2- jeon jungkook

19.1K 1.9K 2.8K
                                    

"Bıraktığın için teşekkürler. " Kemerimi çıkarırken söylediğimde, Yoongi el frenini çekiyordu. Geriye yaslanmadan önce bana ters bir bakış attı ve bu beni güldürdü. "Tamam. Tamam, sustum."

Derin bir nefes aldı ve kilitleri açtıktan sonra çenesiyle camın dışarısında bir yeri işaret etti. "Seninkiler mi?"

Ne dediğini anlamak için işaret ettiği tarafa döndüğümde Hoseok, Namjoon, Seulgi ve Seokjin'in ana kapının yanında durup bize el sakladıklarını gördüm. Kaşlarım çatılırken arabadan çıktım. "Çocuklar burada ne işiniz var? Yağmur yağıyor."

Fakat dördü de beni duymamazlıktan gelerek arabadan inen Yoongi'ye baktılar ve sonra bana, sonra tekrar Yoongi'ye. "Geç kaldınız!" Hoseok şüpheli bir şekilde söylediğinde
anlık olarak Yoongi'ye baktım. O da bana baktığı için kısa süreliğine bakıştık fakat sonra ne yaptığımı fark ederek kendimi toparladım.

Dün gece birlikte bir şeyler içmek için evime gitmiştik fakat fazla kaçırmış olmalıydık ki gözlerimizi açtığımızda saat çoktan dokuzdu. Bu talihsizlikten başka bir şey değildi.

Sustukça şüpheli gözler parıldıyordu.

"Hadi içeriye, içeriye!" Aniden çocukları kapıdan içeriye iteklemeye başladım, bir yandan da Yoongi'ye gülümsemeye çalışıyordum.

"Sorun değil." Yoongi, ben içeriye geçerken söyledi. "Odamda olacağım."

Çocukların sızlanışlarıyla yeni bir iş gününün daha başlamış olduğunu anlamış oldum.

Islak montumu askılığa asarken kıkırdaşan Hoseok ve Seulgi'ye yan bir bakış attım. Muhtemelen Yoongi ve ben hakkında konuşuyorlardı. Keşke konuşmaktan önce işlerini güzelce halledebilselerdi.

Montunun çıtçıtlarını savrukça ayırmaya çalışan ve bir yandan da yanındaki arkadaşı ile fısıldaşan Hoseok'un önünde eğildiğimde ikisi de susarak bana baktılar. Yüzleri gülüşlerini sıktıkları için hemen kızarmaya başlamıştı.

"Montun üzerinde kuruyacak." Çıtpıtları çıkarırken söylediğimde, Hoseok hımladı ve bana utangaç bir bakış attı. Pekala, bu fazlasıyla şirindi.

Hoseok'un montunu çıkarıp boyunun erişebileceği yükseklikte bir askılığa astım. "Haydi bakalım sınıfa geçin. Ben de hemen arkanızdayım." İkisi de bunu söylememi bekliyormuşçasına hızla yok olduklarında başımı iki yana salladım ve sınıfa geçmeden önce müdür odasına bir bakış attım.

"Günaydın!" Sınıfa girdiğimde etrafta oynayan çocukların dikkatini üzerime toplamak için yüksek bir sesle bağırdım.

"Günaydın!" İşlerini bırakıp masalarına yerleşmeye başladıklarında, bu beni gülümsetti. Şimdi boyama yapacaktık. Ben söylemeden bazı şeyleri yapmaları gurur vericiydi.

"Uslu çocuklar." Boya kalemlerini ve kitaplarını çekmeceden çıkarırken söyledim.

"Bay Park." Namjoon hevesle ismimi söylediğinde boyama kalemlerini masalara dağıtıyordum. "Efendim, tatlım."

"Bay Min ile çok mu yakınsınız?"

Çocuklar pür dikkat bana bakmaya başladılar. Bu konu hakkında fazla meraklılardı.

"Bay Min ile lise arkadaşıyız. Elbette ki yakınız."

"Çok yakışıyorsunuz." Seokjin boyama defterini açarken mırıldanmıştı.

"Bu öyle bir şey değil çocuklar."

Gerçekten ne demeliydim?

"Annem sizi yakıştırıyor." Seokjin devam etti.

anaokulu // yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin