Bambaşka bir Smyrna.

1.1K 40 27
                                    

Sıradan bir evrak değil bu yazacaklarım. Karargahta masamda otururken elime aldığım bu kâğıt kalem bile çıkartamıyor bugünü aklından. Onlar bile şahit olmamışken benimle heyecanlanıyor sanki. Tuttuğum kalem titriyor, mürekkebi kağıda damlıyor ve ben sadece izliyorum Küçük Hanım.

Sizi izliyorum, gözlerinizi gözlerimle buluşturduğunuz ilk anı izliyorum.

Mürekkep sizin gözlerinizden daha koyu bir mavi. Kuruduğu zaman sizi andırıyor rengi. Belki de o yüzden durup dururken devrildi. Bundan evvelki kağıdın hali içler acısı. Beyaz rengini kaybetti, mürekkebin koyuluğuna o kadar kaptırdı ki kendini... Ne kadar da benzeri bir durumdayım değil mi?
Bambaşka bir Smyrna için yumduğum gözlerimi açtığım ilk anda gerçekleşen esrarengiz bir o kadar da şaşırtıcı bir vukuat yaşadım. Sokağa çıkma yasağı var diye uyarsamda beni ilk başta dinlemediniz Küçük Hanım. Ablanızın sözleriyle kendinizi dizginlediğinizin yegâne farkındayım. Biraz daha uzatsaydım oradaki askerleri umursamadan içinizdeki tüm öfkeyi bana kusabilirdiniz. Sizde bu cesaret fazlasıyla barınmakta. Kalkan kaşlarınızdan, alevlenmiş gözlerinizin içinden gördüm. Göz bebeğinizin etrafındaki hafif yeşil çizgiler maviyle buluşurken bana baktığınız kısacık vakitte gördüm bunları. Sizi bu kadar derin incelememe şaşırmayın, incelemeseydim içinizdeki küçük kızı fark edemeyebilirdim. Bu yüzden Küçük Hanım diyorum size. Ablanız Yıldız yüzünden değil, evin küçük kızı olduğunuz için değil. Yıllardır içinizde sakladığınız güçlü kız çocuğundan bahsediyorum. Bir kadından, bir bedenden öte olacağınız günün hiç de yakın olmadığını biliyorum.
Fakat bunlar söylemek istediğim asıl şeyler değil. Size binmeniz için atımı işaret ettiğimde beni yeniden reddettiniz, evinize kadar yürümeyi tercih ettiniz. Evinize doğru giderken sizi izledim Küçük Hanım. Smyrna'nin güneşi gölgenizi bahşetti adımlarınızı attığınız yere. Belime sarılmış kolları umursamadan gölgenizi izledim. Dimdik yürüyordunuz attığınız vuku adımların hiddetinden belliydi demek istedikleriniz. Size karşı yenilmeyeceğiz diyordunuz.

Bu savaşta mağlup olmayacağınızı açık ve küstahça beyan ediyordunuz bana.

Arkanızda bir Yunan Teğmen'i ve birkaç asker dururken bunu nasıl yaptığınızı sormayacağım. Lakin bu duygunun adı cesaretse başınıza bela olacak Küçük Hanım. Sizde müphem olan bir şeyler var. Sadece vatanını savunan bir kadın mı yoksa hayallerinin peşinden koşamamış küçük bir kız çocuğu musunuz? Karargaha geri dönerken gölgem düştü bastığınız yerlere. Hissetmediniz lakin ben hissettim. Bir nevi beni ablanızın ve askerlerimizin yanında ezip geçtiniz. Bu ahmaklığınızı Smyrna de zor günler geçirdiğimiz için yaptığınızı düşüneceğim. Aksi halde...

Yolum hep size çıkacak Küçük Hanım ve siz her defasında beni ezip geçeceksiniz. Buna izin vereceğimi düşünüyorsanız memleketinizi kurtaracağınızı düşünmeniz gibi boş bir hayalden ibaret olacak. Ben size karşı yenilmenin peşinde değilim. Ben bu umarsız tavrınızı merak eden biriyim. Bu gereksiz karalamayı neden yazdığımı bilmemekle beraber masamda kurumaya yüz tutmuş olan mürekkep kaşlarını çatıyor bana. Aynı sizin gibi.
Siyah gözbebeğinizin maviyle buluşması gibi, kahverengi masam da tavrınıza karşı devrilmiş ben gibi, mürekkep mavisiyle buluşuyor Küçük Hanım. Sizinle bir daha ne zaman buluşacağımızı bilmiyorum lakin bu tavrınızı değiştirmeye davet ediyorum sizi. Yazdığım bu karalamayı okuyamayacağınızı bile bile davet ediyorum sizi.

Geleceğinize, geleceğimi bile bile.

Kağıt EvlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin