SAFLIĞIMMM :(

65 6 0
                                    

Zaman ilerledikçe sanki kendime geliyordum. Daha çok neşeleniyor, daha çok hırslanıyordum. Sosyal hayatım gittikçe gelişiyordu. Çevremde güleryüzlü, zeki, cesaretli bir kız olarak tanınıyordum. Bu benim için çok büyük gelişme. Çünkü travmalarıma veda ediyordum.
15 tatile girmiştik. Bu yarıyıl tatilleri benim için bazen iyi olmuştur bazen de sıkıcı ama bu sefer ki yarıyıl tatili pek iyi geçecek gibi görünmüyor. Çünkü bir çok çözülmesi gereken test, okunması gereken kitap ve en kötüsü çalışılması gereken bir liseye geçiş sınavı vardı. Bunları düşününce içim korku doluyordu. Hayallerime giden ilk adım bu sınavdan geçiyordu. Bu yüzden boş durmak istemiyor, elimden gelenin fazlası kadar çalışıyordum. Normalde annemle babam hayattayken doktor olmak benim için yalnızca bir hayaldi. Ama onlar bana veda ettikten sonra benden istedikleri tek şeyi bana verilen bir vasiyet olarak gördüm ve böylece hayalim benim için anneme ve babama verdiğim bir söze dönüştü. 15 tatilde sık sık mezarlığa gidiyordum ve yaşadığım bazı olayları birkaç gözyaşıyla anlatıyordum anne ve babama... Fazla çalışmak beni çok yoruyordu. Geceleri yatmayıp da kitap okuduğum zamanlar sabahları çok geç uyanmak zorunda kalıyordum ve bu durumda bir öğün yemeğimi atlıyordum. Bu durumu fark eden annem ve babam bu kadar çok çalışmamam gerektiğini söyleyerek beni uyardılar. Peki ya onların sözünü dinlemiş miydim? tabii ki de hayır :) çalışmaya devam etmiş, öğünümü hep atlamıştım. Sonunda bir gece midem bulanmış, ateşim çıkmış, istiğfar etmiştim. Hastaneye gittik. Gittiğimizden beri susmayan annem eve dönerken hala konuşuyordu. "Sözümüzü dinlemedin. Bak! Ne hale geldin ? Bir daha anne sözü dinle Güneş. Akıllanmışsındır artık !" tam sabrım tükenmek üzere bağırmaya kalkarken anlayışlı babam söze atıldı. " Canım, tamam artık üstüne gitme kızın." Babam'ın bu huyunu çok seviyorum. Her şeyi anlayışla karşılıyor. Bu yüzden bir şey isteyeceksem ilk babama gidiyorum. Eve geldiğimizde hepimizin uykusunu dağılmıştı. Hazır okulda yokken sabahlayabileceğimizi düşündüm ve hepimize birer kahve yaparak ayık kalmalarını sağladım. Zaten annemle babam çoktan içeri geçmiş televizyonu açmışlardı. Saate bakmak hiç akıllarına gelmiyordu. Güzel bir gece geçiriyorduk. Ta ki midem yeniden ağrıyana ve istiğfar etmeye başladığımdan beri. E şimdi ne olmuştu? Az önce doktora gittiğimizde doktor hiçbir sorun olmadığını söylemişti. Yeniden hastanenin yolunu tutmuştuk. Offf derdimiz de bir bitmiyorrr! Midem çok kötü bulanıyordu. Bu kesinlikle önceki ağrıdan kat kat daha acı vericiydi. Vücudum kaşınmaya ve kızarmaya başlamıştı. Annem kızarıkları görünce telaşlanmaya başlamıştı ve bana o an ne kadar salak olduğumu düşündüren bir soru sormuştu: " Senin herhangi bir şeye alerjin var mıydı?" tabii ya ben bunu nasıl unuttum! Benim süte alerjim vardı ve ben kahveyi sütlü yapmıştım. Ya ben niye bu kadar safım... Annemle babama süte alerjim olduğunu söyledim. Bana o an merakla aynı anda şu soruyu sordular: " Bunu biliyor muydun?" bende " maalesef biliyordum." diye yanıtladım. Babam inanamayarak şaşkınlıkla bir soru daha sordu: " Nasıl yanii? Sen süte alerjin olduğunu biliyordun ve kahvene süt mü koydun?" O an bende böyle bir şeyi nasıl unuttuğuma en az onlar kadar şaşırıyordum ve gerçekten beynimde bir tür sorun olabileceğini düşünmeye başlıyordum. Sanırım onlarda böyle düşünüyordu. Çünkü çok tuhaf bir biçimde yüzüme bakıyorlardı. Hastaneye ulaştığımızda doktor alerji ilacı vererek bizi tekrar eve gönderdi. O gece olanları Derya'ya anlattım. Pek fazla şaşırdığı söylenemez. Sanırım bunu benden bekliyordu...

***

Yorumlarınızı bekliyorum... :)

Arkadaşlar kitabın güzel olduğunu bilip de devam ettirmem için yorumlarınıza ihtiyacım var. Emeğe saygı lütfen. Eleştirilere açığım.
Beğenmeniz dileğiyle...
Yorum ve votelerinizi bekliyorum...

GÜNEŞ'İN KARANLIK YÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin