İlk Darbe

67 6 2
                                    

13 yaşıma girmiştim. Zaman aslında çok yavaş geçti. Annem ve babamla olan kısmı oldukça hızlı, onlar gittikten sonraki kısmı benim için bir kaplumbağa kadar yavaştı. 8. Sınıftaydım. Başarımı hala sürdüyordum. Tabi 7. Sınıfta yaşadığım travmalardan dolayı notlarımda bi takım aksamalar ve gerilemeler olmuştu. Ama eğitime olan ilgim ve azmim bunun üstesinden geldi. Ne de olsa iki öğretmen çocuğuydum :)
Her sabah okula gitmek çok büyük işkenceydi. Bu okullar niye bu kadar erken açılıyordu. Yazık değil mi bize? Bide üstüne 9 saat ders üstelik kurs falan hariç. Bu maraton çok yorucu geçiyordu her öğrenci için.
Yine bi sabah saatin bile kendine gelmediği alarmın kesik kesik sesler çıkardığı okula gitme vakti gelmişti. Sanırım bu alarm ya uyanamıyordu da böyle ses çıkartıyordu ya da her sabah elimle birkaç tokat attığım için böyle ses çıkartıyordu. Kahvaltı sabahları yapmaktan nefret ettiğim en büyük şeylerden biri. Ama yalnız değilim. Benimle beraber bu sendromları çeken, her sabah benimle uyanıp okula giden bir annem ve babam vardı. Biz annemle beraber, babamsa yalnız gidiyordu okuluna. Çünkü o farklı okuldaydı. Gerçi biz annemle aynı okuldaydık ama yüzümüzü pek görmüyoduk 8 sınıfa geçtiğimden beri .Onun derslerine girmiyordum.
İlk ders uyumakla , ikinci ders ayılmakla, üçüncü derste dersi dinlemekle geçiyordu. Öğrencilerin derse odaklanma süresi en fazla 20 dakikaymış. Şimdi bu derslerin geri kalan 20 dakikasını dinlesekte anlayamıyormuşuz. Yani boş. Üstelik bunu 9 saat görüyoruz. Bu 9 saatin herbirinin sadece 20 dakikası aklımızda kalıyor. Sonra niye bu öğrenciler bu konuyu hatırlamıyor? Bu öğrenci de dikkatsizlik var kavramları başlıyor. Oysa ki bu bilgileri bilmiyorlar. Şimdi bunları düşünüp beynimi yormayayım. Teneffüste her zamanki gibi kızlar etrafıma toplanmış sohbet ediyorduk. Bir anda nedense okula geldiğinden beri kendisinden hiç haz almadığım bana itici gelen sinsi bakışlı Dilara konuşmaya başladı:
"Güneşcim hakkında bir takım şeyler duydum doğru mudur?"dedi yine sinsi tavırlarıyla. Sanki bütün sınıfı bu konuşmayı duyması ve oraya toplanması için yüksek sesle bağırarak söylemişti. Amacına da ulaşmıştı. Herkes başımızda toplanmıştı. Ay bide Güneşcim falan diyor kim bilir ne diyecek? İşte geliyor bir bela dedim içimden. Ardından gerçekten ne söyleyipte beni burda rezil edeceğini merak ettiğimden:
"Aa ne duydun Dilaracım?"dedim merakla.
"Annen ve baban ölmüş. Sende öğretmen çocuğu olup hayatını kurtarmışsın. Ahh ne güzel. Öğretmenimizi buna nasıl ikna ettin söylesene! Onları nasıl kandırdın? Kendini acıncak duruma falan mı düşürdün öğretmen çocuğu olmak için?"dedi.
Bu kız ne saçmalıyor. Demiştim demeyi sevmem ama bu kızdan haz almadığımı demiştim. Bu ne yüzsüzlük ya. Ama en azından amacını anladım bu kızın. Beni rezil etmek istiyor! Gel canım gel, geleceğin varsa göreceğin de var!
"Sen bunu nerden duydun bilmiyorum ama" derken sözümü kesti ve " hiçkimseden hiçbiryerden" dedi. Yalancıya bak daha söze başlarken duyduğuma göre diye başlamıştı. Ahh Dilara bu kadar açık verme... sözüme devam ettim.
" Öyle mi? Demek ki biryerlerinden falan uydurmuşsun. Çünkü böyle birşey yok. Ben sen ve senin arkadaşların gibi yalakalık falan yapmam. Hiçbir şey dediğin gibi olmadı. Nasıl olduğunu da söylemem de bi neden göremiyorum..." dedim. Bir süre sessiz kaldı ve " peki! Geçmişte ne yaşadıysan açmak istemiyorsun demek. Ama ben bunu sen söylemeden de öğrenirim zaten. Benle kafa tutma. Bu okulda her şey benden sorulur. Ben bu okulun popisiyim canım. Dikkat et!" Dedi kendinden emin bir tavırla. Popi ne ya? Bu kızda kendini birşey sanıyor. Birde açık açık tehdit ediyor. Ahh ne bu özgüven. Sen bi gün benim elime düşersin. Asıl sen dikkat et bundan sonra canım.
" O zaman elinden geleni ardına koyma. Nerden ne geliceği hiç belli olmaz! Bu arada aman dikkat et de yine yanlış şeyler öğrenip popiliğine zarar verme!" Sanki bu laflarımı hazmedememiş gibi bir hareket yaptı.
" Tamam. Görüşürüz canım." Dedi. Ölücem ya hala canım diyor.
"Yok. Mümkünse görüşmeyelim canım." Dedim. Çünkü böyle insanlar hemen savaşmaya kalkarlar ve adını çıkartırlar. O yüzden Dilarayla uğraşmak istemiyorum. Ama belliki kendisi çok hevesli. Sınıfın çoğu bu kızı sevmiyor heralde. Herkes Dilara gittikten sonra "bu kız kendini ne sanıyor ya?" Falan diyorlardı. En yakın arkadaşım, kardeşim gibi gördüğüm canımdan çok sevdiğim, annemle babamı kaybettikten sonra benim hep yanımda olan ve yaklaşık 4 senelik arkadaşım Derya " Amaan takma sen bu kızı. Ne yaparsa yapsın. Ama kanka gerçekten dikkat et. Bu kız cidden tehlikeli olabiliyor." Dedi. Tehlikeli mi bu kız mı? Ama Derya bunu söylediyse eminim tehlikelidir. Yine de dikkatli olmakta fayda var. Derya benim gibi tam benim kafamdan cesaretli , neşeli bi kız. Beni, benim onu sevdiğimden daha çok sever. Bu bariz ortadadır. Derya o an reddedemeyeceğim bir teklifte bulundu.
"Kantine gidelim mi?" Hemen ayağa kalktım. Derya herşeyi anlıyor. Acıktığımı nerden anladı? Beni gerçekten çok iyi tanıyor. Bunları düşündüğümü de anladı sanırım. Çünkü durduk yere koca bir kahkaha attı. Bunun nedenini sormadım. Çünkü biz arada durup durup kahkaha atarız. Dışardan bu deliymişiz gibi görünebilir ama dur bi dakka biz gerçekten deliyiz. Geçen gün Derya bize gelmişti ve giderken telefonunu bizde unutmuştu. Bende gelip telefonunu alsın diye onu telefonla aramıştım. Telefon bizim evde çalınca yaptığım saçmalığın farkına vardım. Bu durumu Derya'ya anlattığımda en az üç gün gülmüştü. Kantine gittiğimde muşmula suratlı Dilarayı gördüm. Kantindeki sırada 5. Sınıf bir çocuğun yerini kapmaya çalışıyordu. Çocuk başta diretti ama kafasını çevirip yerine geçmek isteyen kişinin Dilara olduğunu görünce korkup sıranın en arkasına geçti. Dilaradan resmen korkmuştu. Kim bilir ne yaptı o çocuğa da böyle korkmasına sebep oldu. Bu durum sinirlerimi çok bozmuştu. Haksızlığa asla dayanamam. Bu yüzden Dilara'nın yanına gidip yaptığının hiç hoş olmadığını söylemek ve birazda eğer sinirlenirsem saçını çekmek istedim. Bunun için attığım ilk adımda Derya kolumu tuttu ve "Aklından geçeni biliyorum. Ama bunu yapma. Gerçekten olay çıkar. Sabret. Takılma bu kıza" dedi masum masum. Hem Derya'yı kıramadığımdan hem de gerçekten olay çıkacağını düşündüğümden vazgeçtim. Ahh anlaşılan Dilarayla aramız hiç iyi olmayacak. Kantinde fazla oyalanmadan çıktık. Derya biranda iç çekti.
"Noldu Derya? Bir sorun mu var? Bak varda bana söylemiyosan" derken sözümü kesti.
" Ay dur bi . Sana söylemediğim bir şey yok sayende. Sadece şimdi matematik sınav sonuçları açıklanıcak. Çok korkuyorum. Benim hiç iyi geçmemişti." Dedi ve suratını yeniden astı. " ahhh takma kanka bunları. Not değil mi zaten? Düşük alsan ne olacak? Ucunda ölüm yok ya" Derya bana uzun uzun baktı ve " Takmamaya çalışıyorum. Senin nasıl geçti diye sormuycam. Çünkü her zamanki gibi iyi geçmiştir." Derya bunları takmayan bir kızdı. Çünkü dersleri gayet iyiydi ama liseye geçiceğimiz bu son dönemde aile ve öğretmen baskısı iyice artmıştı ve bunu takmamak elde değildi.
Sonuçlar açıklandı ve Derya'nın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. 90 almış. Bu kadar üzülmesine gerek yokmuş. Ve ben tabii 100 almıştım. Babam sağolsun... :)

***

Yorumlarınızı bekliyorum... :)

GÜNEŞ'İN KARANLIK YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin