Andreas Zakis & Tek gayem.

308 24 30
                                    

Merhaba bu mektubun ilk kısmındaki sahnenin tek bir videosu vardı ama istediğim kalitede değildi. Bu yüzden gif koymak zorunda kaldım. Ayrıca sonraki bölüm Leon vuruluyor... O halini nasıl yansıtacağım konusunda biraz (aslında baya bir) tedirginim. Yorumlarda buluşalım mı? 

Keyifli okumalar.

***

Hastanenin oturağında otururken sizi bulduğumda ne kadar rahatladığımı tahmin edemezdiniz. Kordon'daki patlamada neyse ki başına bir iş gelmemişti. Öylece durduğunuzdan olsa gerek, yanınıza oturmaktan çekinmedim

"Hilal?"

Bir yeriniz acıyor muydu? Yüzünüzdeki lekeler, gözyaşlarınızın izi neden hala oradaydı? Silmek istiyordum lakin size bir daha dokunmak sizin dediğiniz gibi ecelim olacaktı.

"Ne var? Ne istiyorsunuz?"

Hiçbir şey. Gözlerinizi gözlerime bakarken görmek yeterdi. 

"B-ben çok üzgünüm." 

Üzgünüm böyle bir olay yaşandığı için, üniformam için, sizi kollarımın arasına alıp sakinleştiremediğim için üzgünüm. Bu vakitte baktınız gözlerime

"Üzgün müsünüz, neden? İstediğiniz bu değil miydi? İstediğiniz bizi böyle yok etmek değil miydi?" 

Gözümden akan yaşa bile acımıyordunuz. Pekala size karşı gaddar bir ülke olsak bile kendi ayağımıza basacak kadar gözü dönmüş değildik. Olamazdık, olmamalıydık

"Tebrikler başardınız işte."

"Orada bizim de askerlerimiz vardı. Biz koymadık o bombayı oraya."

"Sizin için ne fark eder ki! Siz sadece helak edersiniz tek arzunuz bu, yok etmek. Siz de benim için artık yoksunuz." 

Ağabeyiniz olacak o kabadayı geldiğinde yanınızdaki Mehmet denen adamı öldürmek istedim, kabul ediyorum. Zaten aranıyordu neden buraya gelmişti? Sizi de o ahmak hale getiriyor değil mi? Bırakın gitsin nezarete diyeceğim ama gözyaşınıza dayanamıyorum. Siz ablam diye ağlarken orada daha fazla bulunamadım. Kabul etmek istemesem de bir şey kemiriyordu benliğimi. Biz gerçekten bu raddede bir acımasızlık yapabilir miydik? Üzerimdeki üniformaya baktım defalarca. Bu zihniyete düşebilir miydik. Diğer yandan sizin söylediğiniz gibi yok muydum artık? Neden yürüyordum o zaman bu kalabalık hastanede, toprak altında olmam icap etmez miydi? Sizin için fiilen yok olduktan sonra ne için yaşayabilirdim? Bunları düşünürken annenizin feryadı korkuttu beni. Ne vakit çıktığımı bilmediğim hastaneye yeniden girdim. 

Kağıt EvlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin