Geziye kalan son bir günde çok heyecanlıydım. Derya ile gideceğimiz otelde aynı odada kalacaktık. Oteli internetten bir çok kez araştırdım. Çok büyük bir havuzu vardı. Kahvaltı ve akşam yemeği restorantta veriliyordu. Ayrıcı 24 saat açık büfesi vardı. Kesinlikle çok güzel olucak. Yalnızca iki gece kalıcaz ama ben yinede çok eğleneceğimizi düşünüyorum.
Akşam bavulumu hazırladım. İçine aldığım bütün şort takımlarını, pudra pembesi yeni aldığım elbiseyi , 3 tane mayo, iki tane güneş gözlüğü, 2 tane şortlu pijama ve birkaç çift sandaletle spor ayakkabı koydum. Yatmadan önce yine alarmlarımı arka arkaya kurarak hayellere dalıp uyudum.
Sabah üçüncü alarmla kalkıp duşa girdim. Saçımı dağınık bir topuz yaptım ve otobüste rahat edebileceğim çok tatlı üstünde çiçek desenleri bulunan bir şort ve üstüne beyaz önden bağlamalı bir tişört giydim. Ayakkabı olarak da beyaz spor ayakkabı giydim(MEDYADA gözlük hariç) ve aşağı kahvaltı etmeye indim. Annem yine harikaydı. Mis gibi bir kahvaltı hazırlamış. Hemen kahvaltımı yapıp otobüs okuldan kalkacağı için okula gittim. İleride Derya'yı ,Buse'yi ,İrem'i , Dilara'yı ve Selin'i gördüm. Buse ile İrem birbirinin koluna girmiş. Dilara ile de Selin birbirinin koluna girmiş. Benim kankam yalnızdı. Sohbet ederlerken yanlarına gittim ve Derya'nın koluna girdim. Derya bana bakarak gülümsedi. Biraz sohbet ettikten sonra otobüs ilerimizde durdu. Bavulu oraya kadar taşırken çok yorulmuştum. Yanıma birde sırt çantası almıştım. Otobüste cam kenarına arkalarda bir yere oturdum. Yanıma da Derya oturdu. Arkamızda Buse ile İrem, önümüzde Dilara ile Selin, solumuzdada Emre ile Burak oturuyordu. Bize bakmakla görevli olan iki öğretmende en öne oturmuştu. Otobüs fazla beklemeden yola koyuldu. Yaklaşık altı buçuk saatlik yolumuz vardı. Molalar hariç. Sırt çantamdan bir kitap çıkarıp okumaya başladım. Kitaptan çok çabuk sıkılıp müzik dinlemeye başladım. 1 saat geçmişti ve ben çok sıkılmıştım. Derya ya baktığımda uyuyordu. Uyumayı nasıl başarıyorlar anlamıyorum. Ben asla uyuyamıyorum. Derya 'nın tatlı uykusunu bölmezsem sıkıntıdan ölücektim. Nasıl da masum uyuyor kankam. Ama üzgünüm seni uyandırmak zorundayım diyerek Derya'yı dürttüm. Uyanmadı. Tekrar dürttüm uyanmadı. Yavaşça seslendim:
" Derya hadi kalk ölücem burda!"
Offf uyanmıyor.
"Kanka hadi bak kalk diyorum."
Bu ne biçim uykuya ya! Kıvrak zekamı kullanarak tekrar seslendim.
"Derya kaza yaptık. Çabuk kalk." Dedim heyecanla. Derya hemen gözlerini açtı ve etrafa bakındı. Ben de o sırada gülmekle meşguldum. Derya söylediğim yalanı anlamış bir şekilde bana bakarak:
"Offf Güneş ne var? Niye uyandırdın beni!" Dedi.
" yaa Derya ben çok sıkıldım. Bir şeyler yapalım." dedim surat asarak. Derya:
" off peki baş belası. Söyle ne yapalım?" dedi. Derya ' ya sırıtarak dedikodu yapmayı teklif ettim. Tam bu sırada içecek servisi yapmaya muavin geldi. Deryayla birer içecek aldık ve Derya çantasını açtı. Ne yapıyor bu? diye merakla bakıyordum Derya'ya. Çantasını alt üst edip bir şey arıyordu.
" kanka ne yapıyorsun?"dedim.
Derya bana sırıtarak baktı ve
" Dedikodu yapalım demedin mi?" dedi ve sonunda çantasında arıdığı şeyi bulup kaldırdı. İnanmıyorum çekirdek getirmiş. Ben Derya'ya şaşkın şaşkın bakıyordum. Derya devam etti:
" Ee kankamı iyi tanıyorum. Dedikodu yapmak isteyeceğini tahmin etmiştim." dedi. Ahhh Derya iyi ki varsın. Gülümsedim ve tek tek herkesin dedikodusunu yapmaya başladık. Servisi bitiren muavin yerine giderken bizi gördü ve:
"Otobüs içerisinde kabuklu yiyecekler yemek yasaktır." dedi. Derya muavine gözlerini devirerek tamam dedi ve muavin gidince çok az kalmış çekirdeği çantası yerleştirecekken onu durdurdum ve:
"Tabii ki de yemeye devam edicez. Zaten az kalmış" dedim.
Derya bana sırıttı ve çekirdeği tekrar aramıza koydu. Çekirdek bitince dedikodumuzda bitmişti. Bir saat daha geçti ve kaldı 4 buçuk saat. Ben yine sıkılmaya başlamıştım. Derya 'ya baktığıma kitap okuduğunu gördüm. Tekrar önüme dönüp cama kafamı yaslayıp dışarı bakmaya devam ettim. Dışarda gördüğüm bir park bana annemi hatırlattı. Annem beni o parka benzeyen bir parka götürmüştü. Salıncakta sallanırken önümden hiç sevmediğim arkadaşım geçerken bilerek ayağımı uzatıp ona çarpmıştım. Annem de neden böyle yaptığımı sorunca onu hiç sevmiyorum demiştim. Çünkü benimle hiç oyuncaklarını paylaşmıyordu ve ben ona verdiğimde hep kırıyordu. Annem bana bakıp gülümseyip "cadı" demişti ve bana sarılmıştı. Hayır ya olamaz gözümde dolan yaş iflas etmek üzere. Hemen toparlanıp önüme döndüm. Ne yapsam da sıkıntım geçse diye düşünürken aklıma çok güzel bir şey geldi.Derya dan çekilmesini isteyerek otobüsün koridorunda yürümeye başladım. Öğretmenlerimin yanına geldiğimde onlarında sıkıldığını gördüm. İkiside bana "ne var?"der gibi bakıyordu. Hemen söze atıldım:
"Niçin şarkı söylemiyoruz?" dedim. Öğretmenler birbirine baktı ve bu iyi fikir der gibi de gülümsediler. Evet aradığım eğlence bu işte. Hemen yerime geçtim. Öğretmenlerden biri ayağa kalktı ve alkış yaparak herkesin dikkatini çekti sonra da:"Hadi bakalım biraz da eğlenelim."dedi ve müzik açıp sesini son ayara getirdi. Herkes yerinde şarkıyı söylerken ben kendimi kaybetmiş bir şekilde ayağa kalkıp bağırarak şarkıyı söylüyordum. Derya kolumdan tutarak otur bakışı attı. Ama onu dinlemedim tekrar şarkıya devam ettim. Sonra yavaş yavaş herkes ayağa kalkıp iyice eğlenmeye başladı. Şarkı bittiğinde bir dinlenme tesisinde mola verdik. Herkes otobüsü boşaltıyordu. Derya bana bakarak:
" Hadi bizde çıkalım. Ben acıktım ve bunaldım." dedi.
" Ben çıkmıycam. Sen gidip bir şeyler al." dedim.
"Peki. Sen bilirsin kanka."dedi ve çıktı.
Otobüste yalnız kaldığımı düşünüyordum. Ta ki Dilara ve Selin'in sesini duyana dek. Dilara bir şeyler anlatıyordu. Sanırım benim burda olduğumu bilmiyorlar. Kulağımı önümdeki koltukların boşluğuna dayadım ve dinlemeye başladım. Dilara:
" Herkes havuzun başında olduğunda onu havuzun kenarına çağırıcaksın Selin. Sonra ben de arkadan gelip onu beklemediği bir an da kıyafetleriyle havuza iticem." dedi ve cadı kahkahası attı. Acaba kimden bahsediyorlar. Dilara kimi havuza iticek? Dinlemeye devam ettim:
" Peki ama kanka ben ona ne diyeceğim de havuzun başına getireceğim?" diye sordu Selin.
" Hadi ya birinizde isim kullanın hadi" diyordum içimden. Dilara:
" Hiçbir şey sen sadece Güneş bir bakar mısın? de yeter gerisini ben hemen halledicem zaten." dedi. Demek o benim. Hiç şaşırmadım. Ama sen dur Dilara. Ben sana yapacağımı bilirim. Kendi kazdığın kuyuya düşeceksin. Görürsün sen. Az sonra Derya geldi ve duyduklarımı ona anlattım. Derya:
" vayy pislik. Şu cadıya bak sen. Ama biz ona gününü gösteririz kanka!"dedi. Ben de aklımdaki planı anlattım Derya 'ya. Derya planı sevdi. Moladan sonra 3 saatlik yolumuza devam ettik.
Sonunda otele varmıştık. Otel resimlerdekinden daha büyük ve daha güzeldi. Resepsiyonun oraya gittiğimizde herkes ikişerli gruplara ayrılıp odalarını seçiyordu. Tabiki de Dilara ile Selin bir odada, İrem ile Buse bir odada Burak ve Emre bir odada Derya ile ben de bir odada kalacaktık. İlk odayı Dilaralar tutunca onların en uzağında kalan odayı da biz aldık. Burak ve Emre de bizim yanımızdaki odayı tuttu. Geri kalanlarda ikişerli gruplara ayrılıp diğer odaları tuttular. Öğretmenimiz:"Serbestsiniz. Saat 8' de herkes akşam yemeğine restoranta gelsin."dedi. Başımızı sallayarak onayladık. Bavulu zar zor taşıdığımızı gören erkeklerin arasında en sevdiğim arkadaşım Emre benim bavulumu, Emre'nin kankası Burak da Derya'nın bavulunu odaya kadar taşıdı. Odaya gelince teşekkür edip girdik. Yanımızdaki odaya da onlar girdi. Oda da iki yatak ,bir banyo, bir televizyon, bir içi dolu mini buzdolabı, bir büyük gardolap, iki küçük komidin vardı. Deryayla kendimizi yatağın üstüne attık ve kıyafetlerimizi gardolaba yerleştirip saate baktığımızda sekize geldiğini görünce akşam yemeği için hazırlanmaya başladık. Odadan çıktığımızda yan taraftan Burak ve Emre de bizimle aynı anda çıkmıştı. Halimize gülüp aşağı restoranta indik. Herkes çoktan gelmişti. Yemek siparişlerini verdikten sonra yarınki planımızı konuşmaya başladık. Sabah kahvaltıdan sonra dağılıp öğlen havuza giricek ardından akşam canlı konsere gidicektik. Yarını otelde geçirip, gideceğimiz gün de İstanbul da gezip yola koyulcaktık. Yemekten sonra dağıldık. Deryayla odaya geçip üstümüzü değiştirip aldığımız şortlu pijamalarımızı giydik ve yarın Dilaraya yapacağımızın planın üstünden geçtik. Ardından müzik açıp yatağın üstünde çılgınca dans etmeye başladım. Derya 'ya gel işareti yaptım ama eliyle reddetti. Tam bu sırada kapı çalmış ben duymamıştım. Derya telefonumu alıp müziği kapattı ve Derya:
"Kanka kalk kapıya bak rahatımı bozamayacağım."dedi.
" Bu saatte kim geldi ki?"dedim.
"Saat kaç?"dedi.
"11:00"dedim.
"Demek bizim gibi bu saatte uyumayanlar varmış."diyerek kapıya yöneldim.
Kapıyı açtığımda Emre ile Burak'ı gördüm. Pijamalarla görmeseler iyi olurdu. Ayrıca saçım berbat bir topuzdu. Yatakta zıplarken iyice dağılmıştı.Ama onların da üstünde pijama vardı. Samimiyetimize hayran kaldım. Elimle geçin işareti yaptım. Derya yattığı yatakta hemen doğruldu. Emre:
"Naber kızlar?"dedi.
Derya ve ben:
"İyi."dedik
Burak:
"Canımız sıkıldı. Uykumuzda kaçtı. Sizin odadan da müzik sesleri gelince uyanık olduğunuzu düşünüp geldik."dedi. Derya:
"İyi yapmışsınız. Beni de kurtardınız"dedi.
Emre :
"Niye?"
Derya:
"Arkadaş saati erken sanıp müziği açıp yatağın üstünde dans ediyordu."dedi. Derya beni göstererek.
Emre kahkaha attı.
"Abartma Derya. Sadece eğleniyordum." dedim.
Emre:
"Ne güzel ya eğlen sende." dedi Derya'ya.
Uzun bir süre sohbet ettikten sonra saate baktığımda çok geç olmuştu. Derya'ya bakarak saati işaret ettim. Derya:
"Ooo saat iki olmuş. Hadi yatalım artık."diyerek esnedi.
Ben de onun bu haline küçük bir gülüş attım. Emre :
"Biz de gidelim artık. Saat çok geç oldu. Unutmayın sabah saat sekizde kahvaltı var!"dedi kapıya yönelerek.
"Peki. Unutmayız." dedim.
Ben de geçirmek için kapıya gittim. Derya içerde yatağa uzanmış keyfine bakıyordu. Emre:
"İyi geceler"dedi açtığım kapıdan çıkarken.
"İyi geceler."dedim ve kapıyı kapatıp yatağa attım kendimi. Az önce esneyen Derya gözlerini bana pörtletiyordu.
"Ne var?"dedim.
"Biraz daha sohbet edelim. Benim hiç uykum yok."dedi. Ahhh Derya çocuklar gitsin diye resmen yalan söylemişti. Haline gülüp teklifini kabul ettim ve gözümü açtığımda sabah olmuştu.
Derya çoktan üstünü giyinmiş. Başımda bana bakıyordu.
"Biz dün kaçta uyuduk ve saat kaç?"diye sordum. Derya:
"Dün gece dörde kadar oturduk sonra sen iflas ettin. Şuanda saat yedi buçuk."dedi. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Ve havuza gireceğimiz için içime mayomu giyip üstüne şortlu tulumumu giydim ve saçımı iki yandan balıksırtı örüp ayakkabı olarak da üstü pembe çizgili beyaz spor ayakkabımı giydim. Deryada plaj çantamızı hazırlıyordu. İçine güneş kremi vb. şeyler koyuyordu. Kahvaltı için aşağı indik. Kadro tamamlanınca yemeye başladık ve havuz başındaki yerlerimizi aldık. Evet işte başlıyoruz. Dilaraya gününü gösterme zamanı. Şezlonglardan birini kaptım ve planı uygulamaya koyuldum. Tam bu sırada karşıdan koşarak buraya gelen Emre'yi gördüm. Emre heyecanla konuşmaya başladı:
"Güneş Dilara sana oyun oynayacak. Kızlar konuşurken duydum. Dikkat et!" dedi nefes nefese. Emre'ye bakıp gülümsedim ve:
"Merak etme. Biliyorum. Bende ona bir plan hazırladım. Kendi kazdığı kuyuya düşücek.İzle ve gör."diyip göz kırptım. Emre sessizce "vay canına" dedi. Sanırım duymamam için sessiz söyledi ama duymuştum. Karşıdan gelen Dilara'yı gördüm ve Deryayla göz göze geldik. Ayağa kalktım ve...***
Yorumlarınızı bekliyorum...
Arkadaşlar kitabın güzel olduğunu bilip de devam ettirmem için yorumlarınıza ihtiyacım var. Emeğe saygı lütfen. Eleştirilere açığım.
Beğenmeniz dileğiyle...
Yorum ve votelerinizi bekliyorum...LÜTFENNN!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ'İN KARANLIK YÜZÜ
Teen FictionHerkes kendini yalnız hisseder bazı kötü anlarında peki ya bu yalnızlık bazı anlara özel değilse... Güneş 12 yaşında kimsesiz kalıp, yeni bir hayata başlıyor, çektiği acılar ve zorluklar karşısında gücünü yitirmeyip kendine harika bir gelecek sun...