1

64 30 9
                                    

18/06/2001 Pazartesi Sabahı

Gözlerimi sonunda açtım. Vücudumun her zerresi ağrıyordu. Ve karşımda can dostum çocukluk arkadaşım Deniz. O çok güçlü bir kadın. Ve hep benim yanımda oldu. Bugün olduğu gibi. Yüzümdeki terleri elindeki toz pembe bezle sildi.

" Doğum başarılıydı bebekler iyi ama doktora gitmelisin "

Sonra bebeklerimi kucağıma verdi.

Ben Serap Ferik.  Herşeyi düzeltmeye çalışırken beceriksizce mahveden Serap. Hayatınızda görüp görebileceğiniz belki de en kötü anne. Ama başka çarem yok.

Bebeklerime bakıyordum. Onları bırakmak... O iki meleği bırakmak... Allah'ım! Ben nasıl bir anneyim!

Düşüncelerimi okumuşcasına cevap verdi Deniz:
" Sen iyi bir annesin. Senin suçun değildi. "
Gözlerimi bebeklerimden ayırmadan başımı salladım. Doğumum zor ve sancılı olmuştu. Üstelik evde doğum yaptım. Kahretsin ki hastaneye gidecek kadar bile param yok! Kahretsin!

Kucağımdan bırakmıyor sık sık kokluyordum can parçalarımı. Yapamadım... Murat'ımın yadigârlarını koruyamadım.

Kapı çaldığında artık gözyaşlarımı serbest bıraktım.
" Geldiler "
İki karı koca girdi içeri. Sorulara benim yerime Deniz cevap veriyordu. İki karı kocada zengin sayılırdı. Ve ortak yönleri vardı. Çocukları olmuyordu. Ve benim kızlarımdan birisini alacaklardı ve ben iki yavruma hasret, yavrularım birbirine hasret kalacaktı.

Her evlatlık verme olayına olan tembihleri yaptılar. Çocuğun üzerinde hak idaa etmeyeceksin, onları görmeyeceksin, evlatlık olduklarını bilmeyecekler. Artık gitmeleri gerekiyordu. Ve ilk defa konuştum.

" Tek istediğim var ikisinin de adı Deniz olacak. İsterseniz çift isim koyun ama Deniz olsun. "
Gözlerinde ki maviyle ne kadar uyumlu olcaktı. İnsan bakmaya kıyamaz o gözlere... Aynı babaları gibi...

Kabul etmezler sandım ama ettiler. Şimdi en zor zamana geldi sıra. Kızımın birini ağlayarak yeni annesi Aleyna Kaya'ya verdim. O kızını bağrına basarken de diğer kızımı Selin Yılmaz'a verdim. O da kızını bastı bağrına. Arkalarına bile bakmadan gittiklerinde saatlerce Deniz'in kollarında ağladım...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

" Şimdi ne yapıyorlardır? "
" Eminim mutlulardır. Sen onlara bir gelecek armağan ettin. "

Deniz haklıydı ama olmuyordu işte. En azından isimlerini verdim. Omzumdaki yük o kadar ağır ki taşıyamıyorum. Sonunda sahile doğru yürümeye karar verdim. Hem can dostumun hem can parçalarımın adını taşıyordu deniz...
Dostumun yeni doğum yaptın nereye türü sözlerini dinlemeden evden çıktım. Kızlarım doğalı 12 saat oldu.

Çokta uzun olmayan yolu yürüyüp banka oturdum. Gün batımı, deniz ve ben... Yaz akşamları çok güzel oluyor. Tabi bu güzellik beni artık kendine çekmiyor o başka. Ama  Murat'ım bana bir yaz akşamı yine denizin önünde evlenme teklifi etmişti. Küçüktük o zamanlar... Bi o kadar da deli dolu. Evlendiğimiz de henüz 17 yaşındaydık. Köyden kaçtık. İstanbul'a... Parasız pulsuzduk. Öylesine büyük bir aşktı ki bizimkisi... Ama ben onun emanetine, aşkımızın son parçasına sahip çıkamadım.

Deniz ne zamandır burada bilmiyordum ama yanımda oturmuş bekliyordu. Sonra beraber eve gittik. Yerde öylece duran toz pembe bez yanlızlığımı bana tekrar hatırlattı

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

2 ay sonra

Artık zamanının geldiğini düşünüyorum. Mezarlığa gidip Murat'ıma yaptığım ihaneti anlatacağım. Deniz uyuyordu. Paltomu giyip çıktım evden. Otobüse binmek için akpilimi çıkarttım.
" Yetersiz bakiye bayan "
Otobüsten inerken gözümden akan yaşı sildim. Murat'ıma gidemeyecek kadar fakirim? Yürüyerek gitmek uzun sürecekti ama yapacağım. Yavaş adımlarla yürüye yürüye mezarlığa 3 saatte vardım. Değdi mi derseniz evet derim. Murat'ımın yanı başına oturdum. Olanları anlatırken soğukta olsa yumuşak hava yerini soğuk ve keskin rüzgarlı havaya bıraktı...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Merhaba arkadaşlar. Hikayemiz bundan sonra iki Denizin hikâyesi olacak. Tabi arasıra Serap'a da bakacağız. Sürprizlerle dolu aşk ve aile hikayesi... Seveceğinizi umuyorum vote vermeyi unutmayın.

Denizleri YakanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin