olan kısmı ONLYPOCKY yazmıştı, unutmayalım. Katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. 💛

-

Her şey karmakarışıktı.

Yeri, Hoseok'un saçına yapıştırdığı sakızı çekerken acısıyla ağlıyor, odanın uç tarafındaki Taehyung ile Jungkook, ellerinde tuttukları oyuncak kılıçları birbirlerine doğrulup çığlık atıyorlardı. Ben ise Namjoon'un yakasına döktüğü meyve suyunu silmeye uğraşıyordum.

Taehyung ile Jungkook, odada koşmaya başladılar ve ses gittikçe arttı. Bugün neden bu kadar yaramazlardı bilmiyordum ama yakında delirecektim, bunu çok iyi biliyordum.

Yan tarafımdaki pufların üzerine oturmuş, hayvanlar hakkında resimli kitaba bakan Seokjin'in eline mendili tutuşturduktan sonra "Sen Namjoon'un yakasıyla ilgilenebilir misin?" diye sordum.

"Tabii." O da buna dünden meraklıymış gibi parlayan gözlerle Namjoon'un yanına fırlamıştı.

Namjoon'u eleyip, ağlayan Yeri'nin yanına koştum. Eğilip boyumu onunla eşitlediğimde parlayan gözyaşlarıyla bana baktı. "A-acıyor." Ardından daha yüksek sesle ağlamaya başlamıştı. Birkaç uğraş sonucu sakızın büyük bir kısmı elindeydi. Birazcık sakız parçası saçlarında kalmıştı ama o da yıkandıktan sonra çıkardı.

En büyük sorunu halletmiştim. Şimdi sıra küçük savaşçılardaydı. Yeri'nin saçlarını ördükten sonra halle-sessizlik.

Bir şey olup olmadığına bakmak için arkama döndüğümde onu gördüm. Kılıçlarını aşağıya indirmiş Taehyung ve Jungkook'un önüne eğilmiş, bir şeyler söylüyordu. Çocuklar müdürünün sınıfa girmesiyle sus pus olmuşlardı adeta.

"Bu kılıçları nereden buldunuz?"

Jungkook başını eğdi. "B-ben getirdim."

"Böyle kötü oyuncakları yasakladığımı hatırlıyorum. Bir daha görmeyeceğim." Üzgün ve pişman çocuklarda gözlerini gezdirdi. Tekrar konuşmaya başladığında sesi yumuşaktı. "Bir yerinizi incitebilirsiniz. Bunu istemeyiz değil mi?" ikisi uslu uslu başlarını salladılar.

Yoongi ellerini açtı. "Hadi onları bana verin." Lafı ikiletmeden kılıçları Yoongi'nin ellerine bıraktıklarında gülümsedim. Yeri'nin örgüsü bitmişti. Tokayı da bağladıktan sonra, koltuklarda oturmuş bize bakan Hoseok'u yanımıza çağırdım. "Şimdi arkadaşından özür diliyorsun. Bir daha da böyle bir olay olmayacak, tamam mı bir tanem?"

Utançtan yanakları pembeleşmiş Hoseok başını salladı. "Hı hı."

Onları baş başa bırakmaya karar kılarak ayaklandım ve Taehyung ile Jungkook'un arkasına geçtim. Bir kolumu Taehyung'a diğer kolumu da Jungkook'un omzuna yerleştirdikten sonra, ikisi de bana dönüp mahcup bir şekilde gülümsediler.

Uh, yeterince pişman gözüküyorlardı. Az önce ortalığı karıştıran haylaz çocuklara ne olmuştu?

"Müdür buraya kadar geldiğine göre çok ses çıkarmış olmalıyız." Yoongi'ye döndüm. "Hm, değil mi?"

"Biraz öyle oldu. İçeride savaş var sandım." Burada Tae ile Jungkook'a anlamlı bir bakış attı. "Sorun hallolduğuna göre gidebilirim. Öğretmeninizi yormayın." Ayaklandı ve çıkışa yöneldi. Kapıyı açtıktan sonra duraksadı. O sırada Tae ile Jungkook'u top havuzuna gönderiyordum. Yoongi, tekrar bana döndü. "Çocuklar uyuduktan sonra odama gelir misin?"

Bir sorun olup olmadığını sormak için dudaklarımı araladığımda, benden önce davrandı."Kahve içer, laflarız."

Aniden gelen teklif ile kalp ritimlerim bozulmuştu. "Gelirim." Bedenim yanmaya başlarken kendimi koltuklardan birine zar zor atmıştım. Yoongi, sınıftan çıktığında beni nasıl bir heyecana soktuğunu acaba biliyor muydu?

anaokulu // yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin